Bölüm 19

1.2K 91 5
                                    

Sabahın ilk ışıkları ufuk çizgisinde belirdiğinde evde sessizliğini koruyan karanlık anında iki farklı alarm ile bozulmuştu. Üç gündür yeterince uyku uyuyamamış olsa da iki alarmın sahibi de anında yataklarından fırlamış ve hazırlanmaya koyulmuşlardı. Karanlık evin içinde birbirlerinin yanından geçseler de hayalet gibi davranıyor ve kafalarındaki düşünceleri sıraya koymaya çabalıyorlardı. Sonunda hızlı kahvaltılarının ardından arabalarına yöneldiklerinde kız sürücü koltuğunda yerini almıştı. 

Sıranın onda olduğunu hatırlamasına şaşıran genç adam ise yanına oturduğunda bugünün başka bir önemi daha olduğun son anda hatırlamış ve cebindeki minik kutuyu çıkarıp kızın kucağına atmıştı. Hala uykusu açılmayan ve aklında bugün girecekleri ameliyattan başka bir şey olmayan genç kız buna şaşırıp da kutuyu eline alıp "Bu ne?" diye sormuştu. Genç adam kızın şaşkınlığına o kadar alıştığı için gözleri ile açmasını işaret edince daha da şaşıran genç kız "Bana mı?" diye sorularına devam etmişti.

"Yok Çise, Mert'e aldım da sen ver istiyorum."

"Nasıl yani?"

Yağmur kızın bu şapşal halinden sıkılıp bir an önce de hastaneye gitmek ve en önemlisi saklamaya çalıştığı bu utançtan kurtulmak için Çise'nin elindeki kutuyu hızla çekip açmış ve içinden çıkan kolyeyi kızın boynuna takmak için ona uzanmıştı. Son zamanlarda ne zaman ona çok yakın dursa kalp atışlarının sesini duyacak diye yaşadığı korku onu yeniden ele geçirdiği için ilk denemede başaramasa da ikinci denemede kolyeyi takmayı başarabilmişti.

Geri çekilip başka bir soruya cevap vermeyeceği izlenimi yaratmaya çalışsa da kız bu sefer gülümseyerek "Bu nereden çıktı şimdi?" diye sormuştu. Yağmur yan gözlerle onun gülümseyen yüzünü izleyip buna mutlu olduğunu yeniden saklayarak "Cidden Çise bugün günlerden ne?" diye sormuştu. Biraz düşünen genç kız "Ne bileyim sen öyle doğum günlerini akılda tutacak biri gibi durmuyorsun ki" demişti ama yine de keyfi yerine geldiği için kolyesini kaldırıp bakarken "Sanki insanlar hediye vermeden önce bir şeyler söylüyordu hani iyi ki ile başlayan" demişti muzipçe. 

Yağmur "Şansını zorlama" derken gözlerini kapatmış ve koltuğuna yaslanmıştı Çise de daha fazla üzerine gitse de cevap alamayacağını bildiği için son bir kez daha kolyesine bakıp gülümsedikten sonra "Teşekkürler" demişti. Yağmur yine cevap vermemişti ama genç kız tamamen uyanmıştı artık.

Düşüncesiz soğuk biri gibi davransa da seçiminden ne kadar ince olduğu anlaşılan genç adama kapıldığı için kendini suçlamıyordu artık. Ortasında mavi bir taşın etrafı beyaz altın ile sarılıp ve zarif bir salyangoz şekli oluşturulmuştu. Şık ve sade olan kolye de Çise'yi en çok sevindiren onun için, onun ilginç zevki düşünülerek seçilmiş olmasıydı. 

Arabayı çalıştırdığında tüm gün yüzünde kalacak bir gülümseme ile yavaş yavaş aydınlanan yola çıkmışlardı. Yağmur tek gözünü açıp "Çise?" dediğinde şarkı gibi bir sesle "İyi ki..." diye başlamıştı ama devamını getirmeyen Yağmur "Cidden mi?" diye sormuştu.

"Ne var bunda. Bugün benim doğum günüm. Hediye almana gerek yoktu ama kutlamana gerek var neden her şeyi ters yapıyorsun ki?"

"Sen bu arabaya en son ne zaman bakım yaptırdın?"

Konuyu değiştirme çabasını bertaraf etmek isteyen Çise "Şimdi konu bu mu? Uykunun açılmamış olduğu ne kadar belli yoksa ameliyattan bahsederdin ama..." diye konuşmayı sürdürdüğünde araya giren Yağmur "Motordan sesler geliyor duymuyor musun?" demişti. Bir süre dinleyen Çise "Yok bir şey sana öyle gelmiş. Söylemen gereken şeyleri söylemediğinde olmayan şeyler duyarsın işte" demişti. 

Hayat KavşağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin