"Ne yani bu minicik şey mi tedavim?"
Genç, elindeki ilaç şişesini parmaklarıyla çevirirken karşısındaki adama tek kaşını kaldırmış, bakıyordu.
"Evet Bay Stan, doktorunuzun yazdığı reçetede sadece bu ilaç mevcut. Her gece yatmadan önce bir kez."
Genç çocuk sabah zar zor şekil verdiği kahverengi saçlarını boş elindeki parmaklarını saçlarından geçirmesiyle bozdu. Tek kaşını hala indirmemiş, karşısındaki adama bakışlarından biraz bile taviz vermemişti.
"Morgan, beni bu ilacın tedavi edeceğini mi düşünüyorsun?" Elindeki ilaç şişesini havaya atıp tekrar yakaladı. Üzerinde yazan yazıları okumaya başladı. "Yan etkileri: Uykusuzluk-"
Gülmesi sözlerine engel olunca derin bir nefes alıp kendine engel olmayı denedi.
"Hani yatmadan önce içecektim? Yatakta dört döneyim diye mi verdi bu ilacı bana yoksa?" Boğazını temizleyip ciddi bir tavır takındı. Kaşlarının ortasında oluşan çizgiler ciddi ifadesini tamamlayıcı bir görev sunuyordu. "Baş dönmesi. Vay! Bu ilaç başımı döndürecek kadar iyi!"
Onu sabırla izleyen 60-65 yaşlarındaki hizmetlinin koluna sanki kankasıymış gibi hafifçe vurdu.
Yaşlı adam bozuntuya vermeden karşısında duran 17 yaşındaki gence baktı.
"Cinsel isteksizlik. Tanrım işte bu olmadı. Bu siktiğimin ilacını asla içmeyeceğim."
Genç, elindeki şişeyi yaşlı adamın beyaz, buruşuk ellerine doğru uzattı, avucuna koydu.
Odaya aniden kadın hizmetçinin girmesiyle genç delikanlının gözü kapıya kaydı.
"Maria? Kapı çalmak nedir bilmez misin sen?"
Orta yaşlarındaki kadın ellerini önünde birleştirerek hafifçe başını öne eğdi.
"Babanız geldi efendim, sizi görmek istiyor."
Genç delikanlı avucunun içini alnına dayadı.
"Herkes dışarı."
Evin hizmetlileri dışarı çıkar çıkmaz aynanın karşısına koştu, bu sabah barda ettiği kavganın izlerini silmeliydi, ihtiyarın nasihatları uğraşılmayacak kadar sıkıcıydı onun için. Bu tür durumlarda ona yardım eli uzatsın diye aldığı pudrayı yanağında morumsu-yeşilimsi çürüğe sürdü. Daha bu sabah oluşmasına rağmen renginin bu kadar çabuk değişmesi teninin hassaslığını ortaya koyuyordu. İşi biter bitmez odadan çıktı, salona indi, tam da tahmin ettiği gibi babası elleri arkasında onu bekliyordu, sinirliydi.
Arkasında birleştirdiği ellerinden birini çıkardı, oğluna doğru uzattı. Avucunda gencin az önce Morgan'a verdiği ilaç şişesi duruyordu.
"Bunları içeceksin."
Genç anında savunmaya geçti, bir adım öne doğru yürüdü, babasına doğru.
"Bu şey psikolojimi düzelteyim derken biyolojimi bozuyor."
Adam kaşlarını çattı, grinin en koyu tonları, saçlarına yeni yeni nüfus etmeye başlamıştı.
"Bunu içeceksin."
Adam sözlerini bu sefer bastıra bastıra söylediğinde korkunç ses tonu gençte hiçbir etki yaratmamıştı, aksine genç, adam sanki bir fıkra anlatmış gibi ona bakıyor, gülmemek için kendini zor tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSYCHO ▲ SEBASTIAN STAN
Fanfictiondaha o anda, o barda, o kısacık sürede gördüğü adam, neden onu çekiyordu? neden her yerdeydi? neden onu seviyordu? cevabını bilip de bilmemezlikten geliyordu belki de, adam farklıydı, gizemliydi ve bazen... bambaşka biri olabiliyordu. YOU VE SEB'İN...