You alnında bir delik açılmasını ve o delikten süzülen kanın gözlerine akmasını bekledi. Yere yığılıp gökyüzünü izlemeyi, son saniyesinde düşündüğü tek yüzün Sebastian olmasını, ölümün o huzurla kollarına kavuşmayı bekledi. Ama hiçbiri olmadı. Sadece kulağında kurşunun çıkardığı sesten dolayı ince bir ses vardı ve yerinden çıkacak gibi atan kalbi...Alnında bir delik açılmamıştı ancak yine de gözleri kararıyordu. Bacakları vücudunu taşıyamaz oldu, bedeni yavaşça yere ulaşacakken elindeki silahı yere fırlattı Richard ve kızın düşmek üzere olan bedenini son anda tuttu. You derin nefesler alıyor ve korkudan sessizce ağlıyordu. Ona bakan bir çift mavi göze baktı. Bu adamın aklından neler geçtiğini merak ediyordu. Annesini kaybetmiş bir adam... Sebastian gibi...
"İyi misin?"
Sessizce sordu Richard kıza bakarak. You tekrardan yerinde doğruldu ve kafasıyla iyi olduğunu onayladı. Elleri buz gibi olmuştu, vücudu ise korkudan zangır zangır titriyordu.
"Ne yaptın sen?"
Şaşkınlıkla onları izleyen gardiyan Richard'a baktı.
"Onu vurmadım," cebinden yüklü bir para çıkartıp gardiyana uzattı. "Ama o adi babasına kızının öldüğünü söyleyeceksin. Bırakalım da hapiste geçireceği yıllarda kızının acısını çeksin. Bu ona yeter. En azından verebileceğim en iyi ceza."
Sonlara doğru sesi alçaldı adamın, gözlerini kaçırarak kıza bakıyordu. Gardiyan parayı alıp depoya girdiğinde kafasını Samuel'e çevirdi Richard. Adam Richard'a hayal kırıklığı ile baktıktan sonra çoktan bitmiş sigarasının izmaritini yere fırlatıp ayağıyla sertçe ezdi. You'nun yanından geçip kıza ölümcül bakışlar attıktan sonra arabanın şoför koltuğuna oturdu. You olduğu yerde kalakalmıştı.
"Sen de babanı ziyaret etmezsin herhalde."
Genç kız kafasını salladı.
"Öyle biri artık yok."
Richard yerdeki silahı aldı ve inceledi. Sadece tetiğe basmakla, küçücük bir hareketle hatıraları, bedeni, bir canı alabilmeyi düşündü. Bu onun için fazlaydı, hep dilinde olan ama yapamayacağı bir şeydi. O sadece intikam alırdı ve birazdan alacağı intikam birini öldürerek değildi. Gözlerinin saf maviliği koyulaştı You'ya bakarken. Genç kız kendisine bakan adamın öfkeli olduğunu görebiliyordu. Sürekli ruh hali değişiyordu onun da ve şu an Richard Tadien Azrail'i olacakmış gibi bakıyordu ona.
"Ve sen de You. Seni ve o Sebastian denen herifi unutmadım."
Elindeki silahla kafasını kaşıdı adam ve düşündü. Ardından kıza doğru yaklaştı. Kızın omuzlarından dökülen tutamlarına dokundu.
"Sebastian'a nasıl bir ceza versem ki? Ya da o gece benimle oldukça iyi dans ederken birden huzursuzlanan sana?"
You gerildi ancak cesurca adamın gözlerine baktı.
"Ondan ayrılacaksın."
Gözleri büyüdü birden kızın. Sinirle adamdan bir adım uzaklaştı.
"Ondan ayrılacağıma o elindeki silahla vurulurum daha iyi. Benden bunu isteyemezsin!"
Richard kahkaha attı.
"Eğer ondan ayrılmazsan bu silahla vurulan sen değil o olur You. Samuel'e verdiğim bir emirle sevgilinin kafasında sende açmadığım deliği açarım. Yakışıklı sevgilinin ölmesine üzülürdün değil mi?"
Sonlara doğru sesi yapmacık bir şekilde inceldi adamın, bu You'yu sinirlendirmişti. Yanaklarından gözyaşları akıyor olmasına rağmen dimdik durdu, emindi, Sebastian'dan ayrılamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSYCHO ▲ SEBASTIAN STAN
Fanfictiondaha o anda, o barda, o kısacık sürede gördüğü adam, neden onu çekiyordu? neden her yerdeydi? neden onu seviyordu? cevabını bilip de bilmemezlikten geliyordu belki de, adam farklıydı, gizemliydi ve bazen... bambaşka biri olabiliyordu. YOU VE SEB'İN...