Bölüm 43

27.4K 952 85
                                    

Ben hala ona bakarken tekrar önüne dönüp yürümeye başlamıştı bile.Bu romantik an bu kadar çabuk bitmek zorunda mıydı ? Ama ne demişti ? "Ben benim olanı korurum." Yani ben onundum.O da benim.Mutluluktan uçtuğumu düşündüğüm o dakikalar adeta zıplayarak serserinin peşinden ilerliyordum.Ta ki bir ağaca çarpana kadar...

Çarpmanın etkisiyle aniden yere düştüm.Acıyla bir inilti çıkarınca önden giden serseri birden arkasına döndü ve beni gördü.Önce şaşkınlık sonra endişeye dönen yüz ifadesiyle hemen yanıma gelip eğildi.

"İnanamıyorum gerçekten sana.Düz yolda bile yürümeyi beceremiyorsun , küçük kız." dediğinde bacağımdaki sıyrığa bakıyordu.

"Ben özür dilerim.Sadece..."

"Her şey için özür dileme.Özür dileyecek şeyler de yapma.Sadece dikkatli ol !" dediğinde gerçekten de ciddi görünüyordu.Benim için endişeleniyordu.Bu beni önemsediği anlamına gelmez miydi ? Acının etkisiyle büzülen ağzım tekrar otuz iki diş açıldı.Serseri bakışlarını dizimden yüzüme getirdiğinde yüzündeki şaşkınlığı çok açık görebiliyordum.

"Madem bu kadar mutlusun kendi sorununu kendin halledebilirsin heralde.Hem banane." deyip ayağa kalktığında yüzümdeki sırıtış birden kayboldu.Gerçekten de yürümeye başlamıştı.Ama beni önemsemiyor muydu ? O zaman bu da neydi böyle.Beni bu halde burada bırakıyordu.Öküz !

Serseri hep böyleydi işte.Bir yaptığı diğerini tutmuyordu. Her zaman kafamda soru işareti bırakıyordu ve gerçek hislerini hiçbir zaman anlayamıyordum.Ama ben de Nazlı isem pes etmeyecektim.

"Sözünde hiçbir zaman durmaz mısın sen ?" diye bağırdım arkasından.Bana dönünce zaferle gülümsedim.

"Daha az önce ben benim olanı korurum demiştin sanki ?" dediğimde gözlerini bayarak yanıma geldi. Gülmemeye çalışıyordum ama yüzümdeki tebessümü bir türlü atamıyordum.

"Bunu sen istedin ya da seni önemsediğim için yapmıyorum.Sadece sonra benim başımın etini yeme diye yapıyorum." dediğinde beni kucağına almıştı bile.

Bu gerçekten çok tuhaf bir histi.Dokunduğu her hücrem sanki yenileniyormuş gibi oluyordu.Kalbim her seferinde bıkmadan hızlanmaya devam ediyordu.Bütün vücudumu ele geçiriyordu serseri.Bu ne kadar sinirmi bozsada hoşuma da gidiyordu.

Kafamı kaldırdığımda etrafımızdaki bizi izleyen kalabalığa baktım.Kızlar serseriye hayranlıkla bakıyorlardı.Tamam bu kadar yakışıklı ve şuan da bir kıza yardım eden bir çocuğa bakmaları gayet normaldi ama bakmalarını istemiyordum.Bu kadar kız varken nasıl serserinin sadece beni görmesini sağlayacaktım ki ? Belki de beni görmüyordu bile ? Ama o kadar olay yaşamışken en azından ilgisini çekiyorumdur değil mi ?

"Nereye kadar seni taşıyacağım prenses ?" dediğinde düşüncelerimden arınarak serseriye baktım.

" Taksi durağına kadar taşısanız yeter.Tabi beni önemsemeyen biri için çok eziyet olacak ama..." dediğimde tam bu konuyu eşeleyip içimi rahatlatacakken karşımızdan gelen kızın serseriyi durdurmasıyla sözüm yarım kalmıştı.Gözlerimi sinirle kıza diktiğimde daha da sinirlendim.Fazla seksiydi.

"Afedersiniz, saatim yok da çok acil.Saat kaç ?" dediğinde sinirimin üzerine bir de şaşkınlık eklenerek ona baktım.Yok artık resmen serseriye yavşamak için bahane buluyordu.Hem de benim yanımda.Daha da kötüsü ben bu haldeyken !Kafamı kaldırıp serseriye baktığımda gülümsüyordu.Evet resmen kıza gülümsüyordu !Bunlar sohbeti ilerletince ,birden sinirime hakim olamayıp dirseğimle serserinin karnına tekme atıp, kucağından kendimi yere atıp topallayarak yürümeye başladım.

SIRADAN ( DÜZENLENİYOR )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin