Chapter 9

992 60 10
                                    

What Now?

   Ne diyeceğimi bilmiyordum, donakalmıştım. Gözlerine baktım. Farkındaydım bir şey söylemem gerekiyordu ama yapamadım ve hiçbir şey demeden ordan çıktım. Bir anda çıktığım için Harry peşimden gelmemişti. Ben de yürümeye devam ettim. Yolda düşünüyordum. Onu tanıyalı çok fazla olmamıştı. Aslında hepsinin iyi biri olduğunu biliyordum. Ama sonuçta ünlülerdi ve gerçek düşüncesinin gönül eğlendirmek olmasından korkuyordum. Çünkü o çok mükemmel birisi ve beni sevmesini algılayamıyordum. Yağmur yağmaya başlamıştı, ben de adımlarımı sıklaştırdım. Sonra da koşarak eve girdim. İçeri girdiğimde annem ve babam evdeydi. Onlara bir şey belli etmemek için gülümsedim.

"Heyy, gelmişsiniz."

Annem de gülümsememe karşılık verdi, sanırım mutluydu.

"Evet canım, sen nerdeydin?"

"Arkadaşıma gitmiştim. Şimdi de odama çıkıyorum, duş alıp yanınıza inerim."

Annem ve babam tamam anlamında başını salladı. Ben de direk merdivenlere yürüdüm. 

Odama girdim, havlumu alıp banyoya gittim, dolması için küvetin musluğunu açtım. O sırada düşünüyordum. Telefonuma bakmak aklıma gelmemişti ama duş almadan bakmayı da düşünmüyordum. Kendimi sıcak suya bırakınca ne kadar yorulduğumu anladım. Su damlalarının her zerresini hissedebiliyordum. Biraz uyukladığımı sanıyorum ama annemin seslenmesiyle kendime geldim. 

"Marissa, bir misafirin var seni aşağıda bekliyor." Evet süper zamanlama.

"Tamam anne şimdi geliyorum."

Of bu şimdi kimdi? Çabucak sudan çıktım ve üstümü giymek için odaya gittim. Saçlarımdan akan sular içimi ürpertiyordu. Hemen bir tişört bir tane kot giydim. Saçlarımı da havluyla biraz kuruladıktan sonra iki yana doğru bıraktım. Merdivenlerin son basamağını indiğimde karşımda kimseyi göremedim. 

"Anne, kim gelmiş ben kimseyi görmüyorum?" diye seslendim. O sırada arkamdan birinin yaklaştığını duydum ve içgüdüyle direk ona döndüm. Bu Harry'di. Şimdi ona ne diyecektim?

"Selam" 

Aferin, söylenebilecek en güzel şeyi söyledin.

Sen biraz susar mısın acaba?

"Selam, biraz konuşabilir miyiz? Dışarda?" Başbaşa mı?

"Tamam üstüme hırka alıp geliyorum."

"Gerek yok benim montumu al."

Üstünden montunu çıkarıp sırtıma doladı. Saçlarımı montun içinden çıkartıp eski yerlerine koydu. Ama bunu çok nazikçe yapıyordu. Montuna sinmiş parfümünün kokusu beni daha da kötü yapıyordu, kontrolümü kaybetmek istemiyordum. Eve doğru seslendim.

"Anne 5-10 dakikaya geliyorum beeeen"

Cevabı beklemeden anahtarı aldım kapıyı kapayıp çıktık.

Biraz yürüdük, yağmurun sesinden başka tek gürültü yoktu. Sonunda sessizliği Harry bozdu.

"Seni aradım."

"Ah, özür dilerim telefonuma bakmamıştım."

"Tamam sorun değil. Ama beni orda, hiçbir şey demeden bırakınca kalbim çok kırıldı."

Haklı.

İlk defa iç sesime katılıyorum. İkinci de olmuş olabilir. Neyse boşverin.

"Sana nasıl açıklayacağımı bilmiyorum gerçekten.. Sadece senin beni sevme ihtimalin çok düşük geliyor."

"Neden peki?"

"Çünkü sen ünlüsün, benim gibi birini sevmen ya da bu tarz şeyleri aklım almıyor."

"Evet ünlüyüm. Ama bu insan olduğumu değiştirmez ve sana aşık olduğumu da."

Arkadaşlar yine başlıyoruz.. Ne diyeceğim şimdi ben?

"Gerçekten ne söyleyeceğimi bilmiyorum... Ama ben de.. ımm sanırım.. yani..."

Kahkaha attı. 

"Tamam tamam anladım ben." 

Yolda yürürken titrediğimi fark ettim. Harry'ye belli etmemeye çalıştım ama o da görmüştü. Bana daha da yaklaştı ve bir kolunu sağ tarafıma attı, beni kendine bastırdı. Sağ eliyle koluma aşağı yukarı harmonik hareketler yapıyordu ve bu ısınmamı sağlamıştı. Kendimi ona ilk defa bu kadar yakın hissetmiştim. Biraz çekinsem de sonra başımı Harry'nin omzuna yasladım ve öyle yağmurun altında eve dönüyorduk. Kapının önüne geldiğimizde kolunu çekip yüzüme baktı. Gülümsedim ve başımı öne doğru eğdim. Yine her zamanki gibi eliyle çenemi yukarı kaldırdı. 

"Hadi artık içeri gir, üşüme parti kızı."

"Tamam Mr. çok duyarlı, giriyorum şimdi, ah bu arada montunu al."

Üstümden yavaşça çıkardım ve ona uzattım. Üzerine geçirdi hemen. Ellerini montun cebine koydu ve yine bana baktı. Bir şey bekliyor gibiydi ben de tek kaşımı kaldırıp 'Noldu?' anlamında sordum. Başını salladı, arkasını döndü gidiyordu. Sanırım beklediği şeyi yapmadığım için kırılmıştı ve ben de dayanamadım. Elimi uzatıp dirseğinden tuttum, kendime çevirdim. 

Bana gülümseyen gözlerle baktı. Ben de uzandım, sımsıkı sarıldım. Sonra ayrılacakken yanağından öptüm. 

"Sana mesaj atarım akşam. En kısa zamanda görüşürüz."

Ben eve doğru yürüdüm ama o dışarda bekliyordu. Eve girdim ve camdan el salladım. O da montunun şapkasını başına geçirdi el sallayıp yürümeye başladı. 

Peki ama şimdi ne olacaktı...?

KIZLARRRR ÖZÜR DİLERİM GEÇ YAYINLADIM AMA ÇOK YOĞUNUM CİDDEN :( 

ZATEN OKUYAN VE YENİ BÖLÜM BEKLEYEN DE FAZLA YOK AMA SABIRLA BEKLEYENLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM. Bİ SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ <3

Trust MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin