Bölüm 32

56.3K 1.8K 141
                                    

Elimdeki bebek mamasını Beyazıt'la büyük bir mücadele vererek ona yedirdiğim de aklımın odak noktalarında hala dün gece yaşananlar vardı.Yemek tek kelime ile sıkıcı geçerken gece sonunda kendimi hastanede bulmam da tek kelime ile felaketti.

Kuzey ve Hakan'ın laf kavgaları tüm gece devam ederken, Hande ve Kutay nişanı ve düğünü erteleme kararı almışlardı.  Sacide Hanım da Kuzey yüzünden gece boyunca tansiyon haplarıyla ayakta durmaya çalışırken Harun Bey kendisine gelen bir telefonla evden apar topar çıkmıştı.
Daha sonra da Rıza Bey kendini havuza atarak sıkıcı bulduğu ortamdan kurtarmıştı.

Tüm bu kargaşanın içinde Beyazıt'la araya karışmamak için çok çaba göstersek de Beyazıt kendini uykuya kaptırmışken bende kendimi yine bir hastane yatağında bulmuştum.

Ne lanet bir geceydi ama!

Bakışlarım Beyazıt'ı bulduğunda odadan çıkmak için izin isteyen bakışları karşı koyulamayacak kadar etkiliydi. Oturduğum yataktan kalkıp narkoz almış gibi hissetmediğim bacaklarımla yanına kadar gittim.

"Gel bakalım. Seninle şöyle bir tur atalım bahçede. Sonra Kuzey teyzenin(!) yanına gider kavga ederiz." deyip küçük bedenini kollarımın arasına aldım.

Merdivenlerden çıkıp üst kata geldiğimizde ortalıkta ev halkı yoktu. Yönümü mutfağa çevirdiğimde sonuç yine aynıydı.  Salona girdiğimde de yine kimse yoktu. Büyük kapıdan terasa geçtiğimizde sadece Esra ile karşılaşmak bile içimdeki sıkıntıyı silip atmıştı.

"Esra ev halkı nerede ?" diye sorduğumda

Heyecanla "Anlatılmaz yaşanır. Hatta yaşanmaz izlenir." diyerek eliyle arka bahçeyi işaret etti.

Kaşlarım şaşkınlıkla çatılırken "Hey dur bir saniye! Neler oluyor ?" diye sordum bakışlarındaki meraka karşılık olarak.

Esra sorumu es geçip "Görmen lazım... İstersen ver çocuğu bana." diyerek öneride bulunsa da boynuma daha çok yapışan Beyazıt'la önerisini geri çekti.

"Resmen çocuk beni istemedi. Kuzey Beyi seven çocuk nasıl olur da beni sevemez ? Üzdün Beyazıt. Kaybettin beni." dedikten sonra kenara çekilip yolu açtı.

"Biz bir gidip bakalım o zaman." dediğimde terastan bahçeye inen ahşap merdivenlerden taş yola indim.  Arka bahçeye doğru ilerlediğimde bağırma seslerinin arasından Kuzey'in anormal sesini duyduğum an olayın başkahramanın yine o olduğuna emindim.

Arka bahçe tüm detaylarıyla görüş alanıma girdiği an gülmek ya da gülmemek arasındaki ince çizgide gidip geldim. Kutay ve bir tane koruma Kuzey'i bacaklarından tutarak bedenini ters bir şekilde havuza sokuyorlardı.

Gözlerim Sacide Hanımın yanında ki kızıl saçlı kıza kaydığında olayı az çok tahmin edebiliyordum. Klasik Dilara ve Kuzey kavgasıydı.
Ama bu sefer Kuzey sarhoş olup bir haltlar yemiş gibiydi.

Kutay adama kafasıyla işaret verdiğinde Kuzey'in başını sudan çıkarttılar.

Kutay "Özür dile kızdan." dediğinde

Kuzey ağzındaki suyu ciddi bir havayla dışarıya doğru püskürttü. Ardından boğazını temizlediğinde herkes dört gözle ona bakıyor ve can kulağı ile onu dinliyordu.

Kuzey  'özür dilerim' demek yerine "Akşamlar sensiz geçmez dilara 
Sabahlar sensiz olmaz dilara 
Dilara gazel düştü bağlara 
Dilara karlar yağdı dağlara..."  diyerek romantizmde çağ kapatıp yeni bir çağ açtı.

Kuzey'e gözlerimi devirmekten kendimi alamadım. Bir insan sarhoşken bile nasıl aynı olabilir ki ?

Kutay yanındaki adama aynı işareti verince Kuzey tekrar suya giriş yapmış oldu. Bir iki dakika sonra sudan çıkarttıklarında Kutay tekrar "Özür dile." deyip bekledi

Psikopat Mafyanın Esiri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin