Kalbim onun tanıdık nane kokusuyla bulunduğumuz yeri bana unuttururken beynim olaya müdahale ediyordu. Beynim kalbimin kaybettiği kontrolü anında ele aldığında düşünceler başımın içinde büyük bir ses dalgasıyla yankılanıyordu sanki. Kalbim Hakan'ın 'teslim ol' çağrılarına kulak verse bile beynim isyanlarına devam ediyordu.İçimdeki ses her ne kadar "Geçmişi unutma Sanem !" dese de bakışları beni başka alemlere götürüyordu.
"Onun belindeki kollarını düşünme !
Ya da boynundaki dudaklarını !
Bedenine temas eden vücudunu düşünme !
Mesela seni alev gibi yakan sıcaklığını falan düşünme !
Kontrolü kaybetme Sanem !
Güçlü kal !
Onu asla düşünme !
Sana yaptıklarını düşün !" diyerek bana mantıklı açıklamalar yapan beynimden başkası değildi.Hakan'ın belime sardığı kolları sırtımda dolaşmaya başladığında ellerimi sert göğsüne bastırıp ittim. İlk kez onun üzerinde ki etkime tepkiyle karşılık vermiş benden bir adım bile olsa uzaklaşmıştı.
Gözyaşlarıma müebbet hapis verip akmaması için yalvarıyordum adeta.
"Şimdi değil. Şimdi olmaz. Onun karşısında ağlamak yok!" diyerek kendimi tembihliyordum.Dişlerim sinirden kasılırken, sinirden titreyen ellerimi tehdit edercesine ona doğru salladım.
"Sakın! Sakın bir daha bana yaklaşma! Dokunma! Bakma! Beni görme! Duyma! Benden uzak dur!" dediğimde sinirden kısılan gözleri, sinirime eşlik ediyordu.Dişlerinin arasından "Sanem !" deyip fısıltıyla konuşması bile içimdeki korkuyu harekete geçirmeye yetiyordu.
Korkumun önüne engel olan tek şey acılarımdı. "Ne Sanem?! Ne! Ne var Allah'ın belası!"
Hakan "Saçmalamayı kes!" dediği an güçlü parmakları anında kolumu kavrayıp sıktı.
"Bırak! Kendimi toparladığım zaman tekrar dağıtma beni! Görmüyor musun halimi! Zarar veriyorsun bana! Farkında değil misin ?!" diye sorduğumda sesim gittikçe kısılıyordu.
Bacaklarım bedenimi taşıyamayacak hale geldiğinde yere düşmemi engelleyen yine Hakan'ın belime dolanan kolları oldu. Boynuna denk gelen yüzüm sesimin teninde yok olmasına izin veriyordu.
"Senden nefret ediyorum! Bana yaşattıklarından nefret ediyorum! Bana böyle masummuş(!) gibi bakmalarından da nefret ediyorum! Bana dokunma da! Senden nefret ediyorum! Çok şerefsiz bir adam olmandan da nefret ediyorum..." dediğimde müebbet verdiğim gözyaşlarım af yemiş, dudaklarım beynimle beraber ortak projede yer almıştı.
Hakan'ın bir eli saçlarımda bir eli sırtımda sabit dururken kulağıma değen dudakları sabit durmuyordu. Derin bir nefes alıp "Olsun... Bende seni seviyorum." dediğinde sesindeki bıkkınlıktan ikimizde bol miktarda vardı.
"Her akşam ölmen için dua ediyorum." derken sesimdeki acımasızlığa hayran kaldım.
Hakan samimiyetten uzak acı bir şekilde gülüp "Bak bu da bir gelişme sayılır. En azından her akşam aklına geliyorum." dediği an sinirlerim tavan yapmıştı.
Bir taraftan birleşen bedenlerimizi ayırmaya çalışırken bir taraftan "Adi pislik." deyip ona vurmaya çalışıyordum. Bir adam daha ne kadar karaktersiz olabilir ki!
"Bırak beni." dediğimde saçlarıma küçük bir öpücük bırakıp bedenimi de tekrar serbest bıraktı.
Hakan "Hadi yıka elini yüzünü. Ben kapıda bekliyorum. Acele et." dedikten sonra kilitlediği kapıyı açıp dışarı çıktı.
Bu adam kesinlikle şaka olmalıydı!
Dengesiz ve ruh hastası!
Ve fazlasıyla geri zekalı!
Anlama özürlü!
Aptal!Soğuk suyla yüzümü yıkarken suyun tüm bu yaşananları bedenimden silip atmasını istedim.
Bedenim onun esareti altında kirlense dahi ruhum hala masumdu! Bedenimden onun pisliklerinin temizlemem mümkün değildi ama ruhum ilahi bir güç tarafından yenileniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Mafyanın Esiri
Chick-LitKız küçük bir filika adam büyük bir okyanus... Aşk ise onlara rüzgar olup yön gösteren bir mucize.