Kendimi hep mutfağa kapattım yıllarca, hep o soruyu sordum cevap aradım. Neden ben kız doğdum sanki? Annemin suçu neydi bunda ? annem henüz onaltısında babamla evlenmiş, onsekizindeyken ablamı kucağına almış, ardından hemen ben doğmuşun , bir daha kız , bir daha kız derken tam yedi tane kız oluvermişiz. Her defasında babamın erkek evlat isteği kursağında kalmış. Babamda tüm bunların müsebbibi olarak gördüğü anneme dönmüş sırtını . tam yedi tane can, yedi tane heyecan, yedi güzel nefes ama nafile anneme can olan bizler, babama ne can, ne heyecan olabilmişiz. O onurlu , o gururlu, o dünyanın en tatlı kadınına ,dünyayı dar eden o adam, babam benim , bu hallerimin sebebi sensin.
Mutfağa her kapatışımda kendimi dört duvar yalnızlığımın tek dostu, tek şahidi oluyordu. Yaşadığım hayat o kadar gereksizdi ki , bir bir umutlarımı yitiriyordum. Önce hislerim öldü. Sonra hayatım öldü. Hem sağır, hem de kör olmak istedim hep. Babamın anneme konuşmayışına sağır, anneme dokunmayışına kör olmak istedim hep...
Annem ki köyün, hatta, Kızıltepe'nin hatta Mardin'in en güzel kızıymış. Civar köylerden bizim köye akın akın annemi görmeye onu istemeye gelirlermiş. Ama kader işte. Aşiretler arasındaki anlaşmazlıklar son bulsun, barış olsun, küslükler dargınlıklar aradan kalksın diye annemi babama vermişler ve hatta aşiretin kör nefsine kurban etmişler. Esas anlaşmazlıklar evimizin içinde yaşanmaya başlamış,küslükler,dargınlıklar ortaya çıkmış. Ey beceriksiz kadın bunların sebebi sensin.
Öyle ki son zamanlarda senden tiksinir olmuştum. Sesini duymak kulaklarıma işkence gibi geliyordu. Annemden istemen gereken her şeyi ablamdan, benden ve diğer kızkardeşlerimden istemesen olmazmıydı. Annem yaşıyordu ama onu canlı canlı sen öldürmüştün.
Tabiki hep senden değil bir çok zaman kendimden de tiksindim. İçimde sana dair beslediğim sevgimden tiksindim. Neden böyle bir adam için kendimi yoruyorum diye...davranışlarınla tavırlarınla öldürdüğün bu güzel kadının prenseslerinide öldürdün be şeyhmuz efendi. Kırdın kanatlarını kelebeklerinin, aldın minnacık yüreklerinden canlarını.
Aldığım her nefesde seni içime çekmek dururken efkarımı çekiyorum.annemin yüzündeki çizgiler sertleştikçe daha bir sertleşiyor kalbim sana karşı. Aslında ağlarken ben, annemin yaşanması mümkünken yaşayamadıklarına ağlıyorum. Bu kaderi ona , bana , ablama ve dahi kardeşlerime yaşattığın için sana bağırıyorum sabahlara kadar sesimi içime atarak avazım çıkmadığı kadar sana haykırıyorum...
Uyumadın mı kız sen? Diyen Elif beni kendime getiriyor.
- Yok daha
- - kızım yat sabah okul var
- - tamam yattım
- - bende inandım .. kaç saattir yatacam deöiştin canım, neyse iyi gecelerrrr...
Sabah kalkıveriyorum yatağımdan koynumda uyuttuğum güzel kadını yatağımda bırakarak..mutfağa geçip ocağın üzerine çay suyu koydum. Kızlara seslendim. Her zamanki gibi elif hemen kalktı. Ezgiyi kaldırabilene aşk olsun..
-ezgiiiii hadi kalk yine geç kalacaz.
-ıhhh tamam kalktım
-kalk hadi
-tamam ..
Kahvaltıyı yapıp rutubet kokan bu evle vedalaşıp birkaç saatliğinede olsa dış dünyaya ayak bastık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PELDA
ChickLitKaranlık sarı verdi gecekonduların yorgun bedenini. Sokak lambalarının gözlerinin feri sönmüş. Bazı lambalar aydınlatmak tan vazgeçmiş bu sokakları. Bir kaç sokak lambası hala direniyordu. Bir baba belirdi sokağın en başında elinde meyv...