''SANEM SEN ASLA AKILLANMAZSIN!''
Bu cümleyi kendime kaç kere söylediğim bilmiyorum. Ama ben kesinlikle akıllanmaz biriydim!
Dün geceye dair hatırladığım tek şey Hakan'ın içkisine ortak olmamdı!
Hakan'ın bütün uyarılarına rağmen onu dinlemeyip içmiştim. O kadar ısrar etmiştim ki Hakan daha fazla katlanamayıp bir an önce susmam için bu isteğimi kabul etmişti.
Sonra ne mi oldu? Rezillik.
Zihnime parça parça gelen görüntülerin gerçek olmaması için dua ediyordum.
Tüm bunları ben yapmış olamazdım.
Banyoda daha fazla oyalanacak bir şey bulamayınca el mahkum odaya geçtim. Bu kadar rezilliği tek başıma çıkarmayı nasıl başarıyordum aklım almıyordu!
Banyonun kapısını açtığımda Hakan çoktan uyanmıştı. Hakan'ı yarı oturur vaziyette telefonuyla meşgul olduğunu görünce hızlı adımlarla kapıya yöneldim. Hangi ara uyanmıştı bu adam?
Elim kapının koluna ulaştığı an Hakan'ın ''Ben senin tipin değil miyim gerçekten?'' sorusuyla hareketsiz kaldım. Sorduğu soru karşısında o kadar şaşırdım ki istemsizce tek kaşım yukarı kalkmıştı.
Yönümü ona çevirip ''Anlamadım?'' diye sordum. Elindeki telefonu yatağın üstüne bıraktı ama yüzüme bakmamakta kararlıydı. ''Ne diyorsun hiçbir şey anlamadım?'' diyerek ikinci bir soru yönelttim.
''Dün gece öyle dedin ya. Merak ettim sadece.'' dediğinde bile yüzümdeki şaşkınlık geçmek bilmiyordu.
''Dün gece ne dedim ki ben sana? Yani her ne dediysem gerçekten sarhoştum. Bir şey hatırlamıyorum.''
''Boş ver Sanem. Hazırlanıp çıkmam lazım işim var.'' dediğinde resmen trip atıyordu.
Biri bana bunu daha önce söyleseydi asla inanmazdım. Şu an resmen alınmış bir şekilde karşımda duruyor yüzüme dahi bakmıyordu.
Sessizliğim onu rahatsız etmiş olacak ki ''Gerçekten hiçbir şey hatırlamadığına inanmıyorum.'' diyerek tribini sürdürmeye devam etti.
''Hakan dün gece her ne olduysa belli ki zorunlu olarak aynı yatağı paylaşmak zorunda kalmışız... Uykunu alamamış olabilirsin eğer bu yüzden moralin bozuksa kusura bakma.'' dediğimde gözlerini yüzüme sabitledi. Bu sefer gerçekten sinirlenmişti.
''Zorunlu olarak mı? Dün gece içip içip yanıma gelen sensin! Seni defalarca odana götürmeme rağmen ısrarla yatağıma gelen sensin! Tüm bu yaptıkların yetmezmiş gibi gece boyunca yapmadığını bırakmadın!'' diyerek karınını ve kollarını gösterdiğinde şok olmuş bir halde ona bakıyordum.
''Ne! Bunları ben yapmış olamam yalan konuşma!'' derken vücudundaki tırnak izlerini inceliyordum. Tam bir rezillik!
''Hepsi senin eserin Sanem! Bu yaptıkların yetmezmiş gibi bütün gece yapışık ikiz gibi inmedin üstümden! Ama sizi memnun etmek kolay mı! Asla! Sizin tipiniz değilmişim ama ne üzücü! Benimle neden evlenmek istemediğini de öğrenmiş olduk! Hanımefendinin tipi değilmişiz! Yanına yakıştıramıyor bizi demek ki!''
''Hakan saçmalama istersen. Dün gece yaşananları unutalım en iyisi. Çünkü sen her şeyi dönüp dolaşıp evliliğe getiriyorsun.'' deyip hemen odadan kaçtım. Uğraşsam kendimi bu kadar rezil edemezdim! Arkamdan her ne kadar bağırsa da onu dinlemeyip kendi odama kaçtım. Hakan işe gidene kadar da çıkmadım odadan. Ne zaman ki Hakan'ın evden çıktığına emin oldum o zaman esir hayatıma son verip mutfağa indim.
Fakat şunu kabul etmek gerekir ki mutfağa inmek ile intihar etmek arasında bir fark yoktu. Melek ablanın soruları bitmek bilmezken gönül rızamla bayılmak istiyordum artık."Ya abla yeter artık lütfen! Dedim ya kaç kere. Henüz ne olduğuna dair bir şey demedi. Korkuyorum zaten gece ne yaptım, ne söyledim Allah bilir. Sürekli her şeyi evliliğe bağlıyor. Durup dururken 'evlenelim' diyor. İş teklifi değil ki bu hemen kabul edeyim... Adam geldi resmen aile kuralım dedi. Bu işin sonu hiç masum değil. Hakan'ın değişen psikolojisi var. Tamam her zaman dengesiz olan sadece o değil ama sonuç olarak Hakan her zaman şiddete pozitif olan bir adam. Adamın kafa normal değil ki çocuğa anne olayım. Zor iş bu abla. Ama bir taraftan da adam resmen bana 'çocuğuma anne ol hayallerine kavuş' dedi resmen. Hem Beyazıt varken nasıl olur bilmiyorum. " dediğimde Melek ablanın yüz ifadesinden gelecek tepkiyi az çok tahmin edebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Mafyanın Esiri
ChickLitKız küçük bir filika adam büyük bir okyanus... Aşk ise onlara rüzgar olup yön gösteren bir mucize.