Beynim duyduğu cümleyi idrak edemiyordu. Her geçen gün sapıklıklarına bir yenisini ekliyordu.
Yanlış anlamış olabilir miyim ?
Hayır !
Şaka yapıyor olabilir miydi ?
Hayır !
Allah'ım lütfen bu yaşadıklarım beynimin bana oynadığı küçük bir oyun olsun.Yüzüm alev alev yanarken Hakan'a bakmamaya yeminliydim sanki. Lütfen sana bakmamı engelle ! Gözlerim omuzları ve köprücük kemikleri arasında gidip gelirken onunla göz teması kurmamaya yeminliydim sanki.
Hakan'ın parmakları tişörtümün altına kaydı.
Hayır !
Hayır !
Hayır !
Lütfen minik hormoncuklar uslu durun ! Biraz daha sakin kalın !
Elleri sırtımda dolaşmaya başladığında yine tepkisiz kaldım.Bedenim odanın sıcaklığına rağmen üşüyor ve titriyordu. Fakat içimde ki kontrol dışı bir yangın bütün hücrelerimi alev topuna çevirmişti.
Ah , lanet olası hormonlar ! Keşke birazda olsa kontrolü bana bıraksanız !Hakan'ın baskıcı bakışları ona bakmam için beni zorluyordu.
Ona bir saniye baksam sanki sonsuza kadar orada kalacakmış gibi hissediyordum. Beynim bu sessizliği bozmak için bana çeşitli seçenekler sunsa da dudaklarım birbirine mühürlenmişti sanki.Gözlerim traş olmaya hasret kalan sakallarına kaydığında dudaklarım bilinçsizce mırıldanmaya başladı.
"Eee... Şey... Beyazıt ?" dediğimde o an aklımdan ilk geçen Beyazıt oldu.
Hakan'ın gözleri merakla kısılıp "Beyazıt ?" dediğinde sorudan çok konuşmaya teşvik ediyordu.
"Evet. Aynen. Aynen... Beyazıt !"
Düşünmeyi bırakan ve kurduğu diyaloglardan habersiz olan beynim beni çıkmaz sokaklara sokuyordu. Hakan'ın tepkisizliği sonucu ona baktığımda gözleri şüpheyle sıkılmış bana bakıyordu.
"Yani kabul ediyorsun ?" diye sorduğunda ne demek istediğini bir süre sonra köşeli gelen jetonla anladım.
"Yok, yok, yok... Hayır. Yani Beyazıt derken o uyuyor ya o yüzden şey olmaz... Yani olmaz derken o şeyden değil. Şimdi şey-" derken daha doğrusu kendimi ifade etmeye çalışırken Hakan araya girip konuşmamı engelledi.
"Sanem ?"
"Hakan ?" deyip sakinleşmek için kendime zaman tanıdım.
Ukala bir şekilde yukarı kıvrılan dudakları sinirinin geçtiğini belli ediyordu. "Biz en iyisi yatalım." dediğinde beynimde yine tehlikenin kırmızı ışıkları yanmaya başladı.
"Yatalım ? Yok yok yatmayalım. Eğer şimdi yatarsak Beyazıt varken-"
"Sanem."
"Efendim ?"
Hakan bezmiş bir şekilde bana bakmaya devam ederken "Uyumaktan bahsediyorum." deyip bedenimi kendine daha çok yaklaştırdı.
"Uyumak ? O olur. Evet evet uyumak olur. Ben o zaman odama gideyim. Burada uyuyup kalmışım zaten. Beyazıt'ı da odasına götürürüm ben sen hiç zahmet etme şimdi ben giderim-"
Hakan bir eliyle ağzımı kapatıp konuşmamı böldüğünde baskı yapan eli yüzünden susmak zorunda kaldım.
Yüzünü yüzüme daha çok yaklaştırıp "Nereye gidiyorsun ?" diye sorduğunda bu sorudan çok 'gitmene izin vermiyorum' deme şekliydi sanki.
"Şimdi geç yerine yat." deyip beni serbest bıraktığında anında odaya geri gidip yataktaki eski yerime yattım. Kenara attığım yatak örtüsünü bütün bedenime sıkıca sardığımda göz kapaklarım anında birbirine kenetlenmişti.Arkamdaki ağırlık birden yok olsa da bütün bedenimi saran meraka rağmen dönüp bakmadım.
Kapının açılmasıyla merakıma yenik düşüp arkamı döndüğümde kucağında Beyazıt'la odadan çıkan Hakan'ı gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Mafyanın Esiri
ChickLitKız küçük bir filika adam büyük bir okyanus... Aşk ise onlara rüzgar olup yön gösteren bir mucize.