Chapter 31

127 12 0
                                    

Show!

"Eğlenceyi kaçıramazdım." Gülümsemesinin ardından omzuna bir tane geçirip masaya Ryan'ın yanına döndüm. Harry de geldi ve tokalaşma olayını bitirmiş bulunmaktaydık. Masada Harry ve Zayn yan yana ben ve Ryan da karşılarında yan yana oturuyorduk.

Rol başlasın!

Masada herkes boş boş birbirine bakıyordu. Tabii Harry benden çok Ryan'ın yüzünü incelemekle meşguldü, umarım bir aksilik yaşamadan bu iş hallolur diye dualar ederken garson kız yine masamıza geldi.

"Ne alırdınız?" Kız gözlerini üç yakışıklı çocuk üzerinde gezdirdikten sonra bana düşmanımmış gibi baktı. O esnada Harry mönüye bile bakmadan cevapladı.
"Bizim her zaman içtiklerimizden getir bir tane, tercihi sana bırakıyorum bebeğim."
Elimi oturduğum koltuğa sertçe bastırdım. Hala neden kıskandığımı anlamıyordum. Usulca Ryan'a yanaştım ki o da anlamış olacak, elini elimin üzerine koyup sakinleştirmeye çalıştı.
"Biz de az öncekilerden istiyoruz. Öyle değil mi sevgilim?" Ryan konuşunca gözlerim iri iri açıldı ama çaktırmamaya çalıştım.
"Olur canım." Kız deftere bir şeyler not etti. Gözlerini Harry'e dikerek uzaklaştı.

Daha sonra gelip bu kızı benzeteceğime emin olabilirsiniz.

Sessizce kahvelerimizi beklerken sessizliği Harry'nin ukala tavırları bozdu.
"Adın neydi dostum?" Ryan'a baktım.
"Ryan. Sen de şu meşhur, kızların bir numaralı sevgilisi Styles." Harry kahkaha attı. Gerginlikten mi yoksa cidden komik bulduğundan mı emin olamadım.
"Ah evet öyle diyorlar. Yakışıklı olmak başa bela."
Harry? Bu sen misin? Bu kadar ukala olması beni bile şaşırtmıştı.
"Öyle diyorsan." Ryan Harry'i susturmuştu.

Masada Zayn'in hiç konuşmadığını fark edince sataşmaya karar verdim.
"Ne o Bay Ukala, uyumaya mı geldin?"
Başını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi.
"Sessizce olanları dinleyip en son yorumumu yapmayı tercih ediyorum güzelim." Ryan kıskanıyormuş gibi yapsa da fazla ileri gitmedi.
O esnada garson kız elinde tepsiyle geri geldi. Herkesin kahvesini verdikten sonra Harry'e bir kağıtla birlikte bardağı sundu. Daha sonra göz süzerek masadan ayrıldı.
"Ahhh, yine numara yollamışlar." Harry pişkince sırıtarak yüzüme bakmaya başladı. Sinirim bozulsa da çaktırmadım.
"Neyse, nasıl tanıştınız anlatın bakalım. Bu kadar ateşli bir boyuta geldiğine göre çok aşık olmuş olmalısınız. Değil mi Marissa?"
Konuştuğu açık ve rahat cümleler benim ondan bir nebze de olsa uzaklaşmamı sağlamıştı. Zayn Harry'i dürttükten sonra Harry ağzını oynatarak "Ne var?" dedi ve arsızca kollarını birleştirip yanıt bekledi. Ne diyeceğimi bilmiyordum, bunu Ryan da fark etmiş olacak ki söze o atladı.
"Aslında onu birkaç kere barda görmüştüm fakat konuşmaya gitmek için kendimde o cesareti bulamadım. Çünkü benim için çok mükemmel olduğunu düşünüyordum." Harry masada duran elini yumruk yaptığında ne olduğunu anlayamadım. "Daha sonra bir kitapçıda gördüm onu. Boynunda kırmızı fuları kırmızı ruju, Ah Tanrım çok mükemmeldi. Sessizce yanına yaklaşıp tanışmak istediğimi söyledim, hepsi bu. Hala hayal gibi geliyor."
Zayn etkilenmişcesine izliyordu olanları. Harry'nin çenesi kasılmıştı ve yorum yapacak gibi durmuyordu. Aksine, Ryan'ın ağzını burnunu kıracakmış gibiydi. Yaptığı bunca şeyden sonra, beni kıskanıyor olması imkansız geliyordu. Kıskanmak değil de, artık onu tercih etmiyor oluşum, Harry'i çileden çıkarıyordu bana kalırsa. Çünkü onun oyuncağından başka bir şey değildim. Bu düşüncelerimden sonra gözlerime dolan yaşları geri yollamaya çalıştım.
Zor da olsa gülümsemeye çalışarak yaşla dolu gözlerimi kırpıştırdım ve Ryan' baktım. Yalandan bir hikakeyi bu denli gerçekçi anlatması beni mutlu etmişti. Başımı omzuna dayayıp gülümsedim o da elini omzuma koyarak beni kendine yaklaştırdı.
"Ah ne romantik!" Harry gözlerini devirerek konuştu. Sevdiğim adama yalanlar söylemek çok zor olsa da mecburdum. Onun hayatını mahvedemezdim.
"Biz artık kalkalım, Harry de zaten fazla kalamayacağını söylemişti, meşgulmüş. Bay Ukala sonra mesajını bekliyorum." Ayaklandım, kalktığımı gören Ryan kalkıp elimi tuttu. Bizim kalkmamızla Zayn de kalktı fakat Harry hiç istifini bozmamıştı. Çok şirin bir insan olduğunu bilmesem şuan fazlasıyla gıcık olduğunu düşünürdüm.
Usulca gidip Zayn'e sarıldım. O da hemen belimi kavradı. Kulağıma fısıldadı.
"Yarın 6'da hazır ol, VMA'ya seni de götüreceğim." Cevap vermeye fırsat kalmadan sarılmamız sonra erdi, ne olduğunu anlamasam da şimdi Harry'e sarılıyordum. Saçlarının, teninin ve nefesinin kokusu hemen burnuma doldu. Elini sıkıca belime bastırmasıyla kendimi ona daha yapışık bir halde buldum. Bu durumdan hiç şikayetçi değildim.

