İçimde çığ gibi büyüyen heyecan güne mutlu bir şekilde uyanmama neden olurken saçma denilecek kadar enerjiktim. Bu his harika bir şeydi!
Enerjik uyanmak beni güne mutlu bir halde başlatırken, hızlıca hazırlanmam işin bonusu olmuştu. Bunun nedeni ilk iş günümün heyecanım olabilirdi.
Kendi işimin patronuydum artık! Biri bunu bana yetimhanede ya da Hakan'la yaşadığım dönemlerde söyleseydi gülüp geçerdim. Ve içimden 'Çok güzel hayal.' demeyi ihmal etmezdim.Ama şimdi ? Bir babam, bir annem, iki ağabeyim yani kısacası bir ailem vardı. Bir de küçük kitapçı dükkanım. Hayatı tersten yaşamaya mahkum edilmişken beni bu bataklıktan kurtaran o adamın kızıydım artık. Özgürce baba diyebilmek mükemmel bir histi. Anne deyip sarılabilmek. Ağabey deyip kollar altına sığınabilmek harikaydı. Yılların birikmişliği ile söylüyordum bu kutsal kelimeleri onlara. Kaybetme korkusu beni asla terk etmese de artık anı yaşıyordum. Onlara sahip olduğun her an için şükrediyordum. Onlarla birlikte aynı çatı altında olmak bile tarif edilemeyecek kadar değerliydi. Aynı evin anahtarına sahip olmak kesinlikle paha biçilemezdi. Ve bir de başucumuzdan hiç ayrılmayan güven vardı. Bu duygu karşılıklı olduğu an sırtını rahatça arkaya yaslayıp derin uykulara dalabiliyordu insan. Yokluğu tartışılamayacak bir eksiklikti.
Bütün evi saran menemen kokusu beni mutfağa sürüklerken bizimkilerin hepsi masada oturmuş güncel konuları tartışıyorlardı. Kutay elindeki tabletten haberleri sesli bir şekilde Rıza babaya okurken Sacide anne sadece tepki veriyordu. Kuzey ise sessizce bir köşede ayılmaya çalışıyordu. Ve önündeki portakal suyu bu konuda yetersiz kalıyordu.
"Günaydın." deyip kendi köşeme yerleşmeden önce uykucu şirine kahvesini yapmaya başladım. herkesten toplu bir şekilde 'Günaydın.' cevabını alırken Kuzey esneyerek selamını vermişti. Sıcak su fincandaki kahve ile buluştuğunda kahveyi karıştırıp Kuzey'in önüne bıraktım.
Kuzey bir kahvenin hatırını kırk yıl olmasa da kendince överken onun enerjisinin olduğu masada kahkaha eksik olmadı. Sabah sabah herkesle enerjisini paylaşıp yüzümüzü güldürüyordu. Bugünün şanslı kişileri sayılırdık.
''Kızım sen patronsun. Git dükkanını aç.'' deyip dalga geçen Kutay tepkisiyle beni masadan kaldırmayı başarmıştı.Onun ardından Kuzey'in ''Korkma bensiz gidince seni yemezler git dükkanını aç.'' demesiyle iştahım kesildi.
Rıza baba ve Sacide anne Kutay'a ve Kuzey'e kızıp beni kahvaltı yapmaya zorlasalar da ortada doğru olan bir gerçek vardı. Geç saatte dükkan açılmazdı. Sabahın bereketi olur diye boşuna nasihatlerde bulunmamışlardı.
Hızımı yükseltip odama çıktığımda dişlerimi fırçalayıp anında hazırlandım. En zor iş kesinlikle diş fırçalamaktı. Odaya geri dönüp çantamı aldığım gibi soluğu giriş katta aldım.
''Gençler ben çıkıyorum... Açmam gereken küçük bir dükkanım, ilgilenmem gereken müşterilerim ve beni bekleyen küçük bir kedim var. Akşama görüşürüz. '' deyip evden çıkarken içimdeki heyecan tarif edilemezdi.
Bugün dükkanımı ilk kez tek başıma açıyordum. Kuzey artık dükkanın bütün sorumluluğunu bana bırakmıştı. Sadece hafta sonu gelip benimle duracaktı. Tabii onunda dediği gibi 'Canı isterse...' gelip duracaktı. Artık herkes kendi işinin sorumluluğunu alacaktı.
Birkaç sokak aşağıdaki dükkanım bana yürüme mesafesiyle biraz vakit kaybettirse de bu havada yürümek iyi geliyordu. Ilık rüzgarın tenimde dans etmesini seviyordum. İnsanın içinde ki sıkıntıyı yok ediyormuş gibi hissettiriyordu. Mükemmeldi !
Adımlarım büyük bir heyecanla beni dükkanıma ulaştırdığında çantamdaki anahtarımı çıkartıp kilitli kapıyı açtım. Beni kitaplarımın muhteşem kokusu kapıda karşılarken bir de ayaklarıma dolanan kedim onlara eşlik etmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/69262289-288-k127.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Mafyanın Esiri
ChickLitKız küçük bir filika adam büyük bir okyanus... Aşk ise onlara rüzgar olup yön gösteren bir mucize.