35- Belirsiz

199 22 13
                                    

Multideki şarkıyı kesinlikle dinleyin. Çok tatlış.

"Kesinlikle.." diye parmağını bana salladı Ekim ve karşıma oturdu. "Kesinlikle bir şeyler yapman lazım."

"Adam dayak yese bile uslanmıyor. Ne yapmamı bekliyorsun Ekim?"

Derin bir nefes alıp kahvemden bir yudum aldım. "Abi Demir amcayı bayıltıp bir halıya serip yurt dışına mı kaçırsak?"

"Salak salak konuşma. Bizim daha etkili bir şey bulmamız lazım."

O sırada Ekim çalan telefonuna bakarken bende bir şarkı mırıldanmaya başladım. Hararetli bir şeyler anlatıyordu bense sakin bir şarkı söylüyordum. Bakışlarımı fincanımdan tüten dumana çevirirken Ekim telefon konuşmasını bitirmişti.

"Nereden bulacağım ben şimdi?" sonra durdu. "Yalın?"

Bu sefer ona baktım. "Ne?" diye ara verdim şarkıma.

"Abi... Kardeşin için bir iyilik yapar mısın?"

"Ne iyiliği?"

"Yarın akşam burada şarkı söyler misin?"

"Yarın akşam burada şarkı söyler misin?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Eve geldiğimde mutfaktan gelen ışık ve tıkırtılarla gülümsedim. Nergis kokusu ve puding kokusu yayılmıştı her tarafa. Kim bilirdi ki aylar öncesine dek ölmüş benin bu hale geleceğini.

Ceketimi çıkarıp askıya, ayakkabılarımıda kenara bıraktıktan sonra salona girdim. Greydi etrafta dolanırken Renk'se kırmızı bir elma yiyordu.

 Greydi etrafta dolanırken Renk'se kırmızı bir elma yiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gülümseyerek önündeki pudinglere bakıyordu. Aynı tebessümle yanına ulaştığımda beni fark edip dudaklarının üzerindeki elmadan kalan suyu yalayıp yanıma ulaştı bir iki adımda. Kollarımı iki yana açıp bekledim. Mesajımı alıp kollarını boynuma dolayınca farklı duygulara sürüklendim. Sabahtan beri son çizgisine ulaşan pilimin şimdi tüm çizgileri yeniden yerine gelmiş ve kırmızıdan yeşile dönmüştü.

"Hoşgeldin." dedi. Sonra geri çekilip elmayı bana uzattı. "İster misin?"

Gülerek dudaklarına kapanıp üst dudağını emdim ve geri çekilince dudaklarımı yaladım. "Bu bana yeter diye düşünüyorum."

Kızaran yüzünü göğsümle kapatınca ağzımdan küçük bir kahkaha döküldü.

***

"Ekim'in yarın grubu vardı ya. Canlı müzik olacağını söylemiş insanlara. Her şey ayarlanmış ama grup vazgeçmiş son anda. Ekim'de benden rica etti yarın akşam sen çıkar mısın sahneye diye."

Renk kafasını kaldırıp kaşlarını yukarıya çıkartarak gülümsedi. "Vaay. Benim sevgilimin sesi mi güzelmiş?"

Burnunu burnuma sürtünce kıkırdadım. "Eh. Gideri var."

"Kabul ettin mi peki?" diyerek ayağa kalkınca kafamı belli belirsiz salladım.

"Açıkçası istemiyorum. Ama Ekim'i yarı yolda bırakmakta istemiyorum."

Mutfaktan puding kaseleriyle geri döndü ve yanıma yerleşti yeniden. "Bana biraz mırıldansa bi şeyler."

Pudinginden bir kaşık alıp meraklı ve bekleyen gözlerle yüzüme baktı.

"Olmalı mı, olmamalı mı?
Yoksa hiç değişmemeli mi?
Ama ben değişmezsem,
Ben olamam ki.
Görmeli mi, görmememli mi?
Yoksa hiç bakılmamalı mı?
Ama ben bakamazsam,
Hiç göremem ki."

***

"Kardeşim sen var ya sen. İyi ki varsın lan. Yemin ediyorum çok seviyorum seni."

Boynuma yapışan Ekim'den dolayı nefeslerim kesilirken geri çekilince büyükçe bir nefes aldım. "Sağol kardeşim, sende iyi ki varsın."

"Bak. Bunlar söyleyeceklerin. İstersen kendinde ekleyebilirsin." diyerek elime bir kağıt tutuşturunca şarkılara bir göz attım. Çoğunu biliyordum.

"Tamam." diye mırıldandım.

"Aha, geldi bizimkiler."

Söyledikleriyle kapıya çevirince başımı adeta mest oldum.

Dudaklarımın kenarları yavaşça yukarı kalkarken sert bir şekilde yutkundum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dudaklarımın kenarları yavaşça yukarı kalkarken sert bir şekilde yutkundum. Peri masalından fırlamış gibiydi resmen. Bembeyaz tenini üzerine giydiği kırmızı derin dekolteli elbisesiyle saklamıştı. Kıvırcık saçlarını arkadan tutturmuş ve boynuna zarif bir kolye takmıştı.

Bana yaklaştıkça büyüyen gülümsemesiyle gözlerim kırmızı dolgun dudaklarına takılı kaldı. Nabzım kulaklarımda atıyordu sanki. O kadar büyülendim ki.

"Yalın?" sesiyle kendime gelebildim.

Kendimi tutamayıp ellerimi beline koyduğum gibi onu kendime çekip dudaklarının tadına bakmaya başladım. Kıkırdayarak geri çekildi. "Deli misin? Herkes bize bakıyor." dedi etrafına masum bir şekilde bakarken.

"Çok güzel olmuşsun." diyebildim kesik nefeslerimin arasında.

"Teşekkür ederim. Sende çok şıksın."

"Sana uyum sağlayabiliyorsam demek ki."

Kollarını boynuma dolayıp alt dudağını dişleri arasına alınca bakışlarım oraya çevrildi. "Hımm. Demek öyle."

"Öyle."

"Nasıl seviyorum belli değil."

"Bu yüzden bitmiyor ya bizim sevgimiz."

"Şapşal."

Yanağından öptüm son kez. Sonrada grup gelmeye başladı. Sahnedeki yerimi alınca terleyen avuç içlerimi bacaklarıma silip boğazımı temizleyerek bakışlarımı Renk'e çevirdim. Mükemmel bakan kahveleriyle bana cesaret veriyordu.

Ve şarkıya giriş yaptım.

Çizgisiz DefterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin