Bölüm 20

81K 2.5K 182
                                    

"Melek abla internetten edindiğim bilgiler sonucunda Beyazıt'ı sosyalleştirmeyi hedefledim." dediğimde bana attığı bakış tarifsizdi.

"O nasıl olacak kız ?" diye sordu gözlerinde ki merak insanı öldürmeye yetecek güçteyken.

"Alıp çocuğumu parklara götüreceğim. İnsanlarla bütünleştireceğim onu. Yeter çocuğun bu içine kapanıklılığı. Kaç yaşına geldi bizimle konuşmak yerine beden diliyle konuşuyor. Kafa sallayarak nereye kadar iletişim kurabiliriz ki ? Artık onun sesini duymak istiyorum bu evde. Ağlamak dışında yaptığı bir şey yok. Anne desin baba desin ama artık konuşsun abla. O böyle yaptıkça sanki ona hiç bir katkıda bulunmuyormuşum gibi hissediyorum. Tüm bu yaşadıklarım boşunaymış gibi hissediyorum. Bu yüzden onu sosyalleştirip diğer çocukları örnek almasını sağlayacağım." dediğimde beni onayladığını belirten sesler çıkartıyordu.

"Aferin kızım iyi düşünmüşsün ama Hakan Bey ne diyecek bu sosyalleştirme politikana ?" diye sorduğunda ona 'o işi bana bırak' bakışları attım.

"Abla sen şimdi beni izle." deyip mutfaktan çıktım.

Salonda oturan Hakan görüş alanıma girdiğinde sakin adımlarla yanına gittim.
Oturduğu koltukta ki boşluğa kendimi atıp derin bir nefes aldım.

"Hakan ?" deyip bakışlarını bana çevirdiğinde planımı işleme koymaya hazırdım.

"Diyorum ki acaba şöyle çoluk çocuk dışarı mı çıksak ?" dediğimde benim de Hakan gibi 'çoluk çocuk' kısmında kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.

"Çoluk çocuk derken ?" diye sordu üzerinde yoğun bir şekilde devam eden şaşkınlıkla.

"Evet. Çoluk çocuk işte. Beyazıt ve senden bahsediyorum. Sonuçta ikinizde çoluk çocuk kavramı içerisinde yer alıyorsunuz." dediğimde kahkahası salonda yankılandı.

"O Mürdüm Eriği olan arkadaşın anasına de ki hazırlanması için sadece beş dakikası var." deyip saatini gösterdiğinde anında koltuktan kalktım.

"Hemen hazırlanıyorum." dedikten sonra adımlarımı odaya çevirdim.

Aslında ikimizde biliyorduk ki o beş dakika ben hazırlanana kadar üçe hatta beşe katlanacaktı.

∆∆∆∆∆

Önde bizden aşırı bağımsız bir şekilde koşmaya devam eden Beyazıt'ın arkasında "Beyazıt koşma! Beyazıt! Kime diyorum ben ?" diye bağırmaya devam ediyordum.

Hakan yanımda isyan ettiğini belirten bir ifadeyle nefes alıp verdiğinde bende onun kadar sakin olmayı isterdim.
"Sanem sakin olsana sen." dediğinde 'seni öldürürüm adam' bakışları atıyordum.

"Hakan sen önce şu sakinlikten çıkar mısın ? Ayrıca çocuğa bak nasıl koşuyor! Yerlere bir baksana. Bir düşse dizleri parçalanır. Beyazıt koşma! Bak düşeceksin! Beyazıt! Koşmayı bırak! Bak düşeceksin diyorum ama! Ay çocuğum düştü !"

"Kızım bir sakin olsana sen! Düşmedi çocuk."

Bir taraftan Hakan'a laf yetiştirirken bir taraftan Beyazıt'ın arkasından koşuyordum.

"Ya düşseydi! Canı acısaydı hoşuna mı giderdi! Allah bilir kaç gün sürerdi iyileşmesi. Küçücük çocuk acıya dayanabilir mi ? Beyazıt koşma evladım be!" diyerek hala Beyazıt'ın peşinde koşmaya devam ediyordum.

Tıkanan nefesim yüzünden durmak zorunda kalınca arkamdan aheste aheste yürüyerek gelen Hakan'ı beklemek zorunda kaldım.

Hakan arkada bir adım atsa Beyazıt önde on adım atıyordu.

Psikopat Mafyanın Esiri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin