Chapter 22

576 35 14
                                    

Being Pal

"Evet Bayan Ross, endişelenecek bir durum yok." Annem sinirle elini saçlarından geçirdi.

"Nasıl endişelenecek bir durum yok doktor hanım! Kızım durduk yere neden içinde ne varsa çıkarsın ki?" Kadın yüzündeki şirin gülümsemesini koruyarak cevapladı.

"Korkacak bir durum yok, tebrikler kızınız hamile!" 

NE?

Duyduklarım karşısında bir adım geriledim. Başımın döndüğünü hissettiğim an dosyaların bulunduğu dolaba elimi dayadım. Gözlerim kararıyordu. Doktor ayağa kalkıp yanıma ulaştı.

"Bayan Ross iyi misiniz?" Olumsuz anlamda başımı salladım. Annem ve Samantha -doktor-  koluma girerek koltuklara oturmamı sağladılar. Başımı ellerimin arasına sıkıştırıp gözlerimi yumdum. Oturmama fırsat vermeden birisi güçlü ellerini kolumda birleştirmişti.

"Doktor hanım biz gitsek iyi olacak."   Annem tabii ki.

Yavaşça elini belime yerleştirdi kolumu da kendi omzuna attı ve beni adeta odadan dışarıya doğru sürükledi. Hafif inlemelerini duyduğumda onu çok yorduğumu anladığım için ayaklarıma çalışması için emirler yağdırıyordum. Nihayet içlerinden birisi işe yaramış olacak ki adım atmaya başladım. 

Hastaneden çıkmamızla soğuk havanın bedenime çarpması bir olmuştu. Annemin kolundan tamamen çıktıktan sonra arabanın arka koltuğuna yayıldım. Annem de sürücü koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı. Tam sessiz sakin yatıyorken annemin endişeli ve gizlemiş olmaya çalışmasına rağmen çıkan sinirli  sesini duydum.

"Marissa? Bir açıklama yapacak mısın?"

Başımı dayadığım koltuktan kaldırıp zaten dikiz aynasından bana bakan gözlerine odaklandım. Ağzımı zorlukla da olsa araladım fakat bir şey söyleyemeden geri kapattım.

"Bana neden söylemedin? Daha sabah konuştuk sesinle, her şeyi anlattın ama en önemli kısmı neden anlatmadın bana?" Haklıydı. Kesinlikle haklıydı. Ona sınava yetişmek için Harry'de kaldığımı söylemiştim..

"B-ben ö-özür di-le-rim." Sağ gözümden bir damla yaş, kucağımda bulunan elimin üzerine damladığında sessizce içimi çektim.

Annem arabayı durdurmuştu. Etrafa baktığımda buranın evimiz olmadığını anladım. Sahildeydik. Arabanın kapısı açıldığında kendimi dışarı atıp annemin boynuna sarıldım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Bu esnada da anneme derdimi anlatmaya çalışıyordum.

"Çok özür dilerim. Gü-veninizi sarstım biliyorum. Babam gelmeden bu ço-çocuğun gitmesi gerekiyor. He-men yarına randevu alacağım söz veriyorum."

Annem sarsılan bedenimi hafifçe kendinden uzaklaştırarak gözlerini gözlerime dikti.

"Hayır bunu yapmayacaksın." Islanan yanaklarımı ellerimle silerken gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açılmıştı.

"Na-sıl yani?" Elimi tutup beni denizin karşısındaki banklardan birine götürdü. Banka oturduğumuzda konuşmaya başladı.

" Maxfield *Marissa'nın abisi* için doktora ilk gittiğimde yalnızdım. Annemlere söyleyememiştim ve Mark ile evli değildik. Babamın beni öldüreceğini düşündüm. Çünkü ona göre bu tarz şeyler kesinlikle yasadışı ve ahlaksızca şeylerdi. Fakat Mark ile konuştuktan sonra onu dünyaya getirmeye karar verdik. Ne olursa olsun bu çocuğu doğuracaktım ve öyle de yaptım. Daha sonra deden bu konuda bana karşı çıkmadı ve abini doğurmuş oldum." Gözlerinden akan yaşları silerken gülümsüyordu.

Trust MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin