Calum
"Sadece bir kerecik Calum. Senin için her şeyi yapmayı göze alan arkadaşına bunu çok mu görüyorsun?" Kitapçıya doğru yürürken bara yalnız gitmemek için beni ikna etmeye çalışan Luke Hemmings'in ağzından çıkan sözcükler bunlardı. "Çalışmam gerekiyor. Bütün yükü kız kardeşinin üstüne yıkamam. Kız zaten çok yorgun." Luke gülümsemesini saklamaya çalışarak cevapladı. "Sanırım gözüm arkada kalmayacak." Söylediğim onca lafa karşın verdiği yanıt kafamı karıştırmıştı. "Ne demeye çalışıyorsun?"
"Benimle bara gelmezsen kötü bir arkadaş olacağını." Luke'u kırmak istemiyordum. Bugüne kadar her konuda bana destek çıkmıştı. Ayrıca Faye'e yardım etmekten çok iş çıkarıyordum, bu ortadaydı. Hem bir günden bir şey olmazdı. Onun istediği bir gün de bütün işi ben yüklenirdim. "Pekala, nereye gidiyoruz?" Luke'un yüzündeki gülümseme görülmeye değerdi. "Birazcık uzağa."
Otobüs durağına doğru yürürken beni boşu boşuna bekleyip endişelenmemesi için Faye'i arıyordum. Üç aramadan sonra açmayınca daha sonra tekrar aramak için telefonu montumun cebine koydum. "Bu gece birbirimizden hiçbir şeyi saklamayacağız." Luke'un bir anda böyle bir şey söylemesi korkmama neden olmuştu. "Birbirimizden bir şey mi saklıyoruz?" Durağın önünde durdu ve gülümsedi. "Saklamıyor muyuz?" Daha hiçbir şey içmememize rağmen Luke çoktan kafayı bulmuştu.
"Önce ben sordum." Luke gülümsemeye devam etti. Otobüse binerken, otobüsten inerken hatta bara girerken bile gülümsüyordu. Neden bu kadar neşeli olduğunu anlamakta zorlanıyordum. Sevdiği kız başka birinden hamileydi, bu benim başıma gelse kafayı yerdim.
Bar tenha sayılmazdı ama kalabalık da diyemezdim. "Bu gece içkiler senden." Beni buraya zorla getiren kendisiydi, bu yüzden benim içkilerimi de ödemeliydi. Omuzlarını silkerek barmenle konuşmaya başladı. O içecekleri ısmarlarken ben de telefonumu kontrol ettim. Michael'dan bir cevapsız arama vardı. Faye ise hiç geri dönmemişti. Telefona bakacak zamanı olmadığını düşünerek kendimi teselli ettim.
Michael'ı ararken Luke içkilerimizi söylemişti bile. "Calum neredesin?" Onlar olmadan Luke ile dışarı çıktığımı söylersem bir daha beni kapıdan içeri almazlardı. Bu yüzden birkaç saat içinde eve döneceğimi söyledim. Michael fazla üstelemedi. Telefonu kapattığımızda içkim elimdeydi. Luke kadehini kaldırdı. "Ortaya dökülecek olan sırlarımızın şerefine!" diyerek kadehlerimizi birbirine vurdu.
"Luke söylemek istediğin bir şey mi var?" Luke içkisinden yudumladı ve gözlerini bana çevirdi. "Bence senin söylemek istediğin bir şey var." Canım sıkılmaya başlamıştı. Gerçekten neyden bahsettiğini anlamıyordum ve o ısrarla bana aynı şeyleri söylemeye devam ediyordu. "Açık açık söyler misin Luke? Dediklerinden hiçbir anlam çıkaramıyorum." Gözlerini devirerek bardağını masaya bıraktı. "Faye'den bahsediyorum Calpal. Hani sırf bir sevdiği olup olmadığını öğrenmek için günlüğünü çaldığın kız, onun yanından ayrılmamak için beraber işe girdiğin kız" Luke'un cümlesini bitirmesine izin vermedim. "Sen ne zamandan beri" Gülümsemekten ağzı yırtılacaktı. "O kadar da gizli saklı bir şey değildi. Sürekli bizim eve geliyordun ve sırf Faye'in ilgisini çekebilmek için oyun oynarken onu dışlıyordun."
"Yani Faye'den hoşlandığımı benden bile önce biliyordun." Luke kafasını salladı. "Peki neden bunu şimdi söylüyorsun?" Luke her zamanki gibi kafamı karıştırıyordu. Bir anda bu kadar neşeli bir ruh haline bürünmesi, kız kardeşinden hoşlanmama bu kadar rahat bir tepki vermesi beni korkutuyordu. "Sana bunu şimdi söylüyorum çünkü eskiden Faye'in seni göreceğini düşünmezdim. Bu kalbini kırardı Calum. Ama şimdi her şey değişti. Seni ne kadar iyi tanıyorsam Faye'i de o kadar iyi tanıyorum. O artık seni görüyor Calum." Başka biri bana böyle bir şey söylese ciddiye bile almazdım.Fakat Luke öylesine biri değildi. İkimizi birlikte de görüyordu, ayrı da. Dışardan da gözlemleyebiliyordu, içerden de.
