Çise kolunu ona eziyet eden adamın elinden kurtarıp göğsünde birleştirdikten sonra karşısına geçip "Çıkarken neden bana da haber vermedin!" diye azarlamaya başlamıştı. Kapısına tıklatmak bu kadar zor olmamalıydı. Tüm gece onun yüzünden ayakta kalmış onun başına açtığı dertlerle uğraşmıştı ama o, sabah elini kolunu sallayarak onu bırakıp gitmişti. Çise ne kadar düşünürse düşünsün sinirlenmekten kendini alamıyordu ama Yağmur kaşlarını kaldırıp "Sesini alçaltır mısın biraz! Herkese aynı evde kaldığımızı reklam etmeye çalışmıyorsundur umarım, anlaşmamız böyle değildi" demişti sessiz bir şekilde.
Yanlarından geçip kıkırdayan hemşireleri görmezden gelerek yine kısık sesle "Ayrıca senin çalar saatin olduğumu da hatırlamıyorum. Evde birbirimize varlığımızı hissettirmeme konusunda anlaşmıştı. Hatırlarsan üst kata çıkmamı bile istemiyordun" dedikten sonra parmağı ile bir kapıyı işaret edip "Hadi hızlı ol da vizite yetişelim" demişti. Çise sinirle ayağını yere vura vura gidip hızla kıyafetlerini değiştirdikten sonra aklına gelen zekice fikir ile hem hocasından övgü almak hem de Yağmur denilen soğuk nevaleyi kendinden tutmak için koşa koşa geri dönmüştü.
Tüm grupları açıklayan adam ikiliyi görünce tam hareket edecekken Çise öne atılıp "Efendim bu iki kişi çalışma planı bence çok iyi düşünülmüş bir yöntem. Doktorlar özellikle de cerrahlar olarak takım çalışması oldukça önemli ama bence eksik bir yanı var" demişti. Tüm gözlerin üzerinde toplandığını fark edebiliyordu.
Hem en yüksek puanı alan hem de geç kalan şimdi ise fazlaca ukalaca bir konuşma yapan kız olarak hatırlanacağını bilse de bunu pek önemsemiyordu. Şu an tek önemsediği alnından damlayan tek ter damlasını sinirle kurulayıp kaşları çatık bir şekilde ona bakan hocasıydı. "Öyle mi küçükhanım! Sizce bu eksik parça neymiş peki?" diye soran adama karşılık olarak heyecanla "Bu şekilde dağılmak tamamen sınav esareti. Hiç kimse tedavi olurken bize giriş puanımızı sormayacak bu yüzden adil bir dağılım ve yardımlaşma için karmaşık bir gruplandırma izleyebiliriz. Hatta en yüksek puanı alan üç kişi diğer üçü ile eşleşebilir. Böylece eksikliklerimizi daha çabuk kapatırız" diye anlatmaya başlamıştı bile.
Çise devam edecek kadar heyecanlı olsa da artık sabrı taşan adam elini kaldırıp "Siz uzmanlığınızı alıp başbelası asistanlara eğitmenlik yapacağınız zaman bu şekilde bir sistemde onları eğitirsiniz o zaman ama ben daha hiçbir şey bilmeyen sudan çıkan balıktan farksız üstelik de disiplin yoksunu bir kızdan tavsiye alacağımı hiç sanmıyorum. Şimdi istekleriniz ve şımarıklığınız tatmin olduysa yüksek müsadelerinizle vizite çıkabilir miyiz?" demiş sonra da Yağmur'a dönerek "Partnerin bir kez daha ağzını saçma bir şey için açarsa sorunlarıyla sen de baş etmek zorunda kalacaksın. Orada film izler gibi durmasan iyi edersin" diye azarladıktan sonra büyük adımlar atmaya başlamıştı.
Yağmur bıkkın bir şekilde kafasını eğip iki uzun adımla Çise'nin kolunu tutarken araya giren Mert "Kendisi yürüyebilir herhalde sürekli sürüklemek zorunda değilsin" diye genç adamın bileğini tutmuştu. Çise aynı gün içinde defalarca kez azarlanmanın şoku ile yanında olanları fark edemeyecek haldeydi ama Mert'in başlatmak üzere olduğu kavgayı son anda fark edebilmişti.
"Mert tamam hadi gidelim"
Mert kızın sesini duyar duymaz tuttuğu bileği bırakıp onu onaylarken iyice sıkılan Yağmur "Gösteriniz bittiyse gidelim mi artık? Hem ben hem de senin partnerin siz gelmediğiniz için hareket edemiyoruz" demişti uzakta bekleyen kızı göstererek. Mert sanki onu yeni fark etmiş gibi "Şey özür dilerim" diye yaklaştığında kız ürkek bir şekilde onlara bakıp kafasını sallamıştı. Dördü birden hızla diğerlerinin peşinden girerken hocaları onlara bakmamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Kavşağı
Romanceİki zıt ruhun yolları sürekli kesişiyorsa bir nokta da birbirlerinin hayatlarına dalmak zorunda kalacaklardır! Birbirinden tamamen farklı ama birbirine bir o kadar da yakın iki doktorun birbirine teğet geçen kaderleri sonunda kesişiyor. Peki bu iki...