Michael sonunda direksiyona geçtiği için mutluydu.
''Sıradaki durağımız neresi?''
''Empire State Binası.''
''Brooklyn Köprüsü.''
''Modern Sanatlar Müzesi.''
''Chrysler Binası."
Herkesin gitmek istediği yer farklıydı. Ancak bir gün içinde o kadar yeri görmemiz neredeyse imkansızdı.
''Bence önce yakınımızdaki yerlere gidelim. Zaman kalmazsa da kalan yerleri yarın gezeriz.''
''Pekala o zaman nereye gidiyoruz?''
''Şu an en yakın yer Modern Sanatlar Müzesi.''
Mutlu olma sırası istediği olan Lisa'daydı.
&
Bitmiş bir şekilde otele ulaştığımızda kendimi yatağa attım. Neyse ki akşam yemeğini kaçırmamıştık. Duşa girdim ve suyun yorgunluğumu almasına izin verdim. Ayaklarım yürümekten şişmiş, başım da ağrımak üzereydi. Duştan çıkınca üstümü değiştirdim ve Lisa'nın hazırlanmasını bekledim.
Modern Sanatlar Müzesi ve Empire State Binası'na gitmiştik. Gezmeyi severdim ancak bir günde New York'un önemli noktalarını gezmek beni yormuştu.
Lisa hazır olunca odadan çıktık ve yemeğe indik. Luke, Michael, Calum ve Ashton bir masada oturmuş, yemeklerini yiyorlardı. Yanlarına gittiğimizde masada iki tane daha dolu tabak olduğunu gördüm.
''Başka birileri mi var?''
''Hayır, sizin için de bir şeyler aldık. Yemek bitmek üzereydi ve yetişemeyeceğinizi düşündük.''
Luke ikimize de bakmadan konuştu. Lisa ile aynı anda masaya oturduğumuzda tabağıma baktım. Tavuklu spagetti ile salata vardı. Lisa'nın tabağında ise spagetti ve biftek vardı. İkimiz de bir şey demeden yemeye başladık. Gerginlik yeniden kendini göstermişti.
Konuşmak için konu arıyordum ama aklıma gelen hiçbir konu devam ettirilebilir değildi. Ancak ortamı yumuşatmak için bir şeyler konuşmamız lazımdı. Bu yüzden kendimi feda ettim.
''Bugün eğlendiniz mi?''
Hepsi kafasını sallayarak beni onayladı. Çabam karşılıksız kalsa da yılmadım.
''En beğendiğiniz yer neresiydi?''
Şanslıydım, Michael sorumu cevaplamıştı.
''Aslında bakarsan Manhattan'ın her sokağı güzel. Yine de en beğendiğim yeri soracak olursan Central Park derim.''
Ashton Michael'ın sözünü devraldı.
''Bence Times Meydanı da oldukça etkileyiciydi.''
Herkes beğendiği yerleri dile getirirken rahatlamıştım. Ortam yumuşamıştı ve Lisa bile konuşuyordu.
''Yemekten sonra bir planınız var mı?" Yeniden bir sessizlik oluşunca sordum.
''Biraz yürüyüş yapmayı düşünüyoruz.''
Lisa ile kendimizi onların planına dahil ettik. Yemeğimiz bitince hep beraber masadan kalktık. Otelden çıkarak sokaklarda yürümeye başladık. Hava serindi ve odaya çıkmadığımız için yanıma hırkamı alamamıştım. Benim dışımda herkes tişörtle duruyordu. Onlara baktıkça daha çok üşüyordum. Kollarımı kendime sararak yürümeye devam ettim.
''Eğer üşüdüysen şuradaki kafeye girebiliriz. Sıcak bir şeyler içip ısırınırsın.''
Luke'un önerisini kabul ederek kafeye oturduk. Herkes kendine bir şeyler sipariş ettikten sonra sohbet etmeye başladık. Lisa ve Luke'un arasındaki buzlar eriyor gibiydi. Yine de aynı sohbette bulunsalar bile birbirleriyle iletişime geçmiyorlardı.