Tanrım. Çok özlemişim.

Durumu çaktırmamak için uzaklaşmaya kalktım fakat kulağıma fısıldadı.
"DNA testinde ısrarcıyım, doğuma kadar bekleyeceğim."

Neden inanmıyor bu çocuk?!

Başımı hafifçe salladım, nasıl olsa böyle bir şey olmayacaktı. Eninde sonunda kendime inandıracaktım.

Hızla geri çekilip Ryan'ın yanına döndüm. Onlar da tokalaştıktan sonra Ryan elimi tuttu. Harry bir elimize bir yüzüme bakınca güçlükle yutkundum.
Hızlı adımlarla kafeden çıktık, hemen köşedeki ıssız sokağa saptık, saat 4'e geliyordu ve hava esiyordu. Kendimi duvara dayadım ve kesik kesik nefes almaya çalıştım. Gözlerimden yaşlar süzüldüğünü, rüzgarın yüzümü sertçe okşaması sonucu anladım. Başımı önüme eğdim, yere çöktüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Ryan sanki nefes bile almıyordu.
Yaşadığım şeyler sıradandı belki ama ben kaldıramıyordum. Onun bana yaptıklarından sonra hala onu bu denli sevmem de cabasıydı. Güzel gözleri, ışık saçan yeşilleri beş dakika olsun aklımdan çıkmıyordu.
Neden insan hep onu sevmeyene aşık olur? Mutsuz olacağını bile bile peşinden gider? Herkes hayata bir şeyler öğrenmek için geliyor fakat bundan daha büyük acı, daha büyük tecrübe var mıdır?

Saçmalama Marissa, tabii ki var.
Ahhh evet. Saçmaladığımın farkındaydım fakat şu esnada aklım başka türlü çalışmıyordu.

"Marissa?"

Ryan'ın sesiyle kendime geldim ve başımı ona doğru çevirdim. Eminim on dakika önce makyajlı olan yüzüm şuan berbat bir haldeydi.

"Üzülme. O seni hak etmiyor. Elbette seni seven birisini bulacaksın. "
Başımı salladım ve çöktüğüm yerden kalktım. Ryan'ın arabasına doğru yürümeye başladık.
İçeri girdiğimde ön koltuğun üstündeki bölmeyi indirip dağılmış makyajıma baktım. Çantamdan bir ıslak mendil alarak hepsini tamamen temizledim. Sesimi çıkarmadan eve gitmeyi bekledim. Yol boyunca Ryan'a nasıl teşekkür edeceğimi düşünüyordum. Nihayet evin önünde durduk. Koltukta uygun pozisyonu aldım ve kendimi konuşmaya zorladım.
"Ryan, biliyorum senden istediğim şeyler çok fazlaydı ama beni kırmadın ve bugün kıçımızı çok iyi kurtardın. Her şey için çok teşekkür ederim sana. Sen olmasan Harry'e rezil olmuştum."
Gülümsemesi yüzüne yayıldı.
"Hiç sorun değil, evine gir, duşunu al, dinlen. Ayrıca, AĞLAMA. Güçlü birisin ve hep öyle kal. Ne zaman ihtiyacın olursa burdayım."
Ona sıkıca sarıldım ve arabadan indim. Zili çalıp eve girene kadar bekledi. Kapı açıldığında kocaman gülümseyip ona el salladım, içeri girip kapıyı kapattım.

Harry'nin Ağzından

Zayn'e işim olduğunu söyleyip yanından ayrılmıştım. Marissa eve gitmeden ona yetişmem gerekiyordu. Evlerinin kapısının yaklaşık yirmi metre gerisine park etmiş, dikkatlice çevreyi izliyordum. İleriden gelen araba farını fark edince arabamda yavaşça küçüldüm. Bunlar Marissa ve o Ryan bozuntusuydu. Arabanın içine dikkatle bakmaya çalıştım. Marissa bir şeyler konuşuyordu, Ryan ise öylece duruyordu. Bir anda Mary ona sarıldı. Gözümden bir damla yaşın aktığını hissettim. Sinirle elimin tersini kullanarak yanağımı kuruladım. Marissa evinin önüne gitmişti, mutlu bir şekilde Ryan'a el salladı. Ryan da o içeri girince uzaklaştı.
Ben de ıssız sokakta sessizliğimle ve kalp kırıklığımla başbaşa kaldım...

Evett hala bekleyen var mı bilmiyorum ama yeni bölüm geldi. Çook uzun zamandır yoktum sebebi ise seneye mezun olacak olmam. Çok yoğunum dersten başka hiçbir şeyle uğraşamıyorum. Orada hala bekleyen birileri varsa bu bölümü size ithaf ediyorum. İyi okumalar :)

Trust MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin