Güçlü olmak zorundayım !
Birkaç haftadır hiç ara vermeden kendime hatırlattığım şu mükemmel cümle. Unutursam muhtemelen acılarım yeniden güncellenecektir ve buna hiç gerek yoktu.
Zaten yeterince kötü günler geçiriyorduk. Özellikle şu son iki haftada günlerimiz lanetlenmiş gibi geçerken Kuzey'in değişen ruh halleri hiç iç açıcı değildi. Odasından çıkmıyor, yemek yemiyor, benim dışımda kimseyse kolay kolay konuşmuyor ve neredeyse her gün uyuyordu.
Bunun sebebi hiç şüphesiz Dilara'ydı.
Şimdi Kuzey'in beni anladığına emindim. Gitmek isteyen her insan elbet bir sebep bulur giderdi ve siz bunu engelleyecek güce sahip olamıyorsunuz. Aşk sizin boş bir anınızı kollayan düşmandan başkası değildi. Size yok edeceği zamanı çok iyi biliyordu ve Kuzey şimdi o boşlukta savruluyordu.
Artık Erdinç Bey sadece benim değil ikimizin doktoru olmuştu. İki deliye bir doktor. Her gün akşam üzeri gelip Kuzey'le uzun uzun dertleşiyordu. Bazen bahçede içip içip sızsalar da bu süreç ikisini yakınlaştırmıştı. Tabii bizi de.Bu süreçte benim seanslara da evde devam etmeye başlamıştık ve ben Kuzey sayesinde hastaneye gitmekten de kurtulmuştum. Erdinç Bey artık benden sonra evin ikinci üvey evladı olmuştu resmen. Rıza Beyin ve Sacide Hanımın göz bebeği olmuştu. Her akşam yemeğinde Erdinç Beyi görmek şaşırtıcı değildi. Hatta gözümüz onun varlığına alışmıştı.
Merdivendeki ayak sesleri ile hemen mutfaktan çıktım. Erdinç Beyin yorgun hali hastanedeki duruşuna tamamen tersti. Yorgunluğu gözlerine yuva kurmuştu adeta.Erdinç Bey merdivenlerden inip salona yöneleceği sırada beni fark edince adımlarının yönünü bana çevirdi. ''En zor seansım galiba buydu.'' diye söylenirken yanıma gelip tam karşımda durdu.
''Kuzey bu. Her ruh hali zordur. Bir ayarı yok yani.'' dediğimde başıyla beni onayladı.
Elleri yorgun yüzünde dolaşırken bir elini ensesine atıp sıktı. ''Bir bardak suya ihtiyacım var.'' dediğinde kenara çekilip mutfağa girmesi için yol açtım.
Arkasından mutfağa girip tezgahın üstündeki sürahiden su doldurup ona uzattım. Eli büyük bir uyuşuklukla elimdeki bardağı aldığında dikkatimi ilk çeken sol elinde artık olmayan siyah alyans yüzüğü oldu. Bakışlarımız aynı noktada buluştuğunda ''Gidenler sadece Kuzey'de sınırlı kalmadı.'' deyip elindeki boşluğa baktı.''Bana verdiğiniz tavsiyelerden size birkaç tane önerebilirim. İşe yarıyor.'' dediğimde gülümseyip karşımda ki bar taburesine oturdu.
''Seni dinliyorum.'' dediğinde onu taklit edercesine ellerimi onun gibi pantolonumun cebine soktum.
''Öncelikle 'merhaba' faslını geçiyorum çünkü yorgunluğunuz gözlerinizden akıyor. Öncelikle ilk kural geçmişe bağlı kalmıyoruz ama geçmişi asla unutmuyoruz. Çünkü geçmiş dönüp ders almamız gereken büyük bir anı defteri. Fragmanları unutmuyoruz değil mi Doktor ?'' dediğimde yüzündeki tebessüm kahkahaya dönüştü.
''Terzi kendi söküğünü dikemez diye boşuna dememişler. Ama bu senin başarılı bir öğrenci olduğunu değiştirmez. Gayet başarılı bir konuşma tebrikler.'' deyip alkışladı.
Rıza Beyin sesi mutfakta yankılanınca anında hazır ola geçip gülmeyi kestik. ''Bu evde böyle gülenlerin sayısı azaldı Doktor. Allah neşemizi eksik etmesin.'' deyip yanımıza geldiğinde oturmamız için ikimize de işaret etti.
Erdinç Bey ''Boynuz kulağı geçiyor Rıza Bey. Hasta olma sırası bana geçti.'' dediğinde ikisi de gülmeye başladı.Rıza Bey bir bardak su doldurup ilaçlarını aldı. ''Burası Ergüney Konağı evlat. Her an her şey olabilir. Şaşırma böyle durumlara. Hadi siz keyfinize bakın ben ilaçlarımı aldım şimdi de uyumaya gidiyorum. İhtiyarlık yorucu iş. Kutay bizim sıpanın yanında Kuzey'i merak etmeyin. Bir sorun olursa...Olmasın.'' deyip mutfaktan çıktı.
İkimiz de şok olmuş bir şekilde birbirimize bakarken bu konağın iki kurbanı olduğumuzun farkındaydık. Yaşadığımız şok bize zamanı unuttururken Kuzey'in koridorda ve hemen ardından mutfakta yankılanan sesiyle kendimize geldik. Şimdi ikimizinde odak noktası kapının pervazına yaslanıp ayık kalmaya çalışan elinde içki şişesiyle duran Kuzey'di.
''Doktor! Cemal Süreya ne demiş biliyor musun ?'' diye soru sorduğunda yanımıza gelip tezgahın sonundaki bar taburesine oturdu.
Erdinç Bey merakla kalkan kaşlarıyla ve kısılan gözleriyle ''Ne demiş ?'' diye sorduğunda Kuzey'in içkinin ona bahşettiği ekstra bir salaklıkla omuzlarını silkip ''Bilmiyorum.'' dedi.
Normal bir insan küfür edip rahatlamayı tercih etse de Erdinç Bey sakinliğini korudu.
Bu sefer yönümü ona çevirip ''Kuzey Cemal Süreya ne demiş biliyor musun ?'' diye sordum ve bana aynı salaklıkla ''Bilmiyorum.'' cevabını verdi.
''-KADINLAR SUSARAK GİDER... demiştir ve hemen ardından da eklemiştir...
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için.
Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez.
Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır.
Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma!
Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır.
Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider!
En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir.
O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir.
Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir.
Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir.
Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir.
Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider.
Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır.
Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir...''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Mafyanın Esiri
ChickLitKız küçük bir filika adam büyük bir okyanus... Aşk ise onlara rüzgar olup yön gösteren bir mucize.