Sinema salonlarının olduğu yere geldik. Ben hemen vizyondaki filmlere baktım. Zaten duvarda afişleri vardı. Hemen gözüme bir film takıldı. Yaşasın Kaptan Amerika'nın bir filmi vardı. Heyecanla konuştum
"Hadi buna girelim. Çok güzel bir film. Lüften lütfen lütfen..."
"Tamam da konusu ne bunun."
"Aksiyon filmi."dedim. Dudağını büktü
"Sanırım başka güzel bir filmde yok."dedi. Onun belinden çıktım. Elini tuttum ve bilet sırasına girdik
"Buradan alıyoruz biletleri. Koltukları yan yana almaya dikkat et tamam mı?"dedim. Baygın bir bakış attı
"Tamam. Gidip kendim için en önde senin için de en arkada alacak halim yok."dedi. Gülüp geçtim. Yaklaşık on dakika sonra sıra bize geldi. Emir konuştu
"İki tane bilet alacağız. Bir de yan yana olsun lütfen."
"Hangi filme gireceksiniz"dedi bayan. Söze atladım
"Kaptan Amerika İç Savaş."dedim. Kafasını salladı
"On beş dakika sonra bir seans var. Boş koltuklarımız da var."dedi ve önündeki ekranı bize çevirdi
"Hangi koltukları istersiniz."dedi. Gösterdiği ekranda koltukların krokisi vardı. Orta taraflardan birini seçtim ve parmağımla gösterdim
"Bu ve bu olsun."
"Tamam E-23 ve E-24 koltuklarınız. Bu da biletleriniz. 30 lira tutuyor."dedi ve iki tane bilet uzattı. Emir de cüzdanından para çıkardı. Biletleri aldım. Parayı ödedikten sonra sıradan çıktık. Salona doğru gittik. Salona girmeden önce kapıda bekleyen bir görevli vardı
"Emir bu kişiye de biletleri göstereceğiz."dedim. Başıyla onayladı. Görevliye biletleri gösterdim ve içeri girdik. Beraber koltukları aradık. Tabi ki ben buldum. Tam da istediğim yerdeydi. Ortada ve ekrandaki her şeyi görebilecek bir yerde. Koltuklara yerleşirken Emir konuştu
"Mary sizin burada da çift bedenli kişiler mi var?"dedi. Şaşırarak yerime oturdum
"Çift beden?"dedim. O da karşıma oturdu
"Hani iki tane kafası filan olur. Yapışık beden gibi bir şey."dedi. Öyle insanlar vardı ama onlar özürlüydüler. Ve mutasyona gibi bir şeydiler. Bu nereden aklına geldi
"Bunu nereden çıkardın?"
"Şey arkada iki tane birleşik koltuklar gördüm de onlar için mi merak ettim."dedi. Arkamı döndüm. Uzanarak arkaya baktım. Evet varlardı ve bunlar sevgili koltuklarıydı. Gülerek önüme döndüm. Emir yine bozuldu
"Hadi ama ya. Gülme Mary. Kesin komik bir şey ve ben yine yanlış anladım değil mi?"dedi. Elimle ağzımı kapattım ve kafamı salladım. Arkasına yaslandı. Gülme Mary. Sen onun yerinde olsan aynısını o yapmazdı. Hayır yapardı. Ama şuan iyi biri olmalısın. Zar zor kendimi tutmayı başardım. Ona eğildim ve fısıltıyla konuştum
"Emir'ciğim o koltuklar çift bedenliler için değil sevgililer için. Sevgililer birbirine daha yakın olsun diye yapmışlar."dedim. Bana imayla döndü
"Neden en arkaya koymuşlar merak ettim."dedi. Ona anlamayarak baktım o da devam etti
"Yani ne yapacaklar ki arkada? Bari yatak filan koysalarmış hazır ortam filan varken."dedi. Kaşlarımı çattım
"Pisleşme."dedim. Omuzlarını silkti
"Bunu yapanlar değil de ben pisleşiyorum öyle mi? Bunu hiç düşünmedin mi?"
"Hayır düşündüm. En arkada olmasının sebebini biliyorum ama yatak konusunda pisleştin."dedim. Sesini kıstı
'Tamam ufaklık."
"Emir yine bilerek mi yapıyorsun? Ufaklık deme bana."
"Benden küçüksün ama."
"Haha küçük olmam ufaklık demeni gerektirmez. Ben sana bir lakap takmıyorum ki."
"Takma da demiyorum zaten."
