Bölüm 36

30.6K 1K 95
                                    

NAZLI'NIN AĞZINDAN

Serserinin olduğu banka oturup aldığım poğaça ve çayları masaya koydum.Sonra da kafamı kaldırıp serseriye baktım.O da aynı şekilde bana bakıp kaşını kaldırdı.

"Sana otur demedim ?" dediğinde ' gerçekten ciddi olamazsın değil mi ?' bakışı yaptıktan sonra ciddi olduğunu anlayıp dişlerimi sıkarak banktan kalktım.Çayını alıp yudumlamasını izledim.Yüzünü ekşitince ona baktım.

"Bu çaya kim dedi şeker koydur diye !" diyerek çayı yere döktü.

"Şimdi bana yenisini al gel." derken gözlerini gözlerime dikmiş gerçekten de emir veriyordu.Sabır Nazlı sabır ! diye iç sesimle konuşurken dişlerimi daha da sıkıp gözümü baydıktan sonra gidip bir çay alıp geldikten sonra tekrar önüne koyup içmesini bekledim.Bir yudum çaydan alıp poğaçasını ısırdıktan sonra tam rahatlamıştım ki çayını tekrar yere döktü.Sinirle ve anlamayan bir ifadeyle ona baktım.

"Poğaçayla çay hiç iyi gitmedi.Sen bana git bir kahve al."

"Gerçekten saçmalamaya başladın !"

"Anlamadım?" diyerek imalı imalı bana bakınca diyeceklerimi içime atıp tekrar parktan uzaklaştım.Kahveyi alıp,serseriye ölümcül bakışlar atarak kahveyi ona verdim.Ama aynı şeyleri tam üç kere daha tekrarlattı.Farklı bahanelerle'.Yok çok acı geldi, bunun tadı yok, içmekten vazgeçtim vs.' diyerek.Bu kölelik saçmalığını bu kadar da abartacağını tahmin etmemiştim.Her koşuşturmam da bir de sırıtarak beni deli ediyordu !Ama kendime bile şaşırmıştım.Nefes nefese kalmama rağmen sesimi çıkarmamıştım.En sonunda saatime bakınca zilin çalmış olduğunu farkettim.Serseriye aldırmadan karşısındaki banka oturdum.

"Derse geç kalacağız artık kalkalım sonra devam edersin eziyetine!" dedim gözlerimi ona dikerken.

"Geç kalalım sorun yok."

"Ne demek sorun yok ?"

"Ya da sen git ben bugün derse girmeyeceğim ."

"Nedenmiş o ?"

"Sanane."

"Ya anlamıyorum ben.Nasıl bu kadar sorumsuz olabiliyorsun.Bir ailem yok dedin ama kolejdesin.Hem de çok iyi bir kolejde.Bu nasıl oluyor ?"

"Zekam sağolsun."

"Anlamadım?"

"Anlaman gerekmiyor zaten."

"Hayır gerekiyor . Yani burslu musun sende ?"

"Aferin!"

"Hadi canım inanmam.Senin gibi bir aptal?"

"Zeka diyorum ya küçük kız.Senin gibi ineklememe gerek kalmıyor.Yani bu durumda aptal da sen oluyorsun." dediğinde gözlerimi kırpıştırıp ona baktım.Zeki olabileceğini hiç düşünmemiştim.Yok, düşünmüştüm ama zekasını sadece şeytanlığa kullanıyor sanıyordum.Ama çok merak etmiştim ne kadar zeki olduğunu.Bir test etmek çok iyi olacaktı.Öğretmenin verdiği matematik sorusunu çözebilirse buna inanabilirdim.Çünkü Evla bile ikinci derse anca çözebilmişti.Defterimi çıkarıp soruyu küçük bir kağıda yazarken bana anlamayan bir şekilde bakıyordu.Tamam bazen çok çocukça davrandığımı biliyorum ama benim de böyle huylarım vardı işte.Soruyu tamamladığımda kağıdı ona uzattım.

"Al.Eğer bunu çözebilirsen sana inanacağım." dedim çözemeyeceğinden emin bir şekilde ona bakarken.O ise beklediğim tepkinin aksine kahkaha atmaya başladı.

"Sen gerçekten de küçük bir kız çocuğusun."

"Hıhı kesin öyledir.Sen şuna çözemiyorum da kıvırıyorum demiyorsun da."

SIRADAN ( DÜZENLENİYOR )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin