25- Yaralarım

223 32 7
                                    

Sabah gözlerimi aralamamın sebebi yüzümü gıdıklayan saçlardı. Kokusunu içime çekip yan dönerek bana arkası dönük Renk'in ensesini öptüm. Homurdanarak omzunu indirip kaldırdı. Bir kez daha öptüm ve bir kez daha.

Anlamadığım bir şeyler mırıldandı. Gülerek ismini sayıkladım. Ama o aldırmadan uyumaya devam etti. Yanağından şakağına kadar öpücük yolu izlesem de fayda etmiyordu. "Reenk. Uyan artık."

Gözlerini yavaşça açtığında derin bir nefes alarak ellerini arkasında savurdu. Sonunda yüzümü bulduğunda gülümsedim. "N'apıyorsun bebeğim?"

"Sabah ilk kalktığımda seni görmek istedim ama karşımda beyaz bir duvar görünce bari ilk dokunduğum şey sakalların olsun dedim."

Ben bu kızı alır içime sokarım. Kimse görmesin diye.

Bana doğru dönüp çenemden öptü. "Karnım acıktı."

"Hadi kalkta bir şeyler yiyelim."

"Burda kahvaltılık bir şey yok ki."

O sırada ayağa kalkmış telefonumu cebime koyuyordum. Kapıdan çıkacakken ona dönüp kollarımı iki yana açtım ve omuz silktim.

"Ben açlıktanda ölürüm, yeter ki yanımda sen ol."

***

Alsancak'ta bir kahvaltı restorantına oturup kahvaltımızı ediyorduk. Bitince ben çay o da kahve söyledi kendine. Elime telefonumu alıp kamerasını açtım.

"Yaa! Beni mi çektin sen?"

O bana bakıp söylenirken ben çektiğim fotoğrafı kilit ekranı yapıp çayımdan bir yudum aldım. "Güzelsin."

Kıkırdadığı sırada masadaki elini tutup ona bir öpücük kondurup bırakmayarak tutmaya devam ettim.

"Vaay! Ben başkasına aşığım derken bu sulu gözden bahsettiğin aklıma gelmişti ama ciddiye almamıştım."

Yanımızda bir beden belirdiğinde bu kişinin Eren olduğunu görünce gözlerimi devirip Renk'in elini bırakarak arkama yaslandım. "Hiç eğlenceli değilsiniz. Ee? Ne haber görüşmeyeli bücür?"

Bir sandalye çekip yanımıza oturduğunda kaşlarımı çattım. Bücürü bana mı demişti? Evet evet. Bana demişti. Sikicem he bunu da. Ne mal adamlarla uğraşıyoruz?

"Defol git."

Renk'le göz göze geldiğimizde gözlüklerini çıkarıp bana olay çıkartmamam için uyarıcı bakışlarını yolladı. Ben ise derin bir nefes alarak cevap verdim.

"Gitmezsem ağlar mısın yoksa?"

Güldüm. Daha sonra bu küçük tebessümlerim büyük bir kahkahaya dönüştü. Ciddileşip ona baktım. "Gitmezsen seni ağlatırım."

Bu sefer gülen taraf o olmuştu. Ben bu adamı diri diri gömmeyip de ne yapayım? "Hadi oradan. Ne yapabilirsin çok merak ediyorum."

Zaten o anda ayağa kalkıp sandalyemi geri ittirerek yakasına yapışmış yumruk atacakken; "Yalın dur." diye seslenen Renk'e kaydı bakışlarım.

Tam onun hatırına Eren malını bırakacakken çeneme yediğim yumruğuyla Renk'i falan es geçip yere yapıştırdım onu. Ayağımı bacaklarının arasına koyup çömelirken iki yakasından tutup alnımı burnuna vurdum. Renk'in çığlıkları, etrafta bizi ayırmaya çalışan insanlar ve yüzüme yediğim birkaç yumrukla karnına tekme savurup ayağa kalktım.

"Bizi rahatsız etme. Renk'in etrafında da dolaşmak yok!"

Masaya bir kaç ellilik bırakıp çantamı elime alarak mekandan çıktım. Arkamdaki sık adım seslerinin sahibinin Renk olduğunu anlamam çok uzun sürmedi. Derin bir nefes aldığını duydum ve kolumda elini hissettim.

Hızıma yetişemiyordu. Bu yüzden biraz yavaşladım.

"Bana bak." diye mırıldandı. Yavaşça durup yüzüne baktım. Korkuyla ağzından 'hıı' nidası çıktı. Eli gözümün altına ve kaşıma değdi. "Acıyor mu?"

Kafamı belli belirsiz sağladım. Elimi tutup beni peşinden sürüklemeye başladı. "Renk gerek yok."

"Sus."

Bir markete girip kısa sürede elinde su şişesi, yara bandı ve peçeteyle döndü. Beni yarım duvarın üstüne oturtup bacaklarımın arasına geçti ve peçeteyi suyla ıslattı. Yavaşça peçeteyi kaşıma bastırdı.

Acıdığı için yüzümü ekşittim. "Fark ettin mi bilmiyorum. Yaralarımı hep sen iyileştiriyorsun."

Gözlerime bir kaç saniye bakıp peçeteyi bir kenara koydu ve yara bandını yapıştırdı kaşıma. "Ben meleğim! Sana gönderilmiş bir melek."

Küçük bir kahkaha atıp markete geri dönüşünü izledim. "Melek..."

Geri döndüğünde bu sefer elinde buzlu poşet vardı. "Çok kötü görünüyorsun. Bu halinle seni sevemem." dediğindeyse az öncekine nazaran daha kuvvetli bir kahkaha patlattım. Buzu elime alıp yanağıma bastırdım.

"Orası değil." diyerek elimi tutup buzu gözümün altına koydu. Bana yakınlaşmasını fırsat bilerek onu belinden kendime çekip dudaklarından öptüm ve buzu tekrar gözümün altına koydum.

Lütfen okuyun... Arkadaşlar ben mi yanlış düşünüyorum bilmiyorum ama yorum yapmadığınızdan gidişatı beğenmediğinizi düşünüyorum. Ya da öyle olsa bile bunu bile dile getirmiyorsunuz. Bir kaç kelimelik cümle bile beni ya sevindiriyor ya da daha da hırslandırıyor yoruma göre. Bir önceki bölüme sadece bir yorum geldi. Üzgünüm ama yazma hevesim gidiyor.

Çizgisiz DefterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin