Chapter 21

613 38 14
                                    

Missing Someone Is Terrible

"Benim hatam.. Seni özleyeceğim." Omzum ıslandığında ne olduğunu anlamadan ortadan kayboldu.

Ağlamıştı...

 ***

"Neden hep gürültülü ortamlarda takılıyorsun?" diye sorunca bir an tereddüt ettim, derin bir nefes alıp cevapladım.

"Belki de sadece kalbimin gürültüsünü duymak istemiyorumdur." Şaşkın gözlerini üzerimde gezdirdi.

Evet, Amerika'ya geleli 1 ay olmuştu. Taşındığımızdan beri neredeyse her gece bu bara gidiyordum. Bu da demek oluyordu ki barmen artık en yakın arkadaşım gibi bir şey olmuştu. Tabii ki ona hiçbir şey anlatmamıştım fakat yine de benim dertli olduğumu bildiği için oldukça kibar davranmaya çalışırdı.

"Hey Ryan!" Havluyla kurulamakta olduğu kadehten gözlerini kaldırıp benimkilerle buluşturdu.

"Sen neden hep burdasın? Yani neden başka iş değil de bu iş?" Çarpık şekilde gülümseyip tezgahın üzerinden kulağıma uzandı.

"Kafamı dağıtmama yardımcı oluyor." Göz kırptı, yarım bıraktığı işine devam etti. Ben de konuyu uzatmaktan vazgeçip dikkatimi içkime verdim.

Uzun zaman boyunca akşamları içki içtiğim için artık bana zarar vermez olmuştu. İlk başlarda midem bulanıyordu evet, ama şimdi gayet iyi gidiyordum. Tıpkı Niall'ın söylediği gibi. 'Parti Kızı' olmuştum. 

Bu arada onlarla konuşmayalı uzun zaman olmuştu.  Turneye çıkmışlardı fakat aralarından beni sürekli arayan tahmin ettiğiniz üzere Zayn'di. Onu aşırı derecede özlemiştim. Özlediğim başka birileri de vardı tabii..

Elimdeki içkinin son damlalarını bir dikişte içtikten sonra bardağı sertçe tezgaya indirdim. Ryan dönüp bakma gereksinimi duymadı, artık bana alışmıştı.

"Ryan, şu içkilerin parasını al, defolup gitmek istiyorum." Çantamdan çıkardığım parayı gözünün önünde salladım.

"Senin için taksi falan çağırmamı ister misin Marissa?" Tezgahın arka tarafından çıkıp yanıma ulaştı.

"Hayır gerek yok, kendim giderim. Hem sarhoş bile olmadım zaten." Gülümseyip omzuna dokundum.

Sendeleyerek kalabalığı yardım, ışıkların ve müziğin beni etkilememesinden faydalanarak kolayca arabama bindim.

Londra'dan döndükten sonra çok üzgün olduğum için babam beni bir arabayla mutlu edeceğini sanmıştı. O, cidden sevindiğimi falan sanıyordu, hiç belli etmedim fakat benim için mutluluk ev, araba, villa ya da Miami'deki bir tatil değildi. Ben sadece her zaman bakmaya doyamadığım yeşil gözleri istiyordum. 

İçkinin beni sarhoş etmemesi işime geliyordu. Yoksa her gece taksicilerle uğraşmak pek hoş olmazdı. Hem de Los Angeles'in ara sokaklarındaki taksiciler.. Tanrım düşünmek bile istemiyorum.

Arabamın anahtarlarını çıkardıktan sonra indim ve kırmızı New Beetle'ımın kapısını kapattım. Zorlanmadan çantamdaki anahtarı bulup evin kapısını açtım.

"Ah, Marissa! Tatlım nerelerdeydin!" Başlıyoruz. Annem şimdi başımın etini yiyecek.

"Ryan'la biraz lafladık anne, her gece yaptığım şeyler. Neden merak ettin ki?" Oturduğu kanepeden kalkarak yanıma geldi.

"Ryan kim Marissa? Tanrı aşkına sana neler oluyor böyle?" Sessizce montumu ve çantamı askıya asıp merdivenlere yürüdüm.

"Anne, biraz kafamı toplamama izin ver, lütfen, zaten yorgunum." Trabzanları tutarak ilerlemeye başladım.

Trust MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin