~ÖZLEMİŞTİM~ (Bölüm ~29)

645 22 10
                                    

"Bu nasıl?" diyerek bana gelen Selçuk Çağrı'ya baktım. Büyümüşte küçülmüş gibiydi. Bu çocuğu alıp içime gömesim geliyordu.

"Sencede biraz renkli değil mi? Sonuçta artık daha sade şeyler moda bebeğim." diyerek elinde pembe renklerin dans ettiği tabağı işaret ettim.

"Evet haklısın Duyucum. Fazla pembe biy tabak ben oysam bundan yemek yemem eykek adam pembe tabaktan yemek mi yeymiş?" diyerek kendine sinirlendiğinde ona gülümsemeden edemedim.

Nişanıma bir hafta vardı, bizde Eslem ablayla ev için ufak tefek şeyleri hallederek vakit öldürüyorduk. Düğüne kadar rahat edebilmek için birazda stresden uzak durmak için bu fikri ortaya Hale atmıştı ama kendisi ikizleriyle cinnet geçirmek istemediği için alışverişlerde bulunamıyordu.

"Pekiy Duyucum bu naşıl?" diyerek bu seferde elinde, üzerinde çizgi film karakteri olan bir yastıkla geldiğinde yüz ifadem nasıldı bilmiyorum ama "Anne ya bu ablam hiç biy şey beyenmiyoy! Ne gösteysem güyüyor! Al şunu şuydan!" diyerek Eslem ablanın yanına doğru ayaklarını vura vura gitti.

Mobilyalar eve gelmişti. Mutfak için bir kaç parça eksik vardı ama onunla da Cem ilgileniyordu. Daha düğünümüze üç hafta vardı ama evimizin işi bitmişti bile. Bahçeye bir sürü çicekler ekmiştik. Bahçe takımı bakarken Cem salıncakda isteyip onuda almıştı. Hatta bir ara basket potası koydurmayı düşünmüştü ama bu mükemmel(!) fikrinden onu vazgeçirmiştim.

Ben elimdekileri kasadan geçirip poşetlerken Eslem ablada büyük eşyalar için evimin adresini veriyordu. Bu süreçte o kadar çok yardımcı olmuştu ki bana. Onu ilk zamanlar istemediğim ve üzdüğüm için çok mahcup oluyordum. İyi ki çocukluğuma verip evlenmişlerdi.

Eslem abla, "Duru tatlım eve geçiyorum ben geliyor musun?" diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda sallayıp "Cem'in yanına uğrayıp eve geçer aldıklarımı bırakırım." dedim.

Selçuk Çağrı'yı öptükten sonra onunlada görüşüp arabama bindim. Gerçi benim sayılmazdı, babamın garajda yatan arabalarından biriydi. Bu düğün süresince kullanmam için babam vermişti.

Aldıklarımı arka koltuğa özenle yerleştirip sürücü koltuğuna geçtim. Kemerimi takıp Cem'lerin şirketine doğru yola koyulduğumda aklım ondaydı. Dört gündür göremiyordum. Oda yetmiyormuş gibi geceleri benden önce uyuyakalıyordu ve Mehmet babam ona şirketteki bütün ayak işlerini yaptırdığı için ona kızamuyordum da.

Yaklaşık bir 10 dakikalık yoldan sonra arabadan inip anahtarı valeye verdikten sonra binanın girişine doğru ilerledim. Cem'in odasının olduğu kata geldiğimde asistanı Melek ablaya selam verip odasına yöneldim.

Saçmalamayın tabi ki kıskançlık yapıp kocamın yanına sarışın eteği bir karıştan uzun olmayan asistan koymak istemediğimden Melek ablayla çalışmıyor. Sadece işinde tecrübe edinmiş ve başarılı biriyle çalışması onun için daha iyi olur diye 34 yaşında iki çocuk annesi kocasına deli gibi aşık olan Melek ablayla çalışıyor.

Cem'in kapısını tıklayıp cevap vermesini beklemeden kapıyı açtığımda ilk önce görüş alanıma giren Cem'le beraber yüzüm gülerken iki saniye sonra masanın üzerine oturmuş sırtı bana dönük olan kadını görmemle yüzümdeki gülümseme donup kalmıştı.

Olamazdı dimi? Olmazdı. Cem yapmazdı. Yapamazdı?

"Ce.. Ce.. Cem?"

"Bebeğim? Senin ne işin var burda?" diyerek sandalyesinden kalkıp bana doğru ilerleyen Cem'i elimle durdurdum.

Masasının üzerinde etek giymeyi unutmuş gömleğinin düğmeleri kapanamayan bir kız otururken bana yaklaşamazdı.

"Kusura bakmayın böldüm."diyip hala tuttuğum daha doğrusu tutunduğum kapıyı çekip odadan çıktım.

SOL YANIM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin