Gözlerimi bir an olsun kızdan ayırmadan sabırla konuşmasını bekledim.
Ama kız sustu. Onun yerine Arda aramıza girerek kolumu tuttu. "Hadi daha fazla saçmalamadan gidelim artık."
Gülümsedim. "Ne var biliyor musun az kalsın beni inandıracaktın Arda."
Kolumu bırakarak kaşlarını kaldırdı "Ne diyorsun?"
Omuz silktim. Sahiden az kalsın gerçekten beni sevdiğine inanacaktım, ne hikaye ama.
"Diyorum ki.." derken bir adım atarak ona yaklaştım. "Size mutluluklar." Ve arkamı dönerek okula yöneldim. Her ne olursa olsun bu kız bana kafa tutmanın cezasını çekecekti, diğer herkes gibi.
Arda anlatıyor.
Ecrin'in arkasından aptal gibi bakmayı keserek Erva'ya döndüm. "Istersen sende okula gir, birazdan zil çalacak."
Az önce ki asi tavrı yok olmuş gibiydi. Anlayışla gülümsedi ve harekete geçmeden önce duraksadı. "Sen gelmiyor musun?"
Bende ona gülümsedim. "Benim küçük bir işim var."
Tekrar başını sallayıp yürümeye başladı. Zaman kaybetmeden telefoumu çıkardım. üçüncü calışın ardından telefon açıldı. "Arda?" Dedi karşıda ki ses. "Bu ne sürpriz?"
Sanki görebilecekmiş gibi gülümsedim. "Merhaba Gülşah Teyze nasılsınız?"
"Iyiyim. Iyiyim de bu aramanı neye borçluyuz acaba?"
Ecrin zekasını annesinden almış olmalıydı ve sabırsızlığını da. "Sadece tebrik etmek için aradım. Ecrin ve yeni sevgilisini, bugün olacak tanışmaya siz de gidiyorsunuz değil mi?"
Gülşah Hanımdan bir süre ses çıkmadı. "Anlayamadım?" Dedi sonunda.
Gülümsemem genişledi. Işte bu kadar, eğer Ecrin'in eskisi gibi benim olmasını istiyorsam savaşacaktım. Eskisi gibi adil oynamayarak.
***
Rujumu dağıtarak dudaklarımı birbirine bastırdım. Aynada ki görüntüm beni kararsızlığa düşürmüştü. "Sence kırmızı fazla mı oldu?"
Açelya'da bana kararsız bir şekilde bakıyordu. "Biraz azaltsan fena olmaz. İddialı duruyor."
Başımı sallayarak peçeteyi kaptım. "Umarım bugün bir terslik olmaz."
Aynada ki yansıması bana içten bir şekilde gülümsüyordu. "Hiçbir sorun olmayacak, güven bana."
Rujla işim bittikten sonra rimelimi almışken duraksayarak Açelya'ya döndüm. "Sence Aleyna bu yarışı gerçekten kazanabilir mi? Yani benim şu uğraştığım şeylere bak; Mert'in ailesiyle tanışmak için iki saattir hazırlanıyorum. Oysa..."
Başını sallayarak onayladı. "Eminim o sürtükler boş durmuyordur."
"Sürtük ne demek?" Aniden gelen sesle irkilerek yüzümü buruşturdum.
"Peri?" Diye haykırdı Açelya. "Senin burada ne işin var tatlım?"
Arda'nın küçük kız kardeşi kapının eşiğinde durmuş bize gülümsüyordu. "Sizi özledim." Dedi çocuksu neşesiyle.
Dizlerimin üzerine çökerek kollarımı iki yana açtım. "Buraya gel."
O koşturarak bana doğru gelirken Açelya halimize gülüyordu. Peri'nin yanağına kondurduğum büyük öpücükle rujum biraz daha gitmiş oldu.
Hala kolları boynumdayken gözlerini kırpıştırarak elini kolyemde gezdirdi. "Sürtük ne demek?"
Aniden gelen sorusunu beklemiyordum. Yardım istercesine Açelya'ya baktığımda hemen devreye girerek yanımıza çöktü. "Başkalarını dinlemek çok kötü bir şeydir tatlım."