Bölümde dinlemekten bir türlü usanmadığım. En sevdiğim şarkı var. Dinlemenizi tavsiye ederim.
Ağrıya sonuna kadar dayanmaya çalıştım ama parmakları morlukların üzerinde dolanırken bu gerçekten zordu. Acıyı içime çeksem de, yüzümden ve kendimi geri çekmemden belli oluyordu. Canımı yakmamak için uğraştığı biliyordum. Bu dokunuşlarından belliydi.
Anlını usulca omuzuma yasladı. Şaşkınlıkla ona bakakaldım. Sanki biraz önce kolumda morluklar oluşturan, beni karanlık bir depoya kilitleyen kendisi değildi. Sıcacık nefesini kolumda hissettim. Derin bir soluk doldurdu ciğerlerine, "Kızgındım"diye fısıldadı.
Evet kızgındı. Ve kendince haklıydı da. Kendime göre geçerli sebeplerim olsa da, ondan bir şeyler gizlemiştim. Hâlâ gizlemeye devam ediyordum. "Sorun değil" dedim.
"Hayır, sorun. Senin bana ihanet etmeyeceğini biliyordum ama yine de canını yakmak istedim"
Başını kaldırdı. Gözlerimin içine baktı. Yüzünün halini görünce, içimden bir şeylerin koptuğunu hissettim. Nasıl desem, biraz hüzünlü, biraz da pişmanlık doluydu.
"Nedenini merak etmiyor musun?"
"Babama olan öfken yüzünden" dedim.
Gülümsedi. Dudaklarının arasından inci gibi beyaz, özenle dizilmiş dişleri sergilendi. Bir gülümseme, insana ancak bu kadar yakışırdı. O an o hep gülümsesin istedim. O hep gülümsesin, ben izleyeyim. Çok sevdiğim filmler gibi tekrar tekrar başa sarıp izleyeyim.
"Hayır, keşke öyle olsaydı" dedi.
Kaşlarım istemsizce çatıldı. Bu defa merakla, "Öyleyse neden?" Diye sordum
Yüzünde oluşan gülümseme yavaş yavaş yok oldu ve yerini ciddi bir ifadeye bıraktı. Gri gözleriyle, gözlerimin derinliklerini görmek istercesine baktı. "Çünkü yoluma çıkacağını hissediyorum. Yapmak istediğim şeyleri senin yüzünden yapamayacağımı hissediyorum"
Güldüm. "Benim senin için önemim yok. Yaşadıklarımın, yaşayacaklarımın, hislerimin... Bunu sen söylemiştin. Hatırlamıyor musun?"
Yüzünde hiçbir mimik oynamadı. Birkaç saniye sessizliğini sürdürdü. Ardından elini enseme yerleştirip, hızlıca beni kendisine doğru çekti ve dudaklarını dudaklarımın üzerine mühürledi. Yine küçük bir dokunuştu ama nefesimi kesmeye yetmişti. Hafifçe geri çekildi. Gözlerim kapalı hâlde nefesinden gelen alkol kokusunu soludum. Tuhaf bir şekilde güzel kokuyordu. Sanırım gerçekten ona ait her şeyi seviyordum. Aklım karıştırıyordu, ruhum sömürüyordu ama yine de ona ait her şeyi sevmeye devam ediyordum.
"Asıl sen benim aklımı karıştırıyorsun" diye fısıldadım.
Tepkisini görmek için gözlerimi açtım.Dudağının kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı. Yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi. "Belki" dedi.
"Benimle oynuyor musun? Ya da beni yanında tutmak için mi yapıyorsun?"
"Belki"
Güldüm. Kendimi geri çekip, "Hangisi olursa olsun, senden bir şey isteyeceğim"
Gözlerini araladı. Söyleyeceğim şeyi bekledi. İyice geri çekilip kanepeye uzandım. Saçlarımı geriye itip, başımı dizlerine yerleştirdim.
"Bu gece... Sadece bugünlük burada uyumama izin ver" dedim.
Bir şey söylemedi. Ellerini saçlarımda hissettiğim de gülümsedim. Parmakları usulca saçlarımı okşamaya başladı. Nereden nereye diye düşündüm. Bana karşı öfkeyle dolu adam. Birkaç gün öncesinde silahının hedefi olduğum, benimle tek kelime etmeyen, korkudan bacaklarımı titreten adamdı. Şimdi ise o adamın dizlerindeydim. Elleri saçlarımı şefkatle okşuyordu. Bunun olacağını hayal bile edemezdim. Mutluydum. Sonunun hiç iyi olmayacağını bilmeme rağmen huzurluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Kelebek
Romance🦋 O, kanatlarında ölümü taşıyan mavi bir kelebekti. Hüznün mavisi, ölümün uykusuyla birleşti. Kadın ve adamın dudakları son bir kez titredi. ◆◆◆ Masal geçmişindeki boşluğu, kötü anılarını etrafındaki insanlar ve geleceği ile doldurmak isteyen gen...