"Tamam hayvan."dedim ve önüme döndüm. O da güldü. Bu sefer o eğildi
"Sevgili koltuklarından mı alsaydık acaba?"dedi. Kafamı başka tarafa çevirip gülümsedim. Yine sinirlendirmişti ve yine tatlılığıyla affettiriyordu. Burnunu omzuma sürttü. Sonra da boynuma ilerledi. Gıdıklanınca ona döndüm
"Hayır iyi ki bu koltuklardan aldık. O koltuklardan alsaydık aynı böyle sürekli sırnaşacaktın ben de filmi izleyemeyecektim."dedim. Boynumdan çekildi. Bir iç çekti
"Haklısın yapardım."dedi. Güldüm. O da önüne döndü. Daha filmin başlamasına vardı. Ben de kafamı Emir'in omzuna dayadım ve kısık bir sesle konuştum
"Bizimkiler ne yaptı ki? Endişelenmişler midir?"
"Evet."dedi. Kendimiz için onları endişelendirmiştik. Kendimi bencil biri gibi hissettim. Emir konuştu
"Abim zekidir. Hem ben hem sen kayıpsak kesin ikimizin takıldığını anlamıştır. Yanımda telefonumda var ve hiç aramadılar. Bu durumda hayırsız arkadaş ve abi onlar oluyorlar."dedi. Tabi ya haklıydı. Emir'i aramamışlardı. Ve aniden aklıma telefonum geldi. Benim telefonum yoktu. Aslında vardı ama uzun süre önce kayboldu. Gülerek konuştum
"Benim de bir telefonum vardı bir zamanlar."dedim. Sonra dışımdan düşündüm
"Dur bir hatırlayayalım; en son ben Siyona'nın yanındaydım hayır o zaman telefonum yoktu, ondan önce bir evde kalıyorduk o zaman da telefonum yoktu, mmm ondan önce mutantların elindeydik orada telefona dair hiçbir şey hatırlamıyorum. A evet buldum ben en son odamdaydım ve siren sesleri duymuştum. Lanetliler okula saldıracakları gündü. Ve sır çözüldü. Okuldaki odamdaymış telefonum. Kaderden rica edeyim de telefonumu ışınlasın. Cadı bir arkadaştan iyisi yok galiba."dedim. Düşünür gibi yaptı
"Hmm cadı bir arkadaş. Peki kurtadam bir sevgilinin olması nasıl bir şey?"dedi. Sesimi kıstım
"Endişe verici."
"Neden?"
"Düşünsene biz evlendik. Normal olarak çocuklarımız olacak. Peki normal çocuklarımız olacak mı yoksa hayvan mı olacak?"dedim. Güldü
"Bu mu seni endişelendiren?"
"Tabi ki bu. Başka neden endişeleneyim ki."
"Peki ben sana açıklayayım; bir insan ile bir kurtadam evlenirse yani biz evlenirsek erkek çocuğumuz kurtadam kız çocuğumuz da insan olur."dedi. Mantıklıydı. Ama aklıma takılan bir şey daha vardı. Kafamı omzundan kaldırdım. Ona döndüm
"Bana Batın demişti ki kurtadam virüsü eğer kızın vücuduna girerse kız ölür. Ya kız çocuklarımız senin virüsünü kapıp vücutları da bunu kaldıramayıp yaşamazlarsa."dedim. Elimi tuttu
"Batın'ın dediği kurtadam virüsü bir kızın vücuduna enjekte edilince oluyor. Çocuğun oluşumunda kız çocuk kurtadam virüsünü tehdit olarak algılıyor ve bu yüzden insan DNA sını alıyor. Korkma çocuklarımız yaşayacak."dedi. Gerçekten şuan başımdan aşağı soğuk sular döküldü. Rahat bir nefes alıp koltuğa yaslandım. Emir de yaslandı ve devam etti
"Tabi çocuklardan önce çocuk yapmak var."dedi. Tek kaşımı kaldırdım. Gülerek devam etti
"Bana göre işin en eğlenceli tarafı. Ama tabi sen ona da izin vermezsin. Sonra çocuklarımız da olmaz."dedi. Ya bak yine saptırdı konuyu
"Hayır o zaman izin veririm. Bu konuyu da kapatalım."dedim. Eliyle ağzının fermuarını çekti. Önüne döndü. Ben de önüme döndüm ve beklemeye başladım. Salonun nerdeyse tamamı dolmuştu. Işıkları kapattılar. Sonunda başlıyordu. Birsürü reklam gösterildi. Evet şimdi Marvel'in simgesi. Heyecanla izlemeye başladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOODY MARY 2
VampireSevinmeye, üzülmeye, korkmaya, umutsuzluğa kapılmaya bile fırsat kalmalarına izin vermeyen olaylar bu kez insanlar aleminde. Mary hariç bütün arkadaşlarının zorlanacağı bu alemde her şey kaldığı yerden devam ediyor...