Bölüm 26 ▶Baharda Ölen Kelebek

32.3K 1.2K 147
                                    

Multi : Bölüm Müziği

Tüm cesaretini toplayarak anahtarı yuvasına sokup kilidi çevirdi. Kaç ay, kaç gün olmuştu sayamamıştı. Zaman en sancıyan yarası haline gelmişti ve kursağında duran, bir türlü yutamadığı o zehirli dikeni büyütmüştü. Hani büyüklerin söylediği zaman ilaçtır sözü varya işte onun en büyük yalan olduğunu, o gidince bir kez daha anlamıştı. Giden geri gelmiyordu. Geçen vakit gideni unutturmuyor, aksine acısını katlıyordu. Saklanmak zorunda kalmıştı. Derin ve karanlık bir çukurun dibine, sessizliğe, kimsesizliğe. Ölümcül yaralarını tedavi ettirmek yerine, her gün yeniden kanatmıştı. Sonunda zamanı öldürmüş, kendi ruhunu katletmişti ve bu noktaya ulaşmıştı. İşte bir yıl sonra aynı yerdeydi...

Beyaz kapıyı ağır hareketlerle geriye doğru itti. Kapı ardına kadar açılırken, özlemini çektiği kokuyu derin bir nefes alarak ciğerlerine çekti. Zaman onun kokusunu bile alan bir haindi, bir kez daha anladı. Içeriye doğru birkaç ağır adım attı. Ayak sesleri ölüm sessizliğinin sindiği evde bir çığlık gibi yankılandı. Başını sol tarafta duran kapıya çevirdi. Yanından anıları hızla geçti. Önce genç kızın korku dolu feryatları, sonra da kendi sesi kulaklarında çınladı.

"Bırak beni!"
"Seni piyon olarak öne süreceğim"

Dolan gözlerini bodruma inen kapıdan çekti ve yavaş adımlarla ilerlemeye devam etti. Kız elinde bir kase abur cuburla mutfaktan çıkarken, sessizlik içinde onu izledi. Kaseden biraz alıp ağzına attı ve sahiplendiği kanepeye oturdu. Gece siyahı saçlarını bileğindeki lastikle gelişigüzel topladı. Televizyonda bir film açıp dikkatle izlemeye başladı. Genç adam huzurla gülümsedi.
Olacakları biliyordu. Bu yüzden, "Sakın burada uyuyakalma" dedi.
Kız cevap vermedi. Veremedi.
Ateş geçip ortadaki masanın üzerine, tam karşısına oturdu. Mavinin en güzel tonunu barındıran gözlerine baktı ama o televizyondan gözlerini ayırmadı.
Titrek sesiyle, "Bahar geldi Masal..." dedi.
Masal sanki onu duymuş gibi filmdeki küçük kızla beraber ağlamaya başlamıştı. Ateş gözyaşlarını silmek için uzandı. Parmak uçlarını kızın yüzüne değdirdiği an, sanki ona dokunarak yakmış gibi toz bulutuyla beraber kayboldu. Ev yeniden derin bir sessizliğe gömüldü.
Ateş acıyla, "Masal, sana bahar geldi diyorum" diye bağırdı.
Evin bomboş ve karanlık girdabına çekilirken, "Ve sen hâlâ yoksun" diye fısıldadı.

Kızın aklında ve yüreğinde derin bir yer edinmiş şuh kahkahasını merdivenlerin başında duydu. Oturduğu yerden hızla kalkıp peşinden koştu. Merdivenlerin başına ulaştığında, odasının kapısının hâlâ açık olduğunu gördü. Kız üzerindeki su yeşili elbisesiyle tıpkı bir melek gibi yatağın ortasında uyuyordu. Ellerini sağ yanağının altında birleştirmiş, dizlerini karnına doğru çekmişti. Ateş adımlarını yavaş atmaya özen göstererek ona yaklaştı. Yatağın kenarına oturdu. Kızın pamuk kadar beyaz tenine tezat düşen saçlarını okşar gibi yaptı ama dokunmadı. Saçının tek bir teline dokunsa yine kaybolacağını biliyordu. Yine özleminin yakıcı ateşinde kavurulacağını da bildiği gibi.

Usulca yanına uzandı. Tıpkı onun yaptığı gibi ellerini yanağının altına yerleştirdi. Gözlerini yüzünden hiç ayırmadan ona olan özlemini bastırmaya çalıştı ve yine beceremedi. Genç kız uyumadığını belli ederek tatlı tatlı gülümsedi. Hemen ardından gözlerini açtı. "Beni özledin mi?" Diye sordu.
Karşılığında tereddütsüz bir yanıt aldı. "Hem de çok"
Kız inanmamış gibi gözlerini kıstı. "Ama beni burada hep tek başıma bıraktın" dedi sitemle.
Ateş pişmanlıkla yeniden sarsıldı. "Böyle olacağını bilmiyordum. Seni yanımdan hiç ayırmak istemedim ama..."
Kız onun sözünü işaret parmağını dudaklarına bastırarak kesti.
Sır verircesine yüzüne doğru yaklaşıp, "Beni özlediğini biliyorum" dedi. Duraksadı. Gülümseyerek kulağına yaklaştı, "Hiç söylemedin ama beni sevdiğini de biliyorum" diye fısıldadı.
Hemen ardından hızla geri çekildi. Ateş gitmesini engellemek için ona dokununca yeni bir toz bulutunun arasında kayıplara karıştı.

Mavi Kelebek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin