''İkisini de indirin çabuk !''
''Sağ çıkartın arabadan !''
''Sarın etraflarını !''
"Arka tarafa dağılın!"
''Silahı olabilir dikkat edin !''
Beynimin silah sesleri arasında algılayabildiği bazı cümleler bunlardan ibaretti.
Hissettiğim tek şey ise uçsuz bucaksız bir çaresizlikti. Ve bu yolda ihanete uğrayan kalbimin acısı da ona eşlik ediyordu... Onu görmek beynimin geçmişi ışık hızıyla önüme sermesine neden oldu. Akın akın zihnime yansıyan görüntüler kanımın çekilmesine sebep olacak kadar da ürkütücüydü. Bir de o anları tekrar yaşama düşüncesi, dibi bataklık olan kuyudan farksızdı. O hayatımdan ve bedenimden birçok şey çalmıştı. Üstelik hayallerim söz konusu olduğunda fikrimi sormayacak kadar değersizdi onun için. Tıpkı benim onun gözünde gözüktüğüm gibi... Bir amaç uğruna hayatımı yönetirken yaşadığımız onca şeyin bir oyun olması kalbime bir hançer daha saplıyordu.Karşımda gördüğüm ikili bana aynı anda hem çaresizliği hem de ihaneti bütün hatlarıyla sergiliyorlardı. Yıkılmayan duruşları ise imrenilecek kadar vardı. Zarara uğrayan ve acı çeken taraf hep siz olduğunuz sürece imrenmek sizin suçunuz değildi.
Mesela Hakan !Bende ki bütün yaralarımın yaratıcısı ! Yaptıklarını, yaşattıklarını ve ihanetini kelimelerle ifade etmek imkansızdı ! Beni defalarca yıkıp her zaman güçlü kalan tarafın sahibi...
Mesela Aydın ! Bütün çıkmaz sokakların sonundaki duvarı yıkabilecek tek insandı benim için ! Hakan'ın kilitlediği kapıların yedek anahtarıydı her zaman... Çaresizliğime çare olabilen dosttu.
Ya şimdi ? Çok değil... Yarım saat önce çıkmaz sokağımın duvarını yıkacağına söz veren adam şimdi Hakan'ın yanında yıkılmayacak gibi duruyordu ! Yedek anahtarları saklamıştı artık benden. Bunu duruşundan anlamak çok zor değildi. Güzel bir oyun oynamıştı bize. Oldukça inandırıcıydı doğrusu!Erdinç'in sesiyle gözlerimi aralamaya çalıştığımda başarısız olmuştum. Sanki gözümü açsam ona zarar gelecekmiş gibi hissediyordum. Bedenim Erdinç'in kolları arasından kaybolurken girdiğim transtan büyük bir sarsılmayla çıktım. Beynime akın eden düşünceler beni büyük bir uğultunun içine çekmişti adeta. Kulaklarım basınçla çınlıyordu sanki.
Erdinç'in endişeli sesi kulaklarımla buluştuğunda silah sesleri büyük oranda azalmıştı.
''Sanem kendine gel ! Aç gözlerini. Bana bak güzelim hadi! Korkma... Geçecek hepsi inan bana.''Kurşunların tuzla buz ettiği camların arasında Erdinç'in kolları arasında yıllarca durabilirdim. Ama dışarıda bizi bekleyen tehlikenin kokusunu almamak mümkün değildi. Dışarıya adım attığımız an onu kaybedebilirdim. Bunu göze alamazdım! O olmadan güçlü duramazdım ! Kollarımı ona sarıp başımı boyun girintisine sakladığım da yapabildiğim tek şey dua etmekti.
"Korkma güzelim."
Silah sesleri bir süre sonra son bulduğunda kollarını daha sıkı sardı. Dudakları alnımda sabit kalırken gözyaşları tenimle buluşuyordu. ''Korkma. Seni asla bırakmayacağım.'' dediğinde alnıma temas eden dudakları yukarı doğru kayıp saçlarımın arasında yok oldu.
''Bende seni asla bırakmayacağım! Bu kadar kolay kurtulamazsın benden.'' dediğimde ellerim yüzündeki yerini aldı. Ağlayan gözleri eskisi gibi neşeyi barındırmıyordu artık. Tebessümün eksik olmadığı dudakları şimdi bir çöl kadar cansızdı. Tatilde uzamasına izin verdiği sakalları akan gözyaşlarını bir süre sonra himayesi altına alıyordu. Kalbim onun bakışlarıyla istifasını hazırlarken beynim bütün ayrıntısıyla kaydediyordu bu anı. Bakışlarını, dudaklarını, kirpikleri tek tek kaydettim hafızama... Bir daha göremeyecek olma ihtimaline karşı bol bol ezberledim yüzünü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Mafyanın Esiri
ChickLitKız küçük bir filika adam büyük bir okyanus... Aşk ise onlara rüzgar olup yön gösteren bir mucize.