Hermione yatakta sağa dönünce bir el hissetti bedeninde. Kafasını çevirip baktığında Draco'yu gördü yanında.
"Malfooooy!"
Draco kulaklarını tıkayarak yataktan kalkıp Hermonie'ye baktı. Hermione hızla yataktan çıkıp yastığını eline aldı.
"Ne cürretle yanıma yatarsın?! Sonra da sapık değilim diyorsun."
"Başka yatak yoktu Granger."
"Kanepede uyuyabilirdin! Şimdi hemen çık burdan!"
Draco yataktan çıkıp elleriyle saçını karıştırdı. Kapıdan çıkacağı esnada durup arkasını döndü.
"Dün öyle demiyordun ama."
Yüzüne yan bir gülümseme yerleştirip odadan çıktı. Hermione yatağa oturup düşüncelere daldı yine. Babasını düşünüyordu, diğer kadından olan kardeşini düşünüyordu. Düşündükçe de sıkıntıdan ofluyordu. Biraz daha oturduktan sonra kalkıp odadaki banyoya girdi. Ellerini yüzünü yıkayıp banyodan çıktı. Yatın salon gibi duran kısmına gelip koltukta uzanan Draco'ya baktı. Mutfağa girip buzdolabına bakınırken konuştu Draco'yla.
"Yatılıyormuş değil mi?"
Hermione arkasını tezgaha dönüp ellerini de tezgaha koydu. Draco hızla oturduğu yerden kalkıp mutfağa girdi. Hermione'nin yanına gidip ellerini tezgaha koydu. Hermione tezgahla Draco'nun arasında sıkışıp kalırken geriye doğru gidiyordu. Draco biraz daha üzerine eğilip gözlerini genç kızınkilere dikti.
"Biz seninle öpüştük Granger, farkında mısın?"
"Öyle bir şey olmadı."
"Ne demek olmadı?" dedi Draco geriye çekilerek. Daha dün olmuştu, daha dün öpmüştü onu ama kendisine nasıl davranıyordu.
"Biz seninle öpüşmedik Malfoy. Sadece birkaç saniyeliğine sen beni öptün, ben seni değil."
Haklıydı genç kız. Kendisi karşılık vermemişti, Draco küçük bir öpücük bırakmıştı sadece dudaklarına. Genç adam sinirlenerek ona baktı. Gözlerinde hayal kırıklığı vardı.
"Bana sarıldın, hiç ayrılmayacakmış gibi sarıldın."
"Bak Malfoy, sana sarılmam sana aşığım anlamına falan gelmez tamam mı? Ben Harry'ye de sarılıyorum, Ron'a da. Onlara da mı aşığım yani? Dün çok mutsuzdum ve yanımda olacak birilerine ihtiyacım vardı. Ben de sana sarıldım. Hepsi bu."
Draco daha fazla geri çekildi. Yüzünde buruk bir gülümseme vardı genç adamın. Çenesi titriyordu, gözyaşlarıyla bir savaşa daha girmişti. Kaybedeceği bir savaşa daha. Arkasını dönüp koşar adımlarla ilerledi. Koltukta duran ceketini alıp dışarıya çıktı. Çok uzak olmasa da kıyıdan biraz daha ilerdeydi yat. Hermione cam kapıdan ne yapacağına bakarken kendini denize attı genç adam. Hermione yaşadığı şokla ağzını kapatıp hayretler içerisinde onu izliyordu. Draco yüzerek kıyıya varmaya çabalıyordu. Vardığında bulduğu bir halata tutunup yukarıya çekti kendini. Bir süre oturdu betonda. Deniz mavisi gözleri denizle buluştu genç adamın. Dakikalarca baktı denize. Baktıkça Hermione geldi hatırına. Söyledikleri geldikçe doldu gözleri.
₩₩₩₩₩₩₩
Hermione ellerini dümene koymuş sürüyordu yatı. Çok anlamazdı aslında ama zor gelmemişti kullanması. Gözlerini semaya kaldırdı. Maviler ona Draco'yu hatırlatıyordu. Çok mu ağır konuştum diye düşündü önce. Ama ne gelirdi ki elinden? Onu sevemezdi. Draco'nun da onu sevmediğini düşünüyordu. Birini öpmen onu sevmeni gerektirmez sanıyordu genç kız. Bugün öper sarılır ama yarın yine bulanık deyip aşağılardı onu. Bunlara dayanamazdı Hermione. Ona kalbini verip sonra göz göre göre parçalamasını seyredemezdi. Ama bu düşünceleri yanlıştı. Ve bu yanlış düşünceleri, ona hiç de faydalı olmadı. Karşısındaki tekneye hızla çarparken büyük bir çığlık yankılandı denizde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Give Up_Dramione
Fanfiction"Güçlü olmalısın." dedi fısıltıyla. İşte o gece. Mehtapta yıldızlar birbirleriyle dans ediyorken. Kahverengi gözler mavilerle buluşurken oldu ne olduysa. Birbirlerini bu kadar mutlu hissettikleri bir günün ertesinde yaşananlar onları hiç de mutlu et...