Chapter 29

242 15 5
                                    

Selam arkadaşlar geri geldiiiiim :) Biliyorum geri gelmem çok uzun sürdü ama bu süre içinde hep okulumla ilgilendim geri geldiğimde gördüklerim beni üzse de az bir okuyucuya bile hikaye yazabileceğimi düşündüm. Okuyucular için yazmadığımı fark ettim, mutlu olmak için yazıyorum, yazmadığım süre boyunca da çok fazla boşlukta hissettim zaten.  O yüzden geri geldim, yeni bölümü umarım beğenirsiniz, tabii hala bekleyen varsa :D

Not: Ryan'ı hatırlamayanların 21. bölümün başına bakmaları gerektiğini düşünüyorum :)

Ryan

"H-harry? Sen neden geldin?" Beni duvarla kendi arasına sıkıştırıp kulağıma doğru eğildi.

Tanrı aşkına, ne yapıyordu bu? 

Üzerimden itmeye çalıştım fakat dedikleriyle donup kaldım.

"DNA testi istiyorum."

Nefesim kesilmişti. Daha az önce konuşmuştuk, çocuğun ondan olmadığını belirtmiştim. Neden böyle davranıyordu ki?

Sesimi toparlamaya çalışarak konuştum. 

"DNA testi mi? Nerden çıktı o? Sana yeterli açıklamayı yaptığımı düşünüyorum." Üzerimden çekildikten sonra  gözlerime bakmaya devam etti.

"Yaptın ama bir de doktorlar yapsın diyorum." Bu inadı beni çileden çıkaracaktı. Eğer testi yaptırırsam her şey anlaşılırdı. Beni sevmiyordu, çocuğu da isteyeceğini sanmıyordum, bizim yüzümüzden hayatının mahvolmasına da izin vermeyecek kadar çok seviyordum onu.

"Gerek yok, yarın gelip bebeğin babasıyla tanışabilirsin." 

Ha? Bir deli cesaretiyle bunu söylemiştim ama bebeğin babası falan yoktu ben ne yapacaktım şimdi?

Seslice yutkundu. Gözlerini kırpıştırarak bakışlarını banyoda gezdirdi, sonra aramızdaki bağı iyice keserek fısıldadı.

"Pekala, göreceğiz." 

İkimiz de banyodan çıktıktan sonra salona ilerledik, bu bulantının üzerine bir şey yiyebileceğimi sanmıyordum. Eğer Zayn de yemeğini bitirdiyse biraz konuşabiliriz diye düşündüm.

İçeri girdiğimde Zayn kanepede telefonuyla oynuyordu, annem endişeli gözlerle bana bakıyordu, Liam ve Louis herhangi bir konu hakkında konuşuyordu, duyamasam da futbol olduğunu tahmin ettim. Niall ise hala yemekle meşguldü. Annemin endişesini giderici samimi bir gülümseme gönderdim ve Zayn'in yanına kanepeye oturdum. Bana bakmadı bile. Omzuna hafifçe dokundum başını kaldırıp baktı ama bir şey söylemeden tekrar başını telefonuna çevirdi. Elinden tuttuğumda bakışlarını ellerimize kilitledi. Kulağına eğilip sessizce "Biraz konuşabilir miyiz?" dedim. Başını olumlu anlamda sallayıp ayağa kalktı, ben de elini tuttuğum için otomatikman ayağa kalkmıştım. Harry ikimizin eline baktıktan sonra annemin yanına yürüdü fakat sonra neden bilinmez (!) vazgeçip kanepeye kıvrıldı.

Bahçeye yürüdüğümüzde ellerimiz hala birbirine kenetliydi, ona karşı kardeşlikten başka bir şey beslemediğim için elele tutuşmamız beni rahatsız etmiyordu, aksine güçlü hissettiriyordu.

Karşısına geçip sol elimle de sağ elini tuttum, iki elim, iki elini tutuyordu, bunu bilerek yapmıştım, mecburen benden başka  bir yere bakamayacaktı ve bana ne derdi olduğunu anlatacaktı.

"Zayn, neden böyle davranıyorsun?" Bakışlarını ayaklarına kilitlediğinde tek elimi elinden çekerek başını kaldırdım ve bana bakmasını sağladım.

"Nasıl davranıyorum?" Zorla konuşuyordu sanki. Başımı omzuna yasladım.

"Soğuksun bana karşı, normalde en samimi olan senken..." Elini elimden çekip omzundaki başımı okşamaya başladı. Sanırım yumuşuyordu, biraz daha çabalarsam bana ne derdi olduğunu anlatacaktı.

"Soğuk değilim kedicik, biliyorsun.. ben.." Başımı omzundan kaldırıp gözlerine baktım.

