Bölüm 6 ▶ Ateş Ve Buz

69.2K 3.1K 70
                                    

Multi : Bölüm Müziği


Güneş batıya doğru ağır ağır süzülmeye başlamışken, oturduğum kaldırım taşına döktüm tüm dertlerimi. Yıllar sonra kendimden sakındığım geçmişime bakmak, o tozlu rafları kurcalamak ve duvarların arasında bulduğum acılarla karşılaşmak düşündüğümden daha az acıtmıştı beni. Belki de babam haklıydı. Biz insanlar duygusal acıları fazla abartıyorduk. En bitmez sandığımız acılar, hüzünler bile zamana yeniliyordu. Kayıp gidiyordu bir süre sonra. Unutuluyordu...

Bende unutmuştum. Bir kısmını isteyerek, bir kısmını ise istemeden de olsa unutmuştum. Benim sıradan insanlar gibi geçmişim yoktu. Hatırladığım kısmı acıyla doluydu. Hatırlamadığım kısmı ise cevabını bilmek istemediğim, koca bir soru işaretiydi. İnsan kafasındaki soruların cevaplarından korkabilir miydi? Dahası insan geçmişinden korkar mıydı? Ben korkuyordum. Orada gizlenen sırları, hüzünleri kaldıramamaktan ve yenilmekten korkuyordum. İşte bu yüzden kayıp olan geçmişimi kabullenmiyor, kurcalamıyor, görmezden ve bilmezden geliyordum. Bilmek istemiyordum.

Evet, en büyük acılara böyle katlanılırdı. Unutarak, görmeyerek, dahası hissetmeyerek. Unutmak benim için en iyi çözümdü. Ve ben kendime bulduğum bu geçici çözümü sevmiştim. Ben bir enkazdım ve benim enkazımın altından sadece acılar çıkardı sadece.. Belki çok yaralıydım, belki de çoktan ölmüştüm ama hatırlamıyordum işte. Çokta önemli değildi çünkü hep aynı son değil miydi bizi bekleyen? Acı giyinen de, mutluluk giyinen de sonunda o toprağı giyinmek zorunda kalıyordu. İşte tek gerçek buydu. Ben sadece üzerime dikilmiş hüznü giymeyi şimdilik reddediyordum çünkü zamanı geldiğinde istemesem bile giymek zorunda kalacağımı biliyordum. İstediğim şey, sadece birazcık daha zamandı...

 İstediğim şey, sadece birazcık daha zamandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Masal Duman

Korna sesiyle yerimden sıçradım ve sesin geldiği yöne baktım. Sarp, siyah spor arabasının camını indirmiş gülümsüyordu. Ayağa kalkıp üzerimi silkeledim ve arabaya doğru yürüdüm. O pislik beni burada tek başıma bırakınca arayabileceğim kişileri tek tek düşünmüş ve sonunda telefonumu almış olma ihtimalini göz önüne alarak, kendi numaramı tuşlamıştım. Tabii bunu kıyafeti aldığım mağazadaki kızların alaylı bakışları arasında yapmak zorunda kalmıştım. Bunun içinde Ateş'e ayrıca kızgındım.

Koltukta yerimi alıp kapıyı kapattıktan sonra, "Teşekkür ederim" dedim.

"Bir şey  değil. Numaramı kaydettim. Bundan sonra bir şey olursa hemen beni ara" dedi ve telefonumu bana uzattı. 

Başımı onaylarcasına salladım ve telefonumu elime aldım. Gerçekten aklım bazen duruyordu. Neden telefonumun yanında, birkaç parça düzgün eşya ve para istememiştim ki? Gerçi evden öyle çok para çıkacağını sanmıyordum. Büyük umutlarla gittiğim, babamın sürekli başına bir iş gelirse banka hesabına git dediği yerde bile büyük hayal kırıklığına uğramıştım. Tek kuruş para yoktu. Sadece bir adres...Hemde beni yol ortasında bırakacak kadar güvenilir olan bir adamın adresi...

Mavi Kelebek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin