Saçlarımı kaşıdım hani şu kızların yapınca tatlı ve masum göründüğü hareketi.
'' Annem beni evden kovdu ya. Ondan öyle şey oldu. Buradan şeye doğru gidecektim de. Şey nerede yani?''
Şu kafasını kuma gömen bi hayvan vardı hah işte tam o olmak istiyordum. Çünkü Emre öyle bıkkın bakıyordu ki. Başını olumsuz anlamda sallayıp yanımdan geçip yürümeye başladı. Uzaklaşıyordu. Bugün yapabileceğim iyi bir aktivite ise yoktu. Nisan okuldaydı. Çıkışta ise spora gidecekti. Yankı'nın benimle vakit geçirme ihtimali, benim sabahları zorlanmadan kalkma ihtimalimden daha düşüktü. Tek şansım olan Emre ise beni hiç umursamıyordu. Peşinden yürümeye başladım. Yirmi dakika kadar yürüdüm peşinden. Çıkmaz bir sokağa girdiğini fark ettiğimde duraksadım. Ben ne yapıyorum diye düşünmeye başladım. Bu çocuğu hiç ama hiç tanımıyordum. Nasıl güvenebilirdim ki. Birazdan beni fark ederdi zaten. Ki kimsenin olmadığı bu çıkmaz sokakta ne işi olabilirdi ki bu çocuğun. Yatağımdan iki gibi çıkmıştım. Hava erken kararıyordu zaten. Birazdan batardı güneş. Arkamı dönüp gitmeye hazırlanıyordum ki Emre'nin sesi ulaştı kulaklarıma.
'' Hayatıma girmeye çalışma.''
Durum değerlendirmesi yapmalıydım. Ama vaktim falan yoktu. Peşinden geldiğimi fark etmişti. Ulan zaten fark etmemesi anormal olurdu onca zamandır. Buraya kadar tamam da neden hayatına girmeye çalıştığımı söylüyordu ki şimdi. Çok mu belli ettim acaba bu çabamı. Kendimi ele vermenin bir anlamı yoktu. Hem en iyi savunma inkardı. Emre'ye doğru döndüm. Duvara yaslanmış bana bakıyordu.
Anlamlandıramadığım bakışları üstümdeydi. Korkmam gerekiyor muydu bilmiyordum. Henüz birkaç gündür tanıdığım bir çocuğun peşinden buraya kadar geldiğim için kendime inanamıyordum. Her zamanki gibi yaptığım şeyden pişman olma evreme geçtim.
'' Ben senin hayatına girmek için çaba falan harcamıyorum Emre. Kes şu bad boy tavırlarını allasen. İğreti duruyor üstünde.''
Hafifçe güldü.
'' Ben olsam bad boy olarak nitelendirmezdim. Şayet benim takındığım tavır ardına saklandığım bir duvar değil. Benim bir duvarım yok Hayal. Benim saklandığım bir yer yok .Sadece kırmızı bir çizgim var. Yaklaşık iki haftadır o çizgiyi geçmeye çalışıyorsun. Başaramadıkça çabalamaya devam ediyorsun. Yapma. ''
Konuşması için dil döktüğüm çocuk bülbül gibi şakımıştı. Beni şaşırtan ise yaptığı gözlemdi. Evet aslında hayatına girmek istemiştim. Ama bunun nedeni onu ulaşılmaz görüp hırs haline getirmem değildi. Ben karşıma çıkan her kişiyi tanımam gerektiğini düşünürdüm hep. Emre'yle olan da buydu. Bu çocuk bunu neden bu denli abartmıştı anlayamıyordum.
'' Ben kendimi ve dışarıdan nasıl göründüğümü çok iyi biliyorum Emre. Dışarıdan bakanlar senin peşinden koşuyormuşum gibi algılamış olabilir. Ama hayır. Bu benim kişiliğim. Senin düşündüğün gibi o kırmızı çizgi saçmalığını aşmaya çalışmıyorum.''
Nefessiz kalmıştım cümlelerimi sıralarken. Hava iyice kararmaya ve soğumaya başlamıştı. Bu saçmalığı neden yapıyorduk şuan bilmiyordum. Bir gün onunla ilgili bu uğraşımdan sıkılacağını biliyordum. Ama bu denli bir şey olacağını düşünmezdim. Git başımdan diyebilirdi yani. Alt tarafı muhabbet kurmaya çalışmıştım. Hadi gel beraber yuva kuralım imajını hangi ara vermiş olabilirim ki?
'' İnkar etmen bir şey değiştirmez. İki hafta önce nelerle uğraşıyorsan yine onlarla uğraş. Benimle değil.''
Yürümeye başladı. Yanımdan geçerken algım kapandığından olsa gerek ağzım açık kalakalmıştım. Gidiyordu, hava kararmıştı. Burasının gerçekten neresi olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu yani dönüş yolunu falan bilmiyordum. Hemen telefonumu çantamdan çıkardım. Annemin porselen takımını kırmıştım bir kez, işte o an hissettiğim çaresizliğin aynını hissetmeye başlamam bende soğuk duş etkisi yarattı. Çünkü telefonumun şarjı yoktu. Telefonumu kurcalamayı akıl eden beyefendi şarj etmeyi akıl edememişti. Emre'ye şuan muhtaç olduğumu fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK SONBAHAR
Teen FictionTüm hakları babaannemin paçalı donlarının arasında saklıdır. '' Senden önce yaşamıyordum ben. Bunun sende farkındasın. Sen benim son baharımsın. İlk kez yanında sonbaharı yaşadığımsın. '' Aşık mıydım ki bu çocuğa. Yok be. Aşk olsaydı duramazdım...