Chapter 20

663 42 12
                                    

Relocate

"Bunu da alıyor muyuz?!!!" 

Anneme seslendiğimde elimdeki ayıcıkla  içeri doğru yürümeye başladım.

"Ah tatlım, onu baban sana almıştı. Kesinlikle alıyoruz."

Dudaklarımı şişirerek başımla onayladım, milyonlarca valiz arasından boş olanı gördüğümde direk yanına gittim ve ayıcığı içerisine yerleştirdim.

Evet, doğru anladınız. Taşınıyoruz. 

Tabii şimdi siz soruyorsunuzdur O ne alemde diye.

Nasıl olsun, arayıp sorduğu yok, ki bu kadar aşağılayıcı bir durumdan sonra aramamasını tercih ederim. Fakat olanlardan sonra beni sevmediğini itiraf etmesinin içimi hala acıttığını söylemeden edemeyeceğim. 

Yaklaşık 1 haftadır toparlanmaya çalışıyoruz. Eşyalarımızın yarısı Los Angeles'taki evimize gitti bile. Toparlanma sürecinde Winona sürekli yanımda oluyor. Liam ve Niall sık sık arıyor, Zayn ise beş dakika bile beni boş bırakmıyor. Perrie neler yapıyor, hiç ilgilenmiyor sanırım. Benim yüzümden araları bozulabilir.

Bu akşam saat 7'de Amerika'ya uçuyoruz. Bir yanım burda kalmak için ölürken diğer yanım ise Zayn'in dediklerini uygulamam gerektiğini söylüyor. Saatimi kontrol ettikten sonra son 2 saatim kaldığını fark edince gözlerimi kısarak etrafı turladım. Sanırım her şeyi almıştım. Geri geri gidip etrafı süzerken sırtımı dolaba çarptım. Arkamı dönerek kapakları açtım. Dolap tamamiyle bomboştu.

Bir şey dışında...

One Direction posteri.

Bu resmi dolaptan hiç çıkaramamıştım çünkü onun anısı vardı. Tamam şuan bir önemi olmayabilir ama ben yaşadıklarımdan sonra onu ordan çıkaracak değilim. En azından Zayn için orda tutuyorum. 

Kimi kandırıyorsun?

Kendimi. Evet kendimi kandırıyordum. Zayn için de resmi orda tutuyor olabilirim ama bunun asıl sorumlusu Harry.

Onun adını söylemeyeli ne kadar uzun zaman oldu böyle?

Kalbimin ağrısını görmezden gelerek odamdan dışarı çıktım. Telefonumun cebimde titremesiyle merdivenlere yöneldim.

"Efendim Zayn?"

"Mary, bugün bize gelmelisin!" Gözlerim irice açıldı.

"Size mi? Yani cidden size mi gelmemi istiyorsun?" Harry'i düşündükçe o evi görmek dahi istemiyordum.

"Evet güzelim cidden bize gelmeni istiyorum. İtiraz kabul etmiyorum, 10 dakikaya seni alırım."

"Ama Zayn-"

Ah mükemmel.

Telefonu yüzüme kapamıştı. Şapşal. 

Gülümsememi engelleyemedim fakat aklıma Harry geldiğinde buz kesildim.

Ya o da evdeyse? Şimdi ne olacak?

*****

Aynada kendime baktıktan sonra çalan zil üzerine direk kapıya yöneldim.

Zayn yine mükemmel şıklığıyla karşımda duruyordu.

 "Selam güzelim. Hadi gidiyoruz." Bir elini kapının eşiğine yaslamış diğer eliyle saçlarını düzeltiyordu.

"Tamamdır geldim. Ama şey Zayn.. O gelecek mi?" Kapının ağzından ayrılıp mükemmel Range  Rover'ına yaklaşmıştık.

"Merak etme Marissa, bugün eve gelmeyecek. Stüdyoya gitmesi gerekiyor." Derin bir "oh" çektikten sonra kendimi rahatça arabaya bıraktım.

Trust MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin