Harry, Hermione ve Ron koridorlarda hızlı adımlarla ilerliyorlardı. KSKS dersiydi ve Ron bundan hiç de memnun gözükmüyordu.
"Derse girmek istemiyorum. Hele de Profesör Snape'in dersine girmeyi hiç istemiyorum."
"Ron, ne kadar çok konuştuğunun farkında mısın?"
"Hermione, bugün quidditch seçmeleri var. Çalışmam gerekiyor o yüzden derse girmek istemiyorum."
"O zaman girme ve ceza al!"
Hermione sinirlenmişe benziyordu. Onu her ne kadar sevsede bu boş konuşmaları onu öldürecek gibi oluyordu. Ellerindeki kitapları sıkıca kavrayıp yürümeye devam etti. Arkadan sesler geldiğini duysa da arkasını dönmemişti hiçbiri ta ki Draco Harry'nin omzuna çarpana kadar.
"Selam Potter."
"Ne istiyorsun Malfoy?"
"Bi şey sormama izin ver. Bir Weasley ve bir bulanıkla gezen seçilmiş çocuk olmak nasıl bir duygu?" dedi ve sırıtarak Harry'ye bakmayı sürdürdü. Harry tam bir şey söyleyecekken Hermione ona engel oldu.
"Gidelim Harry. Bununla harcayacak vaktimiz yok. Sana gelince Malfoy, bizden-uzak-dur." diyerek baş parmağını Draco'nun göğsüne bastırdı. Draco iki eline yana açarak yüzünü buruşturdu.
"Granger senin bulanık teninin bana deymesini istemiyorum, hemen elini üzerimden çek."
Hermione yüzünü buruşturarak arkasını döndü. Draco arkadaşlarıyla birlikte onlara gülerken altın üçlü sınıfa ulaşmıştı bile. Kapıyı tıklatıp özür dileyerek içeri girdiler. Hızla yerlerine geçerken Snape'in delici bakışlarına maruz kalmışlardı.
"Sizin bu şekilde derse geç kalmanıza neden olan nedir Bay Potter? İsterseniz Bay Weasley ya da Bayan Granger da cevaplandırabilir bu soruyu. Öyle değil mi?"
"Özür dileriz Profesör kitaplara dalmışız."
"Bir daha yaşanırsa 3 parşömenlik bir ödev yapmak zorunda kalabilirsiniz." dedi ve dersine kaldığı yerden devam etti Snape. Her zamanki gibi Hermione'nin bütün sorulara el kaldırdığı, Harry'nin Snape'e baktığı ama aslında dinlemediği, Ron'un ise uyuduğu bir ders olmuştu. Ders bitiminde kafasına kitabı vuran Hermione gülümseyerek sınıftan çıkarken Ron acıyla başını tutuyordu. Harry Ginny'ye gitmek üzere onlardan ayrılırken Ron ve Hermione de birlikte bahçeye çıktılar. Hagrid'in kulübesinin yakınlarındaki taşlara oturup etrafı seyrettiler bi süre.
"Bugün seçilirsen seneye oynayabileceksin öyle mi?"
"Evet. Umarım geçebilirim yoksa yazın Fred ve George'un alaylarına maruz kalacağım."
"Fred ve George'u boşver şimdi. Önce bana söz ver Ronald. Yazın mutlaka mektup yazacaksın."
"Ah Hermione. Her sene aynı şey için söz verdiriyorsun. Ama her sene yazmıyorum. Mektuplardan hoşlanmıyorum Herm, yapma lütfen."
"Sana bozulmaz yemin ettireceğim ve dediğimi yapmazsan öleceksin. Bu yüzden kesin öleceksin." diyerek gülümsedi. Yarın tatile giriyorlardı ve uzun bir süre birbirlerini görmeyeceklerdi. Bunun aklına gelmesi onu tekrar üzdü. Normal dünyadaki arkadaşlarını pek de sevdiği söylenemezdi.
İkili biraz daha oturduktan sonra seçmeleri hatırlayark ayaklandılar. Sahaya doğru ilerlerken Ron'un heyecanı ikiye katlanıyordu. Vardıklarında Hermione başarılar dileyerek tribünlerdeki yerini aldı. Karşı tribünlere bakınca Malfoy'un olduğunu gördü. Onun burda ne işi var diye düşünürken maç başlamıştı bile. Ron arayıcı olarak seçmelere katılmıştı ve peşindeki bludger onu hayli rahatsız ediyordu. Hermione endişeyle Ron'a bakarken bludgerın sürekli onu takip ettiğini anladı. Nereye gitse arkasındaydı ve fazlasıyla hızlıydı. Ron birkaç defa süpürgesinde sendelerken Hermione'nin gözü Draco'ya takıldı. Sürekli Ron'a bakıyordu ve bir şeyler söylüyordu. Ona büyü yaptığını anlayınca çok sinirlendi. Asasını sıkıca kavrayıp olduğu yerdrn kalktı. Malfoy'un yanına gidecekti ki bir kırılma sesi sahaya inmesine neden oldu. Bludger Ron'un süpürgesine çarpmıştı ve onu süpürgeden düşürmüştü. Yerde baygın hâlde yatan Ron'un başına toplanmıştı herkes. Onu yerden kaldırıp hızla Bayan Pomfrey'e götürdüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Give Up_Dramione
Fanfic"Güçlü olmalısın." dedi fısıltıyla. İşte o gece. Mehtapta yıldızlar birbirleriyle dans ediyorken. Kahverengi gözler mavilerle buluşurken oldu ne olduysa. Birbirlerini bu kadar mutlu hissettikleri bir günün ertesinde yaşananlar onları hiç de mutlu et...