Finalde görüşürüz!
"Ben ilk defa bir iş için bu kadar heyecanlandım. En son Bora itini döverken bu kadar heyecanlanmıştım, bir de Derya'ya aşkımı ilan ederken."
Kefen'in sözleriyle hepimiz ona döndük. "Bora da kim?" dedi Açelya şaşkınca.
Barış omuz silkti. "Boşver sevgilim, burada ki altın vurgu Kefen'in heyecanlı olması."
Sanırım Barış'da heyecanlıydı, Açelya'da. Gözlerini televizyonda ki filmden bir an olsun ayırmayan sevgilim hakkında yorum yapamayacağım. Ben mi? Benim gözlerim yalnızca masa da duran telefonumun üzerindeydi. İsimsiz'e attığım mesajıma cevap gelmesi için bekliyordum. 'Benden ne istiyorsun?'
Stresten tırnaklarımı yiyecek duruma gelmişken Açelya'nın önüme koyduğu kupayla gözlerimi telefondan ayırdım. Yarın büyük gündü! Ben yarın gidecektim! Yarından itibaren Açelya böyle kahve getirmeyecekti, Kefen'in esprilerine oflayamayacaktım, Barış'ın 'kardeşim' diyen sesini duyamayacaktım. Ah, hayır. Sakin ol Ecrin, sakın ağlama!
Arda her zaman olduğu gibi sanki düşüncelerimi okumuşçasına bana göz kırptı ve masadan bardağını alarak arkasına yaslanarak elimi tuttu. "Yarın büyük gün."
Sen epey geriden geliyorsun oğlum biz konuştuk o konuyu." dedi Barış gülümseyerek.
Açelya iç geçirdi. "Keşke Tuna'yı da çağırsaydık, Arda sende Peri'yi alsaydın. Bugün hep birlikte olsaydık ne iyi olurdu." sözleriyle aklıma Tuna'yı bulmak için gittiğimiz striptiz kulübü geldi. O gün sürekli söylediği sözler neydi? 'Ben senin ablan değilim, bana abla deme.'
Açelya'yla göz göze gelince bana göz kırptı. Dayanamayarak yerimden kalktım ve Barış'la arasına girerek ortalarına oturdum. "Yoksa kardeşini mi özledin Sarışın?" dedim şirin şirin.
Kollarını bana sardı. "Sen bir sürtüksün Kraliçe."
Kefen, Arda ve Barış halimize hayretler içinde bakarken bende ona sarıldım. "Beni ayağa kaldırdın Açelya,"
"Sende beni ayağa kaldırdın, ikimizde her şeyi karşılıklı yaptık."
Gülümsedim. Onu bırakacaktım. Gerçekten onu ve ailemi bırakacaktım. Kusursuzlar'ı bırakacaktım.
*
Arda kollarını sıkıca belime doladığı için olabildiğince yavaş hareket ederek komidinin üzerinde duran telefonuma uzandım. Lanet olası İsimsiz'den hala cevap yoktu ve sabah olmuştu!
"Günaydın sevgilim." yanı başımdan gelen uykulu sesle irkilerek telefonu fırlatıverdim.
Arda halime gülümseyince bende dayanamayarak güldüm. "Günaydın!"
İkimiz son derece yavaş hareketlerle hazırlanarak kahvaltıya indiğimizde kahvaltı boyunca şuan içinde bulunduğum mükemmel hayatı düşündüm. Her şey en sonunda olmasını istediğim gibi mükemmeldi ama ben geçmişinden kurtulmayı bir türlü başaramayan aptalın tekiydim ve intikam istiyordum işte. Arda'yı yenmek istiyordum!
*
Sıranın bize gelmesine çok az kalmıştı. Derin bir nefes alarak kalabalığa döndüm. "Pakala millet! Şimdi herkes beni dinlesin!"
Kefen araya girdi. "Bugün burada kutsal bir amaç için bulunuyoruz!"
Gülümseyerek başımı salladım. "Aynen öyle, eğer o gösteriyi 1.likle tamamlayamazsak hemen ardından gideceğimiz mezarlıklarda başınızda üşenmeden okuyacağım dualar sonucu çok kutsal br eylem gerçekleştirmiş olacağım."