"Yoksa Uncle Zayn olmak için erken olduğunu ve yaşlandığını mı düşünüyorsun?" gülümsemem yüzüme yayılmıştı. O da bunun komik olduğunu düşünüp kahkaha attı. 

"Hayır sadece..." sessiz kalması beni üzüyordu, her şeyi konuşarak hallederdik biz.

"Sadece?"

Yutkunduğunu hissettim. Kaşlarını çatarak bir süre yere baktı, sanırım söyleyeceği şeyleri toparlamaya çalışıyordu. Kendimi ne diyeceğine odaklamaya çalıştım ve Harry yüzünden başıma açtığım belayı unutmayı denedim.

"Bak.. biliyorum çocukluk ediyorum ama, biz seninle çok samimiyiz. Yani hala öyle miyiz bilmiyorum." Bu söylediği üzerine kaşlarımı çattım. Dudağını ısırarak devam etti.

"Pekala öyleyiz, ama sen benden hayatının en önemli şeyini saklıyorsun. Ve LA'e gelmeden önce seninle telefonda konuştuk, bana hiçbir şey söylemedin. Bebeğin babasının kim olduğunu bile bilmiyorum."  

Bebeğin babasının en yakın arkadaşlarından birisin. demek istedim ama bunu yapamadım.

"Bunu Harry'e de söyledim, yarın bebeğin babasıyla tanışırsınız Zayn, sen de gelirsen görebilirsin onu." gözlerini irileştirerek bana baktı.

"Nasıl yani? Ben düşünmüştüm ki.. Sen ve Harry.." bakışlarımı kaçırdım.

"Hayır, o değil." Bakışları, benim bakışlarımı yakalamak için uğraşıyordu.

"Pekala... O zaman.. yarın tanışacağız, seni üzdüğünü görürsem ağzını burnunu kırarım, şimdiden bilmiş ol." Bu söylediğine kahkaha atıp içeri girmek için hazırlandım. Çocuklar ayaklanmıştı, Louis yanıma gelip konuştu.

"Bizim şimdi perşembe günki performans için hazırlanmamız gerekiyor. Ama en kısa zamanda görüşmeye geleceğiz tamam mı?" Başımı sallayıp başımı omzuna gömdüm o da bana sıkıca sarıldı.

"Her şey yoluna girecek." Kulağıma bunu hangi ara fısıldadığını anlayamasam da bana destek olması hoşuma gitmişti. 

Sırayla Liam ve Niall'a da sarılmıştım, Zayn zaten yanımdaydı ona da sarıldıktan sonra Harry karşıma geçti ve gözlerini çekinmeden gözlerimde birleştirdi. Sarılmaya yeltendiği sırada elimi uzatarak sıkmasını sağladım, aradaki mesafeyi korumuştum. Bir kere sarılırsam bir daha kendime gelemiyordum. Daha sonra yine de yakınıma gelerek kulağıma fısıldadı:

"Yarın için sabırsızlanıyorum." 

Bir şey söyleyemeden suratına o uyuz olduğum gülüşünü yerleştirerek kapıdan çıktı.

Kapıyı kapadıktan sonra annemle uzun uzun konuştuk, ne yapacağımı, bu işten nasıl sıyrılacağımı sordum. Onun da pek bir fikri olmamakla birlikte başımıza böyle bir bela açıp da Harry'e gerçekleri söylemediğim için kızgındı.

Sessizce odama çıkıp yatağıma uzandım. O zaman, telefonumla saatlerdir ilgilenmediğimi fark ettim. Kim bilir kaç mesaj, arama ve mention gelmiştir diye düşündüm.

Twitter'da biraz dolaştım, kendimle ilgili haberler beni şaşırtmıştı. Çoğu insan beni haklı görmüştü ve bana üzülüyorlardı, bazıları da iyi ki bayıldığımı falan söylüyordu, daha fazla moralimi bozmadan siteden çıkıp telefon rehberimi dolaşmaya başladım. O esnada telefonuma bir mesaj geldi.

Uzun zamandır ortalarda görünmüyorsun, kiliseden çıkmaz mı oldun yoksa?

-Ryan

Söylediği şeye gülümseyerek cevaplamaya başladım.

Başım fena halde dertte, aslında ben de senden yardım isteyecektim.

-M. 

Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Ellerim beni yönetiyordu adeta, bugün kendime hakim olamıyordum, önce Harry şimdi de Ryan.. Düşüncelere dalmışken telefonun sesiyle kendime geldim.

Elimden gelecek bir şeyse tabii ki, dinliyorum, dökül bakalım.

-Ryan.

Trust MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin