▲3▲

4.7K 332 526
                                    

Sabahın müjdesi güneş ışınları yüzüne vurduğunda göz kapaklarını yavaşça araladı genç kız. Burnuna dolan yabancı koku istemsizce kaşlarının çatılmasına yol açarken uzandığı yatağın yumuşaklığına aşina değildi. Etraf buram buram yabancı kokuyordu. Yataktan doğrulduğunda kendini bilmediği yerde buldu. Meşe dolabın aynasından uzandığı yatağa baktı, yabancıydı. Odayı inceledi, yabancıydı. Şifonyerin üstünde duran parfümlere baktı, yabancıydı. Derin bir nefes aldı, bu koku yaban- hayır, bu koku tanıdıktı. Yatağa, yastığa, dolaba, şifonyere hatta tüm odaya sinen bu yoğun koku tanıdıktı. Dün gece tanışmıştı bu kokuyla kız, ağzını kapatan elin sahibinden gelen nane ve ona has erkeksi koku.

Başka zaman olsa kokunun ferahlatıcı etkisini düşünürdü, nanenin içine gizlenmiş sigara kokusunu mesela, ama vakti yoktu You'nun. Nerede olduğunu, neden burada olduğunu öğrenmeliydi. Gözlerini kısacık bir an kapatıp dün geceyi anımsamaya çalıştı. Son hatırladığı ağzına kapanan bir eldi ve bir de...

Sebastian. Onu dün Bradley'den kurtaran adam. Hiç düşünmeden ona kafa tutan, daha önce hiç tanışmadıkları halde onu koruyan. Peki şimdi You'nun bu yabancı yerde neden tek hatırladığı şey buydu? Sebastian ona adını söyleyip zarar vermeyeceğini söyledikten sonra ne olmuştu? Neden o andan sonra olan her şey karanlıktı? İçini huzursuzluk kaplamıştı kızın, başka bir yatak odasında, başka bir evde, başka bir yerdeydi. Tenine işleyen yabancılık duygusu bu huzursuzluğu derece derece arttırıyordu. Üzerine örtülen battaniyeyi kenara itip elbiselerini kontrol etmek istedi. Ne de olsa dün gece neler olduğunu hatırlamıyordu. Nefret ederek giydiği siyah mini elbisesini üstünde görünce derin bir 'oh' çekti. Bu elbisenin üzerinde olmasından mutluluk duyduğu tek andı belki de. Çıplak ayaklarını yatağın çarşafında gezdirdi. İşkence ayakkabıları ayaklarından çıkarılmıştı. Başını yatağın kenarına çevirip yerde duran ayakkabılarına baktı. Onu buraya yatıran kişi ayaklarının konforuna kadar düşünmüş olmalıydı.

Ayaklarını yumuşak halıya uzatıp ayağa kalktı You. Toplanan elbisesini aşağıya çekip kuş yuvasına dönmüş saçını elinden geldiğince düzeltti. Bilmediği bir yerde olduğu için dehşet içinde olması gerekirdi aslında. Ancak dün gece yaşadığı korku onu yeterince yormuştu. Şimdi bırak korkmayı düşünmeye bile mecali yoktu. Kalbinin bir köşesinde ona fısıldayan bir duygu vardı belki de böyle rahat hissetmesi için. Bu kısık sesli duygu sanki ona burada güvendesin diyordu sürekli. Umarım öyleydi, umarım güvendeydi.

Kapıya doğru yönelip evi keşfetmeden önce dudaklarını ısırdı. Burada beklemeli miydi yoksa onu buraya kim getirdi öğrenmeli miydi soruları arasında çatıştı. Merakına yenik düşüp kapıyı açtı ve koridora çıktı. Koridorda bulunduğu odanınki dışında 3 kapı daha vardı. Koridorun sonunda işçiliğinin hakkını veren ahşap korkuluklu bir merdiven aşağıya uzanıyordu. Tereddüt etmeden merdivene yönelip aşağıya indi. Merdivenin sonunu çıkış kapısı karşılıyordu. Sağ tarafta küçük bir hol uzanıyor, holde bulunan ilk kapı mutfağa çıkıyordu. Sonrasında 2 kapı daha vardı. Biri ardına kadar açılmıştı. O anda You'nun kulağına klasik müzik doldu. Klasik müzik onun tarzı olmasa da çalan parçanın her bir notası bir terapi gibi ruha işliyor, insanı büyülüyordu. Huzur veriyordu sanki. İstemeden müziğin geldiği odaya çekildi genç kız. Odanın kapısına geldiğinde gördükleri duraksamasına neden oldu.

Dün onu kurtaran genç ,sırtını ona dönmüş şekilde masaya oturmuş, karşısındaki cama bakıyor, ardından önüne dönüp kalemle bir şeyler karalıyordu. Bu You'yu meraklandırmıştı. Kapıda duruş açısını değiştirip gencin ne yaptığını incelemek istedi. Bu sefer adı Sebastian olan bu adamın yüzünü iyi seçebiliyordu. Gördüğü çehre kızın istemsizce kaşlarının kalkmasına neden oldu. Dün karanlıkta ve barın puslu ve loş havasında tam seçemediği yüz şimdi günün ilk ışıklarıyla apaçık ortadaydı.

PSYCHO ▲ SEBASTIAN STANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin