Zeynep
"annöciğiiim"
"o ne be?. Kızım sen nasıl okul okudun?" ve bir anne klasiği. Ya pardon ama sesleniş şeklimin okumuş olduğum okulla ne alakası var?
"Annee"
"ne kızım ne ? Söyle"
"ben bunu saramıyorum yaa" elimdeki üç parmak sardığım sarmayı havaya kaldırdım. Neden üç parmak? Çünkü annem bana serçe parmak demişti, peki ben ne yaptım? Üç serçe parmak büyüklüğünde şaheser çıkarttım ortaya.
"kaç yaşına geldin onu saramıyorsun, öylemi zeynep hanım? Sonra evleneceğim diyorsun. Bebeğim olacak diyorsun. Kızım senin nerene evlilik?!"
"yaa anneciğim sarmayla evliliğin ne alakası var?"
" çok alakası var. Beceriksiz."
"yaa! Bırakıyorum, sarmıyorum ben."
"otur şuraya! Deli etme beni! Kendine benzeteceksin yakında.!"
"anne hala hakaret ediyorsun ya,aşkolsun. Ayrıca ben deliysem gelsin akıllı kızın sarsın sarmaları. Sarmayacağım"
"zeyneeep sen yakında terlik yemedin herhal, ablan gelemez. Otur, sar şurada!"
"neden gelemez ya gelecek.!"
"La havle. Kızım enişten geldi sabah. Uyuyor ablanlar gelemez diyorum!"
"hangi sabah? Sabah şimdi değil mi yaa?"
"senin sabahın öğle deli zeynepim. Hadi sar kızım"
"ya deli deme bana.! 12:30 ne zamandır öğle anneciğim?"
"kızım sen nasıl okul okudun ya?"
"Annee. Enişte gelmiş, burada kızı götürüyor sen oturmuş okul diyorsun. Gündüz vakti ne uyuması, yemişler seni. Yaşlandın sen canım." sardığım çapı üç santimlik sarmayı ağzıma attım. Zeytinyağlı bu, en güzel çiğ yiyilir.
Sonrada öksürük sesi duydum. Ardındanda babacığımın burağa taş çıkartacak görüntüsünü. Sandalyeden zıplayıp koşarak boynuna sarıldım.
"hiii! Bugün haftasonu muuu?"
"evet prenses" imayla söylenip kafamdan öptü. Yanağını öptüm hemen.
"aşkım benim. Aşkım! Aşkım! Unuttum bu günüü."
"sorun değil bitanem." kolundan tutup sandalyeye oturttum.
"gel bak sana sarma saracağım. Annem çapı bir santimden sarıyor. Benimkileri de öyle istiyor ama minimum üç sarabiliyorum. Ama benimkilerde daha çok iç oluyor, tatları daha güzel. Sence iç mi yoksa dış güzellik mi önemli?" anlatırken sardığımı ağzına koydum. Yiyip gülümsedi.
"iç tabiki prensesim"
"babaa, bir tek sen prensesim diyorsun bana. Bunlar hep hakaret ediyor. Sen benim bi-bi-bi-bitanemsin. En çok seni seviyorum!" Yanağından öptüm tekrar. Annemi çok seviyordum tamam ama tartışmasız en çok babamı seviyorum. Hem de herşeyden çok.
Babam, Fatih
Kendisi beyin cerrahı. Aynı zamanda da dedemden bize kalan mağaza, kuyumcu vs. Şeylerle ilgileniyor. Baya yoğun, bu yüzden onu sadece haftasonu görebiliyoruz. Hafta içi sürekli çalışma odasında oluyor. Haa istersen yanına gidebiliyorsun tabi ama işleri yoğun diye gitmiyoruz. Gitsekte sohbet edemiyoruz ki.
"günaydın" ablam ve erdinç abi el ele girdikleri mutfakta babamı görünce ayırıyorlar ellerini. Benim babam öcü mü? Ne diye ellerinizi ayırıyorsunuz ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bebeğim
Fanfiction~Bir adet baba, bir adet yar, bir adet sevgili olmanı istiyorum.. Seni İstiyorum!~ "merhaba, boşmu?" kadın gözleriyle önündeki sandalyeyi işaret etti. "sanane?"net bir dilde konuşmuştu adam. Ama kadının ne denli ısrarlı olduğunu bilmiyordu. Zeyne...