***
Çoğu zaman mutlu ve umutlu tavırlar sergilesem de belirli günlerde genellikle ayda bir oldukça bunalmış, sıkılmış, hayattan bezmiş, sadece çikolatayla beslenen ve çikolata dışında ağzına hiçbir nimet koymayan, yerli yersiz herkese ve her şeye trip atan, kısacası tam anlamıyla çekilmeyen bir tip oluyordum.
Uyanınca o günlerin geldiğini anlamıştım ve bu bende yıkım etkisi yaratmıştı. Resmen tüm pembe düşlerim balyoz darbeleri eşliğinde parçalara ayrılmış, o parçalarda benim üzerime üzerime ağır çekimde düşmüştü. Her ne kadar eğlenceli birkaç şarkı açsam da, hadi be Hayal bu ay bir farklılık yapalım, insanları kendimizden soğutmayalım diyen iç sesime kulak verip modumu yükseltmeye çalışsamda olmamıştı. Canım çikolata istiyordu. Ağlama isteği geliyordu ki asla ağlayamazdım, okula bu halde gitmekten daha kötü bir şey varsa o da gözleri şiş bir şekilde gitmekti. Etrafıma bir sürü yapmacık kız üşüşecek ve iyi olup olmadığımı soracaktı. Sınıftaki erkek arkadaşlar ise beni umursamayınca ben onlara siz ne biçim insanlarsınız ya şu itici kızlardan örnek alın da yapmacıkta olsa gelin bir nasılsın deyin vicdansız köpekler diye çemkirecektim. Sonra o itici dediğim kızlar bana laf çakmaya başlayacaktı bense bulunduğum durumun verdiği duygusallıkla normalde hepsinin saçını başını yolacak kapasitede bir cazgırlığım olmasına rağmen ağlayarak rehber öğretmene şikayette bulunacaktım. Daha önce yaşadığımdan bu olay örgüsünü adım gibi biliyordum. O yüzden ağlamaktan vazgeçtim ve yüzümü yıkamak için odamdan çıkıp lavaboya yöneldim. O sırada odasından çıkan Yankı'yı görmemle gözlerim doldu. Böyle yavru köpek misali bakışlar atmaya başladım istemsiz. Dudaklarım aşağı doğru sarktı. Yankı ise beni öyle görünce haliyle şaşırdı.
'' Ne oldu be birden? İyi misin ne bu hal?'' diyerek yanıma geldi. Birden koluna sertçe vurdum. Ve başladım hıçkırarak ağlamaya.
'' Ben, ben dün gece korktum. Yanına geldim ama gelemedim. Kapıyı kilitlemişsin. Sen beni sevmiyorsun ya. Hiç sevmedin değil mi? İnsan kız kardeşine hiç mi değer vermez ya? Ben sana ne yaptım! Abi dedim, herkesten çok sana değer verdim ama sen beni sevmedin. Kapıyı bile kilitliyorsun. Biliyordum beni sevmediğini. Küçükken de yastıkla boğmaya çalışmışsın zaten. Of ya git buradan.''
Hıçkırıklarım arasında yüz eli cümle kurmuştum. Hangilerini anladı ya da anlamadı bilmiyordum ama kendimi durduramıyordum. Aslında durmak istiyordum ama şu lanet günlerde başta da belirttiğim gibi oldukça hassas oluyordum. Normal bir günde asla ağlamayacağım şu konuyu dallandırıp budaklandırıp duygu sömürüsü haline getirmiştim. Ama elimde değildi.
Yankı ne yapacağını bilemez halde bakakaldı. Dehşet olmuş surat ifadesiyle bana bakıyordu. Normalde bu günlerde onunla pek muhatap olmazdım. Bu hallerimle sık karşılaşmazdı yani.
'' Kızım git bir elini yüzünü yıka sabah sabah bu ne be. Alt tarafı kapı kilitledik öyle bir ağlıyorsun ki sanırsın seni öldürmeye kalktım. ''
En sevmediğim şey ise zaten bildiğim şeylerin bana söylenmesiydi. Ulan elimde değil ne yapayım? Ama altta da kalamazdım.
'' Öldürmeye de kalkmışsın işte daha ne yapacaksın zaten.''
Elini ensesine atıp gözlerini sıkıca yumdu. Bu sinirleniyor demekti. Zaten gözleri şişmişti. Uyumamış mıydı? Hem uyumayıp hem de beni odasına almamış mıydı? Biraz önce duran hıçkırıklarım bu kez daha yüksek bir şekilde koridorda yankılanmaya başladı.
'' Kızım iki yaşındaymışım ben ne bileyim kardeşi, yastığı, öldürmeyi falan! Defol git başka yerde ağla başım çatladı ya! Uğraştığım işlere bak.''
Beni öylece koridorda bırakıp mutfağa yöneldi. Bende ağlayacak biri kalmayınca susup yüzümü yıkadım. Mutfağa girdiğimde ise annemi, babamı ve Yankı'yı kahvaltı masasında gülüşürken buldum. Tam o an yine o ağlama krizi geleceğini belli edercesine gözlerim dolmaya başladı. Çayını içen Yankı kafasını kaldırıp beni yine bu halde görünce gülümsemeyi kesti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK SONBAHAR
Teen FictionTüm hakları babaannemin paçalı donlarının arasında saklıdır. '' Senden önce yaşamıyordum ben. Bunun sende farkındasın. Sen benim son baharımsın. İlk kez yanında sonbaharı yaşadığımsın. '' Aşık mıydım ki bu çocuğa. Yok be. Aşk olsaydı duramazdım...