96 bxb

Bölüm 14

"Sayın Bolatlı , devlet kavramanı size neyi ifade ediyor ?"

Sorduğum soru karşısında kaşlarını çatan adamın almayı beklediği en son cevaplardan biri olduğunu yüzünde oluşan ifadeden anlamak zor değildi. Soruma bir cevap vermesini beklemeden devam ettim konuşmaya.

"Devletler ,halklarının refah ve huzur içinde yaşamasını sağlamak için oluşturulmuş kurumlar topluluğudur. 

Halk devlete değil , devletin içinde ki kurumlar halka muhtaçtır. Siz ise devletin kurumlarından birisi olan ve onun omurgasını oluşturan bir teşkilatın içindesiniz.  

Bir çok alt kademeniz bulunuyor ve bunları siz yönetiyorsunuz. Sizi yöneten müdürleriniz ,onları yöneten genel kurmaylar , bakanlıklar , milletvekilleri , cumhurbaşkanı bulunuyor. Bütün bu insanları orada tutan biziz ,halk. 

Onların ise tek görevi bizi huzur ve refah içinde yaşatmak. Maaşlarını bile biz ödüyoruz öyle değil mi ? "

Oturduğu sandalyede geriye doğru yaslanıp cevap verdi. 

"Sorduğum soru ve konuştuğumuz konu ile ne alakası var bu anlattıklarınızın ? Soruma hala bir cevap alamadım" 

"Ülkede o adar çok haksızlık ,yolsuzluk ,adaletsizlik dönerken sizin bir polis olarak başka bir ülkeye gelip ,bir ihtimalin peşinden gitmeniz takdire şayan doğrusu. 

Devlet içindekiler halkını görmezden gelir ve onlara istediği huzuru ,güvenliği sağlayamazsa isyan başlar sayın Bolatlı. 

Adalet kavramı gerçekliğini yitirirse ,insanlar kendi adalet terazilerini ileri sürer. 

Ve o terazide haklı ve haksızın kim olduğunu terazi sahibinden başka kimse bilemez. 

Bizim ülkemizde de maalesef ki durum bu. Kurumların terazilerinin şirazesi bozuk ise halkın adalet terazilerini sorgulamanız zor olacaktır. 

Belki de ilgilendiğiniz davada ki katil de benim bir hayranımdır ve cinayet şeklini ,kullandığı sembolleri kitaplarımdan esinlenmiştir. 

Tıpkı sizin gibi..."

Bu verdiğim cevap ile kaşları çatıldı komiserin. Tam ağzını açıp konuşacakken ondan önce davranarak tekrar konuştum. 

"Belki de katilin terazisi sağlamdır ,inandığınız doğruların aksine"