Sürpriiiz. Buda Bayram şerefine olsun. Hepinizide çoook özlemişim :* İyi okumalar bu arada sonunda büyük bir bomba sizi bekliyor hazırlıklı olun ;)
Vee tabi ki yorumları eksik etmeyin. Bir önceki bölüm yorum yapan herkese çok teşekürlerr :)
Önümde ki çocuğa bir kere daha vurdum. Bayılması umurumda bile değildi.
"yeter artık!" dedi Kefen elime bir bez tutuştururken.
Ellerimi silerken öfkeyle konuştum "lanet olsun! Biri tekrar bizimle oynuyor ve o Burak değilse kim?"
"sinirini suçsuzlardan çıkartma" dedi Barış onaylamayan şekilde.
Bez parçasını yere atarken çalmaya başlayan telefonumu açtım.
"nerdesin Başaran, ağaç oldum" dedi Ecrin.
Sırıtarak yürümeye başladım "ne o beni bu kadar çok mu özledin?"
"ben değil canım, annen saat başı arayıp ne zaman geleceksiniz diye soruyor"
"anneMİZ demek istedin sanırım"
Ofladı. Arabanın kapısını açarken tekrar konuştum " hazırsındır umarım 5 dakikaya ordayım"
"hazırım."
"tamam" dedim ve telefonu kapattım. Nasıl yapıyor bilmiyorum ama beni rahatlatıyordu.
Ecrin anlatıyor.
"hayır, Arda mavi gömlek olmaz diyorum. Siyah olacak. Siyaah. "
"ya mavinin nesi var" dedi huysuz çocuklar gibi.
"benim elbisem siyah, yani o yüzden. Uyumlu olmalıyız"
Yüzünü buruşturdu "elbisen pembe olsa pembe mi giyecektim yani?"
Elimle çenemi kavrayıp düşünüyormuş gibi yaptım. Pembe gömlek ve Arda, hımm. Ve kahkaham dudaklarımdan çıkıverdi. Oda sırıttı. "hadi değiştir gel, bekliyorum" dedim kendimi koltuğa atarken. Oflayarak gitti.
Aramız iyiydi. Yani çok iyi değil ama iyi. En azından bir haftadır, yani Rüzgar ve Beste gittiğinden beri. Ne bileyim işte sevgililer gibi takılıyorduk ama henüz ikimizden de bir aşk sözcüğü çıkmamıştı ya da ne bileyim öpüşmek falan yoktu. Sadece onun evinde kalıyordum eskisi gibi ve oda grubuyla beraber olan evinde kalıyordu. Sabahları okula beraber gidiyorduk ve kızlarla takılmak yerine artık kusursuzlarla takılıyordum. Grup gerçekten harikaydı. Özellikle Barış'la aramız çok iyiydi. Bana çok sıcak davranıyordu, kardeşim gibi. Açelya'yla ise...Hımm sürekli atışıp duruyorduk. Kefen zaten aynı Kefendi.
Şimdi ise Yeşim Teyze'nin büyük ısrarlarla bizi çağırdığı yemek davetine gidecektik.
Hayatımızda her şey yolundaydı.
Arda kol düğmelerini iliklerken yanıma doğru geldi "nasıl olmuş"
sırıttım "mükemmel"
İkimiz birlikte dışarıya çıktık ve arabasına yöneldik. Arabaya binmemizle telefonlarımız öttü "Eğer bu mesajı okuyorsanız sevgili Beste ve Rüzgar, karalar bağlayabilirsiniz gidişinizin ardından Kral ve Kraliçe tekrar birlikte. Peki, dönüşünüz ne zaman? -İsimsiz"
Telefonumu çantama geri koydum. Arda'ya baktığımda fazla sinirli duruyordu. "ne oldu?" diye sordum kısaca.
Arabayı hızlı bir şekilde kullanırken cevap vermedi.
"Arda?"
Bir anda direksiyona yumruk attı "lanet olsun bu kim?"
Aşırı tepki veriyor.