Eveet yeni bir bölümle daha karşınızdayım. Bir önceki bölümde yorum yapan ve oy veren herkese teşekkürler. Asıl okuyucularım beni hiç bırakmayarak zaten her bölüm yorum yapıyor ama ben bu sayının biraz artmasını istiyorum lütfen sadece okuyup bırakmayın basit bir yorum yapın ya da en azından oy tuşuna basın ^^
Ve karşınızda Kuzey, yani multimedia'da öneri için Zayn_ep'e çoook teşekkürler.
Not: Ulaş karakteri için çok fazla soru geliyor. Ama çok yakın bir zamanda onun kim olduğunu öğreneceksiniz. Daimi karakterlerden bir tanesi, nefret edeceğiniz karakterlerinde bir numarası ^^
Not 2 : müzik öylesine boks'lu falan diye koydum dinlemesenizde olur ^^
Önümüzde giden Barış'ın beyaz audisi'ni takip ediyorduk, bu kez jeep'ini almamıştı. Kefen ise bizim hemen arkamızdaydı "bu kadar parayı nereden buluyor bunlar?" diye kendi kendime mırıldandım.
Arda bana ters ters baktı, neyse ki bir şey demedi. Beni duymuş olmasını umursamadım. Yol sıkıcı olmaya başlamıştı. her ne kadar Arda'yı çaktırmadan izlemeye çalışsamda fark ediyordu, bende önüme dönmek zorunda kalıyordum.
Sıkıntıyla telefonumu elime aldım. Araba hiç bilmediğim boş yollarda ilerlediğine göre daha yolumuz var demekti. Telefonumda ilk defa tek bir mesaj ya da arama yoktu. Yüzümü buruşturdum
"ne o kimse seni takmıyor mu?"
sesiyle Arda'ya döndüm "rahatsız edilmek istemediğimi söylemiştim" diye basit bir yalan uydurdum.
Sırıttı "yani şuan seni öldürsem ve ormana gömsem herkesin on gün sonra falan haberi olacak"
"eveet, tabi. Abart biraz daha"
Tekrar telefonuma baktım, ve bir anda almaya başladı. Ekranda 'Kuzey' yazıyordu.
Arda'ya kaçamak bir bakış atarken "hala umursayan birileri varmış demek." diye söylenerek cevapladım.
"Alo? Ecrin neredesin. Bugün bir şeyler yapalım mı? Seni özledim..." Kuzey durmadan konuşmuştu.
Sesi ve sözleri beni gülümsetirken iç geçirdim "bende.."
"tamam, o zaman seni almaya geliyorum" dedi keyifle.
"maalesef.. Bugün olmaz. Immm. Bir görüşmem var"
Bir süre ses vermedi "ne görüşmesi?"
Hiç ya n'olsun Arda'nın ölmüş dedesini bir ziyaret edeceğiz. "boş ver" demekle yetindim.
"önemli mi yani?" dedi sıkıntıyla.
"evet" dedim kısaca
Arda bakışlarını bana dikti ve "az kaldı" dedi düz sesiyle.
onun rahatsız edici bakışlarına daha fazla maruz kalmak istemiyordum "seni sonra ararım" diyerek telefonu Kuzey'in yüzüne kapattım.
Bakışlarımı yola çevirdiğimde ise çok tuhaf bir manzara vardı. Bu ev dağın başında filmlerde olan ıssız perili köşklere benziyordu. Kapı kocaman ve siyah renkliydi. Arabalar durunca iki kanadı da otomatik olarak açılmaya başladı. Tekrar hareket ettiğimizde uzun bahçe yolunun iki köşelerinde aslan heykelleriyle karşılaştık. "bu çok etkileyici" dedim kendime engel olamayarak.
Arda bir şey söylemedi. Gergin olduğu belliydi, sonunda Barış'ın arabası durunca oda frene bastı. Arabadan inmek için hamle yaptığımda bir anda elimi tuttu. Ona soru dolu bakışlar attım "dedem ikimizi birlikte sanıyor"