ÖLENLER VE ÖLÜMÜ BEKLEYENLER
Onu tanıdığım günden beri ilk defa gerçek bir duygu görüştüm yüzünde.
Acı.
Bir insan sahte acı çekemezdi. Son cümlesinden sonra ona cevap vermemiş ve daha fazla soru sormamıştım. Çünkü ona inanmaya korkuyorum.
Asi turuncu saç tutamları beyaz beresinden dışarı taşmıştı. Her adımında sağa ve sola sallanıyorlardı. Ondan bir adım geride giderken bütün hareketlerini incelemeden edemiyordum.
Buraya gelebilecek ve evime girebilecek kadar cesur bir kızdı. Ve bana bir çok yalan söyleyebilecek kadar da oyunbaz.
Yanından geçtiğimiz ağaçlara dokunuyor ,yerde bulduğu bir kaç yaprağı cebine sıkıştırıyordu. Garip bir kız olduğunu biliyordum ve bu hareketlerinin hiç biri beni şaşırtmıyordu.
Bana yirmi beş yaşında olduğunu söylemişti bir ara. Ama olgun bir insandan çok yaramaz bir kız çocuğu gibiydi hareketleri.
Sonunda yaşadığımız apartmanın önüne geldiğimizde arkasını dönüp gülümseyen suratı ile bana baktı. Yine yüzüne o sahte gülücüğü kondurmuştu.
"Benim uğramam gereken bir yer varda. Bir kaç saate gelirim."
Kafamı sallamakla yetindim sadece. Arkasını dönüp giderken olduğum yerde arkasından baktım bir müddet.
Ardından apartmandan içeri girip daireme çıktım. Rıdvan'ın bugün mail atması gerekiyordu. Turuncu kafanın ne işler karıştırdığını öğrenmenin vakti gelmişti artık.
Rıdvan benim eski bir öğrencimdi. Tıp fakültesine giderken üniversite sınavı için ona uzun süre ders vermiştim. Aslında özel ders için paraya ihtiyacım yoktu. Fakat onun gözlerinde ki ışığı görmüş ve beni bir abi gibi sahiplenmesini sevmiştim.
Onu on yılı aşkın süredir tanıyorum. Bana olan sevgisini ve bağlılığını da biliyorum. Bundan altı yıl önce üniversitede yazılım mühendisliğini bitirmişti. Ve o günden sonra benimle çalışmaya başlamıştı.
Eve girip adımlarımı yatak odama doğru yönlendirirken çalışma masama oturdum. Ekranı açıp direkt olarak mail adresime girdim. Gördüğüm iki mail de Rıdvan'dandı. İlk maile tıkladığımda karşıma çıkan fotoğraf ile kaşlarım kendiliğinden çatıldı.
Fotoğrafta deri ceketli ,otuzlu yaşların sonunda ,esmer bir adam vardı. Fotoğrafın hemen altında ki Rıdvan'ın mesajını okudum.
"Zeydan Bolatlı. Ankara emniyet müdürlüğünde komiser. Korkut Beşer davasından sorumlu. Birkaç yerde eski ismini sordurmuş. Yeni isminden ve Belçika'da olduğundan haberi var. Adresini bilmiyor fakat yakın zamanda öğrenilebilir. Yaşadığın yeri değiştirmen gerekebilir."
Fotoğrafın üzerine tıklayıp yazıcıdan çıktısını aldım. Fotoğrafı bir kaç dakika incelerken alayla sırıttım.
Demek ki birilerinin burnu iyi koku alıyordu.
İkinci mail dosyasına girdiğimde karşıma çıkan turuncu kafa ile dudağım kenarı kıvrıldı. Kafasında ki siyah kep ve üzerinde ki cübbe ile kameraya sırıtan suratta gezindi bakışlarım.
Burada bile yüzünde ki gülümseme sahteydi. Sanki birileri gülmesi gerektiğini söylemiş ve o da bir kukla gibi dudağının iki kenarını da yukarı kıvırmıştı. Gözlerim altında ki yazıda gezindi.
"Zümra Keskin. Lise eğitimin sonuna kadar Aydın'a bağlı Kuyucak ilçesinde yaşamış..." Okuduğum ilk satırla dişlerimi sıktığımın bile farkında değildim. Kuyucak benim mezarımdı. Doğduğum büyüdüğüm o topraklara diri diri gömmüştüm ruhumu. Sesli bir şekilde yutkunurken Zümra'yı hatırlamaya çalıştım. Ama aklımda ona dair en ufak bir hatır yoktu.
"...Liseden mezun olur olmaz Ankara Üniversitesinde Hukuk fakültesini kazanıp ,okuldan birincilikle mezun olmuş. Kızın sicili temiz ,herhangi bir sabıka kaydı yok. Kendi halinde yaşamış bunca yıl. Ailesi şuan Bartın'da yaşıyor. Onlarında herhangi bir sabıka kayıtları yok. Ufak bir şey daha var ama işine yarar mı bilmiyorum. Kızın babası bundan on altı yıl önce OTAV inşaat ta işçi iken kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğruyor ve bir bacağını kaybediyor. Hala aydınlanmamış bir mesele..."
OTAV inşaat ,kulağa tanıdık gelirken zihnimi zorluyordum hatırlamak için. Mailden çıkıp arama motoruna inşaat firmasını yazıp arattım. Karşıma çıkan görsellere kaşlarımı çatıp bakarken herhangi bir bağlantı kurmaya çalışıyordum.
İnşaat şirketinin kurucusu Orhan Tanju Avcı.
Okuduğum soy isim ile kaşlarım havalanırken adamın ismine tıkladım ve hakkında kısmına girdim.
Aydın Kuyucak'ta kurmuştu bu şirketi. 1989-2006 yılları arasında Kuyucak'ta çalışmış ardından şirketini İstanbul'a taşımıştı. Uzun sürede orada çalışmıştı. Bu adamın soyadı ile benim önceki soyadım aynıydı fakat böyle bir akrabam olduğunu dahi bilmiyordum.
Mail'e tekrar girip okumaya devam ettim.
"...Sana kızla ilgili son olarak bu videoyu gönderiyorum. Mezuniyet günü kürsüdeki konuşması. Bu konuşma yüzünden kürsüden indiriliyor ve diploması mezuniyetinden aylar sonra veriliyor. Mezuniyet canlı bir şekilde yayınlandığı için bu görüntüleri birkaç üniversite sayfasında yayınlanıyor. Okulu birincilikle bitirmesine rağmen hiç bir büroda işe giremiyor. Kızın hakkında bulduklarım bu kadar. Eğer başka bir şey daha öğrenirsem mail üzerinden bildiririm abi. Kendine iyi bak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
96 bxb
Teen Fiction!BL Kitabıdır. Homofobikler sessizce ortamdan ayrılsın lütfen ! "Seni zeki birisi sanmıştım " dedi alaycı bir sesle. İçimde ki öfke katlanarak artarken parmaklarım daha sıkı kavradı silahın kabzasını. "Beni bile kandırdın. Ama bariz bir yalana inan...