Chapter 14

785 41 35
                                    

The Wedding Day

   Sabah evde hafif bir koşuşturma vardı. Ben her zamanki gibi  zorlansam da erken kalkabilmiştim. Annemin yanına gittim. 

"Nasılsın heyecan var mı?" Göz kırptım. 

"Marissa!"  Sinirli gözlerini üzerimde gezdiren anneme küçük bir gülücük yolladım.

"Ahh tamam tamam özür dilerim. Nasılsın?"

"İyiyim gördüğün gibi hazırlanıyorum. Senin arkadaşlarından kimler geliyor? Umarım çok kişi çağırmamışsındır." Ah ben bunu anneme söylemeyi unutmuştum!

"Imm şey sadece 7 kişi." İrice açılmış gözleriyle yüzüme baktı.

"Ben sana en fazla 2-3 demedim mi?"

"Biliyorum anne ama Harry'nin arkadaşları da geliyor. Onların dışında Win ve Matt."

"Simon ve Martha neden yok?"

"Sanırım işleri var bu yüzden gelemeyecekler."

"Üzüldüm. Neyse hadi yemek ye ve giyin." Yemek lafını duyduktan sonra gözlerimin 100 wattlık ampül gibi parladığına eminim. Ama cevabım gayet sakindi.

"Tamam." Koşarak aşağı indim. Mutfakta ne bulduysam ağzıma attım. Meyve suyunu da kafama diktim ve koşarak odama gittim, yatağımın üzerinde olan telefonumdan saate baktım.

09:52.

Ahhh nikah 4:00 de değil miydi? Hemen giyind, saçlarıma maşa yaptım. Gerçekten hoş olmuştu. Normalde kendimi hiç beğenm ama bu sefer güzel olmuştum. Saat 1:00 olmuştu. Kapı çaldı, annem aşağıda olduğu için kapıya o baktı, bir erkek sesi duymuştum ama bayağı olgun bir sesti bu. Babam olduğunu anladığım için aşağı inmedim çünkü aynada kendime bakıyordum. Bu sefer annem seslendi

"Marissa benim işim var kapıya bakar mısın??" Bıkkın bir şekilde kapıya yöneldim.

"Tamam anne bakıyoruuum." Kapıyı açtım.

Bu Harry'di.

İnanılmaz derecede yakışıklı görünüyordu. Onu takım elbiseyle daha önce hiç görmemiştim ve bu hali nefesimin kesmesi için yeterliydi.

"Hoşgeldin Harry. İçeri gelsene."

Elinde bir demet gül vardı. (MULTİMEDYADAKİLER)

"Çok güzel olmuşsun. Nefesimi kesiyorsun."

Bunu pat diye söylemesini hiç beklemiyordum. Kızarmaya yer arayan yüzüm hemen kızarıverdi. 

"Imm şey, çok teşekkür ederim. Sen de mükemmelsin."

Çiçekleri almak için uzandım ama geri çekti. Anlam veremedim. 

"Shhh, küçük bayan o çiçekler size değil." Tek kaşımı kaldırdım. 

"Kime o zaman beyefendi?"

"Sizi tanımamı sağlayan güzel bayana."

Annem kapıda görünmüştü. Harry de ona doğru yaklaştı, elini öptü ve çiçekleri uzattı. 

"Ah canım ne kadar da naziksin."

"Teşekkürler efendim. Daha önce düzgünce tanışma fırsatımız olmamıştı. Ben Harry."

Elini sıkmak için uzattı.  ( Yorumlara bakın linki oraya atıyorum.)

"Ben de Fiona canım memnun oldum."

Harry'nin uzanan eline karşılık verdi. Harry kızarıyor muydu sanki? Haha ondan beklemezdim. Genelde kızaran taraf ben oluyorum.

Annem yanımızdan ayrılınca kanepeye geçtik. Başım önümde oje sürmek için uğraşıyordum. Bu sırada da Harry'nin beni izlediğini fark edebiliyordum. 

Trust MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin