Kocişim! (Bölüm-22)

631 22 1
                                    


"Bu çocuk şimdiden bana zarar oldu. Sevmedim ben kardeşini." Diyip saçımı öptü.

Eslem ablanın suyu geldiği için apar topar en yakın hastaneye geldik. Ne kadardır bekliyoruz bilmiyorum ama epeyce uzun bir süredir bekliyoruz.

"Ne gibi zararı var ki?" diyip başımı biraz daha boynuna sakladım. Ellerimi beline dolamış bekleme koltuklarında öylece oturuyorduk. Karşımızda İdil teyzeler otururken babam bir o yana bir bu yana yürüyordu. Acaba benim içinde bu kadar endişelenmiş miydi? Benide böyle beklemiş miydi?

"Sevgilime evlenme teklifi ediyorum çocuk çıkıp doğacak zaman buluyor. Düğün günüde kesin damatlığımın üzerine kusar."diye hayıflandığında kıkırdamadan edemedim. Selçuk Çağrı'yı kıskanıyordu.

Ameliyathanenin kapısı açıldığında babam hızla doktorun yanına gitti.

"Oğum nasıl? Eslem nasıl? Bir sorun çıkmadı demi? Sesleri gelmiyor. Doktor bir şey söyle!" diyen babama şaşkın şaşkın baktım.

Oğlu olduğu için beni unutacaktı. Kızı olduğunu hatırlamayacaktı bile. Her gün beni arayan babam beklide artık aramayacaktı. Ona yakışır bir oğlu olacaktı. Parmakla gösterilen, saygıyla önünde çeket ilikleten bir oğlu.

"Eslem hanımda, oğlunuzda gayet iyi. İkisinide odaya alacağız bu akşam misafirimiz olacaklar. Geçmiş olsun." Diyip uzaklaşan doktorun arkasından baktım. Hevesim kursağımda kalmıştı. Doğduğu için, iyi olduğu için sevinememiştim bile. Ama onu suçlayamazdım.

"Babam seni unutmayacak. Hem oğluna hemde sana bolca vakit ayıracak. Hem ben varım." Diyen Cem'le zorda olsa gülümsedim. Babama, baba demişti. Babamda bu gün Cem'e oğlum demişti. Bu duruma alışmak zor olacak gibi.

"Eve gidelim mi? Geç olmadan. Sende dinlen."

Selçuk Çağrı'yı görmek istiyordum. Ama çokta yorgun hissediyordum. Sanırım kapıdan gittiğime haber verim eve dönebilirdim.

"Kapıdan görüşsek?" diyip başımı ona çevirdiğimde başını sallayıp burnumu öptü.

*******.

"Bundan sonra hep böyle olacak." Diyip yanıma daha çok sokulduğunda "bundan sonra hep böyle mi olacak?" diye soru yönelttim.

Evime gelmiştim. Odamda Cem'le beraber sarmaş dolaş yatıyorduk. Selçuk Çağrı'yı daha odaya getirmedikleri için onu görememiştim.

"Aynen öyle küçüğüm. Hep ama hep kollarımın arasında uyuyacaksın."

"Ama ya terlersek?" diyip anın içine sıçtığımda kıkırdayıp saçlarımı öptü. "Yine bırakmam seni. Yanımda uyuyacak, kollarımın arasında olacak benim karım."

Sahi, biz evlenecektik. Erken yaşta. Bundan şikayetçi değilim ama babamın nasıl kabul ettiğini merak ediyordum.

"Bitanem." Diyip kafamı boynundan çıkartıp yüzüne baktıktan sonra "babam hiçbir şey demedi mi?" diye devam ettim.

"Eslem abla konuşacak seninle. Artık uyusak mı? Sabaha kahvaltı istiyorum."

Cem bu evlilik işine çabuk alışmıştıken benim alışmam uzun sürecekti ama bundanda şikayetçi değilidim.

Saklandığım adam, taparcasına sevdiğim adam artık kocam olucaktı. Ondan bir kez daha ayrılma korkum yoktu ama varış gibi içim rahatlamıştı.

Dudaklarına küçük bir öpücük koyup  hemen boynuna geri girdim. Hala utanıyordum. Hala seviyordum. Ve ölünceye kadarda sevecektim.

*******.

"Günaydın." Diyip sırıtarak bana bakan Cem'in boynuna kendimi sakladım. Daha uykum vardı.

"Duru'm, güzelim kalk bak daha gelinlik bakacağız sana."

Bir haftadır beni aynı şeyle kandırmayı başarıyordu ama bu gün yemezler Cem Çınar!

Bir haftadır beraber uyuyorduk. Babam bir şey demiyordu. İlk üç dört gün garipsesemde Eslem ablayla konuşunca anlamıştım.

Cem, babamla konuşup artık benim yanımdan ayrılmak istemediğini belirtmiş. Babam benim evlililk için küçük olduğumu söyleyince işleri birazcık karışsada Cem, hiçbir yakınlaşma olmayacağını hala beni gözü gibi koruyacağını dile getirmiş. Babam biraz ırım kırım etsede en sonunda kabul etmiş. Bu konu hakkında da benimle konuşması için Eslem ablayla konuşmuş.

Sadece aile arasında küçük bir nikah olacağını belirttiklerinde hayalimdeki gelinliği düğünüme sakladım.

"Bu gün gerçekten bakacağız ama. Kalkamazsan ablamı ararım bak!"

"Uykum var hain sevgili! Bırak biraz daha uyuyayım." Diye mızıkçılık yaptığımda pes edip kollarını bana sarıp kendini yatağa bırakmıştı.

******.

"Sırtı fazla açık."

Ayaklarımı yere vura vura kabine geri döndüm.

Beğendiğim her beyaz elbiseye bahane buluyordu.

Kısa ve sırt dekolteli elbiseyi inadına giyip kabinden çıktım.

"İnadına giydin demi?" gayet sakin gelen soruyla omuz silktim. "İllaha kalk bul diyorsun." Dediğinde yine omuz silktim. Sinir ediyordu!

"Gir geri kabine. Çıplak çıplak ortalıkta geziyorsun. Allah çarpar!"

"Pijamalarımla geleceğim ben nikaha! En güzeli!" dedim ve bir kez daha ayaklarımı yere vura vura kabine girdim. Kabindeki küçük koltuğa oturup Cem'in gelmesini bekledim.

Kapı açılınca Cem sığırı içeri girdi. Kapıyı çalma gereği bile duymuyordu. Öküz!

"Bu?" diyip elindeki elbiseyi gösterdi.

Kırık beyaz kalın askılı eteklerine doğru parıltılı müko bir elbiseydi. Allah'm sana geliyoum!

"Sabahtan beri neden uğraştırıyorsun beni? En başında getirseydin böyle olmazdı!" diyip elindeki elbiseyi alıp üzerime tuttum.

Hem yakışıklı hem zeki hemde zevkli bir sev.. ay kocam vardı. Benim kocam.

"Beğendin mi?" diye sorduğunda başımı sallayıp yanağını öptüm. Elbiseyi elimden alıp "giyin gel alyans bakacağız daha." Dedi ve kalbinden çıktı.

Beni gidi şanslı sürtük beni. Nasılda kaptım yakışıklı çocuğu. Ah ben yok muyum ben.

SOL YANIM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin