Hermione evin içinde dolanıyor, Harry'den gelecek mektubu bekliyordu. Ron'un söylediklerini yazarak ne yapacağını sormuştu Harry'ye. Dün akşam göndermişti. Çoktan gelmesi gerekiyordu. Salonda dolanıp dururken Draco'nun sesiyle irkilerek o tarafa baktı.
"N'oluyo sabah sabah?"
"Yok bi şey."
"Hem sen niye gitmedin hâlâ?"
Hermione saate baktığında ağzı bir karış açık kaldı. Koşarak evden çıkarken mektup aklına bile değildi. Yere düşen kağıdı gördü Draco. Bi adres yazıyordu. Restoranın adresini aldığını söylemişti Hermione. O olmalı diye düşünüp cebine attı kağıdı. Televizyonun karşısına geçtiği an kafasının üzerinden geçen baykuşu fark etmesi zor olmamıştı. Kuşun pençelerindeki mektubu aldı ve okumaya başladı. Okudukça kahkahalarına engel olamıyordu.
Hermione,
Buna gerçekten inanamıyorum. Sen Ron'a bir şey yazma. Ben onunla konuşup sana haber vereceğim. Mektubu bekle.Sevgilerle
Harry
Draco'nun yüzündeki gülümseme her zamanki gibi şeytanice bir hal alırken yerinden kalkıp kalem kağıt aldı. Bu sefer iki tane mektup yazmıştı.
Hermione,
Ne yapman gerektiğini bilmiyorum. Belki de Ron'a bir şans vermelisindir. Buna senin kara vermen gerekiyor. Umarım yanlış bir şey yapmazsın.Sevgilerle
Harry
Hermione'ye yazdığı mektubu zarfa koyup rafa kaldırdı. Bir de Hermione'nin ağzından Ron'a yazdığı mektup vardı.
Ron,
Sözlerime nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Ama çok uzatmayacağım. Söylemek istediğim sana olan hislerim Ron. Seni seviyorum. Lütfen beni yanlış anlama. Cevabını bekleyeceğim.Sevgilerle
Hermione
Draco o mektubu da zarfa koydu ve baykuşun pençelerine taktı. Evden hızla çıkan kuşa baktı Draco. Ortalık fena hâlde karışacaktı.
₩₩₩₩₩₩₩
Hermione siparişleri yetiştirmeye çalışıyordu. Kendini hiç de iyi hissetmiyordu. En yakın arkadaşı kendisine karşı duygular besliyordu. Hermione Ron'u seviyordu, ama arkadaş dışında göremiyordu onu. Böyle bir şeyi beklemiyordu.
Elindeki tabakları masaya bırakıp mutfağa geri döndü. Ona heyecanla bakan Harry'ye döndü oturduğu sandalyede."Çok heyecanlı görünüyorsun, bi şey mi oldu?"
"Şey için heyecanlandım da biraz, akşam için."
Hermione akşam dediğinde duraksayıp bi şey olup olmadığını düşündü. Yemek aklına geldiğinde kendine küfrederken bozuntuya vermemiş ve ben de demekle yetinmişti. Daha ne giyeceğini bile bilmiyordu. O kıyafetlerini gözünün önünden geçirirken Harry bu halini fark edip jesste bulunmak istedi.
"İstersen bugün erken çık. Zaten fazla kişi yok. Ben hallederim."
"Hayır, olmaz. Tek başına yetişemezsin her yere."
"Hermione, sorun değil çık sen. Bak ısrar ediyorum, kırms beni."
Harry'nin köpek yavrusu bakışlarını ören Hermione ısrarın gereksiz olduğunu anladı. Teşekkür edip çıktı. Eve giden yolda beyni ikiye bölünmüş durumdaydı. Bir yanı Ron ve mektubunu düşünürken, diğer yanı da akşamı düşünüyordu. Boğulmamak için zor tutuyordu kendini.
![](https://img.wattpad.com/cover/76456245-288-k941685.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Give Up_Dramione
Fanfiction"Güçlü olmalısın." dedi fısıltıyla. İşte o gece. Mehtapta yıldızlar birbirleriyle dans ediyorken. Kahverengi gözler mavilerle buluşurken oldu ne olduysa. Birbirlerini bu kadar mutlu hissettikleri bir günün ertesinde yaşananlar onları hiç de mutlu et...