Çise taştan bir heykel olsa daha rahat hareket edebileceğini düşünerek "Bunu son zamanlarda çok sık söylüyorum ama hepsinin bir açıklaması var" demişti. Sedef "Tek bir soru sordum! Sen burada Yağmur ile mi yaşıyorsun?" demişti öfkeyle. "Evet ama..." diyen Çise'nin lafını kesen Mert "Ama ne?" dediğinde kucağında oğlu ile merdivenlerden çıkan Yiğit karşısındaki manzara ile bir süre beklemiş sonra da "Neler oluyor burada? Sen niye ıslaksın yine?" diye sormuştu.
Çise az önce duyduğu sesin bir kabus olduğunu düşünse de abisini karşısında gördüğünde açılan ağzı Sedef'in "Ne demek YİNE!" feryatlarına eşlik etmişti. Miray hala şaşkınlığın verdiği sessizlikle tek kelime etmemişken sinirlendiği her halinden belli olan Mert yeni gelen adama dönerek "Sen de mi biliyordun Yiğit abi?" diye sormuştu ama tam bu sırada Miray "Yani Yağmur'un ailesine söylemiyor saklıyor diye küstüğü kız sen miydin?" diye sorması ile işler iyice arapsaçına dönmüştü.
Mert "Gerçekten Yağmur'la mı çıkıyorsun?" diye soruyor Yiğit "Ne çıkması! Ne saçmalıyor bunlar" diye bağırıyor Sedef ise Çise'ye saldırmamak için kendini zor tutuyor gibi görünerek "Bunu bize nasıl yaparsın" diye isyan ediyordu. Zavallı kız içinde kaldığı ateş hattından başına atılan bir havlu ile uzaklaştığında imdadına yetişen Yağmur "Git üstünü değiştir hastasın zaten bir de üşütme" diyerek kızın sırtından hafifçe itmişti.
Çise kafasını kaldırıp Yağmur'a baktığında genç adam göz kırparak ben hallederim demeye çalışmış ve bu tavrı merdivenlerin yanında bekleyen kadını oldukça eğlendirmişti. Cadılar cadısı görümcesini bu halde görmek sık sık karşılaştığı bir şey değildi ve sonunda uysal bir şekilde davranıp odasına girdiğinde bu kez tüm gözler Yağmur'a çevrilmişti.
"Önce aşağı inelim mi? Burası yeterince dağıldı zaten hem de oturarak konuşalım"
"Bu kız bana hiç de hastaymış ameliyatlıymış gibi gelmedi. Buradan gideyim diye yalan söylediğiniz yetmedi bir de geleyim diye mi yalan söylediniz şimdi?"
Yiğit'in kızgın sözleri sinirden pancara dönmüş Sedef'i iyice kızdırırken sonunda merdivenlere dayanmış kadın gelip "Hayatım uçak yolculuğu mu yordu seni söylenenleri anlamıyorsun? Hadi aşağı inelim konuşacağız diyor çocuk. Yağmur'cum ben Ege'nin altını değiştireyim hem de bir Çise'ye bakayım siz inin" demişti oğlunu kocasının kucağından alırken. Yağmur sürekli kaçamak olarak kızın kapısına giden gözlerini çekip Elif'e bakarak minnetle "Tamam" demiş ve aşağıya inmişti. Büyük kalabalık da aşağı inip koltuklara otururken akşamdan kalma battaniyenin olduğu koltuğa oturmayı reddeden Sedef ve Mert televizyon ünitesinin yanında duvara yaslanarak ayakta kalmışlardı.
"Evet dinliyoruz seni Yağmur"
Sedef biraz sitemkar bir sesle göğsünde birleştirdiği kollarıyla karşısındaki adama bakarken "Tamam, Çise ile birlikte yaşıyoruz." demişti bıkkın bir sesle çünkü Yiğit'in öfkeli bakışları hala üzerindeydi ve ilk onun sorusunu yanıtlaması için sessiz bir baskı yapıyordu.
"Bu mu açıklama yani! Çise ile yaşıyoruz! O zaten anlaşılıyor." derken öfkeyle elini odayı göstererek tararken kolu yaslandığı duvarın yanındaki çerçevelere denk gelmişti ve düşmeden önce son anda yakalayabilmişti. Elindeki fotoğrafa bakarken bir anda kahkaha atıp fotoğrafı herkesin göreceği şekilde çevirerek "Açıklama bekliyorum ama kucağıma düşmüş baksanıza. Çift kıyafetleri de baya yakışmış neden hastaneye de böyle gelmiyorsunuz?" demişti imalı bir şekilde. Mert kızın elinden çektiği çerçeveye bakarken Yağmur sakin bir şekilde "O çift kıyafeti değil normal günlük kıyafetler. O gün belki yirmi kişi bu şekilde giyinmişti ve Mert biraz sakin olur musun kırmaya çalıştığın çerçeveler hediye ve Çise onları anlamsızca fazla seviyor." diye açıklama yapmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Kavşağı
Romanceİki zıt ruhun yolları sürekli kesişiyorsa bir nokta da birbirlerinin hayatlarına dalmak zorunda kalacaklardır! Birbirinden tamamen farklı ama birbirine bir o kadar da yakın iki doktorun birbirine teğet geçen kaderleri sonunda kesişiyor. Peki bu iki...