Zeynep
Bir yanımda kerem diğer yanımda alp var. Bense sandalyeme sinmiş babacığımın muhteşem konuşmasını, masadakilerin gülülmeşmelerini izliyorum.
"atla bakalım kerem, hünerlerini görelim"
"ağlayacaksan gelmeyeyim fatih abi"
"şu hergeleye bak sen sevda. Tatil biletini kestiğim gibi yollamasını da bilirim"
"fatih a-aaa! Oğlum bakma sen ona biz çağırdık seni bizimle gideceksin!" evet evet annemler kuyumu kazmış, bende gözümü yumup üzerinden geçmişim!
"sorun yok sevda abla. Fatih abi yenileceğini biliyor, gözdağı veriyor işte"
"bak bak otur lan karşıma!" kerem sırıtıp babamın karşına oturduğunda içim kıpırdadı. Umarım baba-oğul olarak da otururlar böyle karşılıklı.
Alp homurdanarak yanımdan kalkıp gittiğinde kaşlarım çatıldı, arkasından bakakaldım. Ne oldu şimdi?
Elif ile sohbet etmeye başladık. Bir yandan da gözüm kulağım kerem ve babamda. Babacığım bazen kahkaha atıyor bazen se homurdanıyor.
"lan ne şanslı çıktın sen? Doğru söyle zar mı tutuyorsun hergele" kerem cık cıkladığında dayanamadım yanlarına gittim. Babamın oturduğu koltuğun koluna oturup çenemi omzuna yasladım. Kerem, yeşilleriyle beni şöylece süzüp elindeki zarları babama verdi. İkisinin de çok az taşı kalmış.
"babacığım ben atayım mı yerine? Lütfeen, küçüklükteki gibi"
"olmaz prenses, kritik durumdayız"
"ama yaa" beni dinlemeyip elindeki zarları sallayıp attığında dudaklarımı büzdüm.
"bitirelim oyunu atarsın"
"hah! Büyüdüm artık yemiyorum bu numaraları. Oynamadıktan sonra atmanın ne anlamı var ki?"
"aslanım be! Aferin iyi geldi" zarlarla konuşup beni unutan bir baba. Elini oynayıp zarları elinde çevirip kereme uzattı. Kerem eline alıp biraz salladı sonra beklemediğim bir şekilde bana uzattı avucunu, zarları avucuma bıraktı.
"ben mi atayıım?"
"at bakalım. Altı - beş çıkarsa kazanacağız." başımı sallayıp içimden dua ederek zarları sallamaya başladım. Lüütfeen altı - beş olsun, lütfeen. Atmadan önce başımı kaldırdım yeşillerine baktım. Bir şey ifade etmeye çalışıyor. Gözlerimi efendim dercesine kıstığımda babamı kontrol edip başıyla kendi oturduğu koltuğun kolunu işaret etti.
Tamam henüz onu affetmiş değilim ama zar atmama izin verdi yanına gidebilirim! Babama sinirli bir bakış atıp keremin oturduğu koltuğun koluna oturdum. Kerem keyifle mırıldandı. Dengesiz herif!
"hadi at kızım. Bak kerem uyarayım seni, benim en kötü zar kullanan çocuğum buydu. Bir den başka gelmez buna"
"olsun zeynepe güveniyorum ben" güveniyorum mu dedi? Bana güveniyor öyle mi?
"babaa yaa"
"hadi at zeynep"
"atıyorum" sallamaya başladım. Ayy inşallah altı - beş gelir yaa. Salladım, salladım, salladım vee attım!
"ne geldi? Hı, söylesenize ne geldiii?!"
"kızım, sen hani birden başka bir şey atamıyordun?!"
"Ayyh ne geldi kii?" sımsıkı kapattığım gözlerim ilk açıldığında karardı biraz. Durmasını bekleyip zarları aramaya başladım.
"Ayyy altı beş gelmiş! Oley ya!!" sevinçle kollarımı keremin boynuna doladım. Koltuğun sallanma şiddetinden bahsetmiyorum tabi. Yapıştım resmen çocuğa. Babam homurdanıyor karşımızda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bebeğim
Fanfiction~Bir adet baba, bir adet yar, bir adet sevgili olmanı istiyorum.. Seni İstiyorum!~ "merhaba, boşmu?" kadın gözleriyle önündeki sandalyeyi işaret etti. "sanane?"net bir dilde konuşmuştu adam. Ama kadının ne denli ısrarlı olduğunu bilmiyordu. Zeyne...