Bölüm 16:PAMUK ŞEKER

10 1 0
                                    


 Beynim o an Emre'yi tamamen yok saydı. Gözlerimin önünde sadece pamuk şekerler vardı. Evrene yolladığım olumlu mesajlar sonunda görülmüştü. Mavi tikler son günlerde her yerdeydi. Okul sınırından çıkmam aldığım cezalara bir yenisini daha ekleyebilirdi. Ama dediğim gibi şuan sadece pamuk şekere odaklıydım. Koşarak pamuk şeker satan amcanın yanına gittim.

Beş tane isteyince amca vakit kaybetmeden pamuk şekerleri takılı olduğu çubuktan ayırmaya başladı. '' Evladım arkadaşlarına da alman çok güzel. Paylaşmayı seven insanlar kalmadı, her yer kendini düşünenlerle dolu.'' dedi tonton amca. Aslında hepsini kendime alıyordum. Ama amca bana toplumsal ders vermişti ve bende utanmıştım kendimden. Beş tane pamuk şekeri nasıl yiyebilirim ki diyip bir tanesini de Nisan'a verme kararı aldım. Kalan dört tanede bana anca yeterdi zaten.

Amcayla biraz sohbet ettikten sonra parayı uzattım ve elimde pamuk şekerlerle koşarak okula girdim. Sınıfa girer girmez otlakçı tayfa bana doğru gelmeye başladı. Onlara gözlerimi kısıp öldürücü bakışlarımdan attım.

'' Eğer bir adım daha atarsanız sadece adım atmakla kalırsınız. Çünkü size pamuk şeker falan vermeyeceğim.''

Gerisin geriye sıralarına geri döndüler. Bende sırama doğru yürüdüm.

'' Bak kendime ne aldım Nisan, bak pamuk şeker aldım. Bak. Baksana!'' dedim ve hala bana bakmamıştı. '' Birini sana aldım Ağustos böcüğü.''

Birden bana doğru döndü. Evet yanlış duymamıştı. Sonunda parama kıyıp ona da bir şey almıştım. Geç olmuştu ama artık tamamen mükemmel bir arkadaştım. O kadar harikaydım ki. Sıkıca tuttuğum pamuk şekerlerden birini çekip aldı.

'' Bilirsin pamuk şeker sevmiyorum ama kim bilir bir daha ne zaman paraya kıyarda bana da bir şey alırsın bilmediğimden, yiyeceğim.'' Cidden sevmiyordu bunu biliyordum. Yemeyeceğini düşünüştüm ama yiyordu. Ve ben, imkansızı başarmıştım. En yakın arkadaşım benim cimriliğim yüzünden oturmuş sevmediği bir şeyi yiyordu.

Bende daha fazla yemeden duramayacağımdan hemen paketlerden birini açtım ve yemeye başladım.

Yiyordum, çılgınlar gibi yiyordum. Saçlarına asıldığım kız ve yakın arkadaşı dışındakiler bana bakıyordu. Çok iştahlı yediğimin farkındaydım ama onlar bana yargılayıcı bakışlar atarken nasıl odaklanıp yiyebilirdim ki!

'' Dönün önünüze be. İnsan rahatça pamuk şeker yiyemeyecek mi!''

Hepsi önüne dönmüştü evet ama benden çekindiklerinden değildi bunun sebebi. Yüzüm hep pamuk şekerdi ve ağzım doluyken onlara dönüp bağırmıştım. İğrendiklerinden önlerine dönmüş söyleniyorlardı. Omuz silkip üçüncüyü yemeye başladım. Ve bitirince diğerini yiyecek takatimin kalmadığını fark ettim. Pamuk şekerime hüzünlü gözlerle baktım. ''Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun Pamuk. Ama yiyemiyorum artık. Anla beni, üstüme gelme. Yormayalım midemi daha fazla. Yol yakınken ayrılalım.''

Nisan bana gözlerini kocaman açmış bakıyordu. Pamuk şekere sarılmıştım ve veda cümleleri sıralıyordum. Beni umursamaktan vazgeçen Nisan önüne döndü ve defterine bir şeyler çizmeye devam etti. Bende pamuk şekerimi kime verebileceğimi düşünmeye başladım. Sınıfa şöyle bir göz gezdirdikten sonra hiçbirinin bu şekeri hak etmediği kanısına vardım.

Ve o an pencere kenarı en arka çarptı gözüme. Elimde pamuk şekerim pıtı pıtı başladım oraya doğru yürümeye. Boştu Emre'nin yanı. İzin alma gereği duymadan oturdum yanına.

Önce umursamadı, ama sonra ısrarcı bakışlarımın cazibesine dayanamamış olacak ki bana doğru döndü.

'' Kürkçü dükkanı ha?''

İLK SONBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin