"Bana vadedebileceğiniz bir şeyiniz yok değil mi? Zafer için ben her şeyimi feda ediyorum, etrafımdaki kişileri, sevecen gözlerin korkuyla dolu gözyaşlarına bulanmasına sebep oluyorum, insanlığımdan, merhametimden en ufak bir kırıntı bırakmıyorum. Siz ne feda ediyorsunuz ki kazanabileceğinizi düşünüyorsunuz? Sevdiğiniz... sizi seven hiçbir şey yok... Benimle eşit değilsiniz bile..."
"Cidden bu dramayı izleyecek miyiz?"dedi Rayma. Kleiton onu azarlar bir sesle
"Diplomatik bir yolla bu savaşı bitirebiliriz. Sen de şu mızmızlığı kes artık."dedi. Rayma gözlerini devirdi ve mızrağını omzunun üstüne atarak onlardan uzaklaştı ve savaş alanına göz attı. Kleiton yumuşak bir sesle Markus'a karşılık verdi
"Artık sen de bizim gibi bir tanrı olduğuna göre etrafında seni seven ya da sevmeyen herhangi biri olmasını isteyemezsin. Sonsuz bir yaşamın getirdiği bedellerden biri olsa gerek. Bizi bedel ödemediğimiz için suçlayamazsın."dedi. Markus kılıcını yere sapladı
"Yanlış ifade ettim kendimi. Sizi seven değil de sizin sevdiğiniz bir kişi bile olsaydı belki beni anlardınız."dedi. Güç tanrısı da bu sohbetten sıkılırmışçasına ofladı ve Rayma'nın yanına gitti. Markus'un onlarla savaşmaya niyeti olup olmadığını anlayamamışlardı. Kleiton gülümsedi
"Dediğim gibi sonsuz bir yaşamın getirdiği şeylerden biri. Sevdiğin kimse kalmıyor etrafında. Ama kimseyi sevmediğimizi söylemezsin. Kullarımız onları seviyoruz değer de veriyoruz."dedi. Markus kafasını yerden kaldırdı ve ona baktı. Gülümsedi
"Seviyorsunuz demek... Ben sadece eşit şartların olması için çabalıyorum."dedi ve elini kılıcından çekerek geriledi. Zaman Tanrısı ona baktı. Mızrağını omzundan indirdi ve yapacağı en ufak bir harekette Rayma'ya ait olan Zaman Döngüsü'nün içinde aktığı mızrağını onu kalbine saplayacaktı. Markus konuşmasına devam etti
"Kaybettim neredeyse değil mi? Ordum yok edildi, tekrar. Eğer olur da kazanamazsam diye bir B planı yaptım. Benimle aynı kadere sahip olmanızı sağlayacağım. Her şeyi yok edeceğim..."dedi. Rayma daha fazla dinlemeden mızrağını ona doğru fırlattı. Markus ellerini havaya yükseltmesiyle yerin altında göğe doğru bir ağaç yükseldi. Kalın ve uzun gövdesi göğün en yüksek kısmına kadar gidiyordu adeta. Markus ağaçla beraber yükselmiş ve savaş meydanı ayaklarının altına serilmişti resmen. Güç Tanrısı kendi kılıcını bir baltaya dönüştürdü ve birden bire beliren bu ağaca baltasını savurdu. Markus ağacın kalın gövdesine dokundu ve ağacın ölüm tohumlarını vermesini sağladı. Devasa ağaç milyonlarca tohumdan oluşuyordu. Markus dört parmağını yarım bir daire yapıp çevirdikten sonra etraflarında bir rüzgar belirdi. Rüzgar ağacın tüm tohumlarını havaya savurmuş ve yükseltmişti. Güç Tanrısı ikinci darbesinde ağacın gövdesini tümden kesecekken Kletion onu durdurdu
"Yapma daha da kötüleşecek. Tohumları sadece bir yöne doğru topluyor. Ağacı devirirsen her yere saçılır bu kez. Baltanı ağacın gövdesinde bırak ve Markus'un peşine düş."dedi. Maletin onu dinledi. Adalet Tanrısı'na karşı çıkmayı hiç istemezdi. Rüzgar sanki yerden göğe yükseliyordu. Toprakların arasından çıkıp herkesi havalandırırcasına göğe yükseliyordu. Markus parmaklarını çevirmeyi bıraktı ve sanki karşısında birisi varmış gibi referans yaparak elini aşağı doğru savurdu. Güneş ışıklarının demire vurunca ortaya çıkan küçük ışıltıyla doldu bütün gökyüzü. Markus'un yere sapladığı ve daha sonrasında bir ağaca dönüştürdüğü kılıcından milyonlarcası gökyüzünden bir yağmur gibi iniyordu. Tohumları kılıcına dönüştürmüştü, öncesinde Ölüm Tanrı'sının gücüyle donattığı kılıcına. Artık bu kılıçlar saplandıkları bedendeki ruhları Ölüler Alemi'ne götürme görevi ile kutsanmışlardı. Bu saldırıda, oldukça kayıp verdiği kendi ordusu da yok edilecekti. Adalet Tanrısı, Rayma ile hızlıca göz göze geldi. Rayma mızrağını gökyüzüne doğru fırlattı ve zaman döngüsü ile dolup taşan mızrağı havada sabit kaldı. Mızrağın etrafında bir dalgalanma oluştu ve Markus'un gönderdiği tüm kılıçları Rayma zihninde seçerek onlar için zaman akışını durdurdu. Havadan inmeyi sabırsızlıkla bekleyen milyonlarca kılıç öylece kalakalmıştı. Rayma düşman kuvvetlerine de bu şekilde bir saldırı yapmayı düşünmüştü böylece kendi kuvvetlerinde bir zayiat olmadan savaşı daha çabuk bitirebilirlerdi. Kleiton'un adaletinde böyle bir şeyi yapamazdı tabi ki. O son yargılayan kişi olduğu için onun kararları nihai karar oluyordu. Şimdiye kadar tanrıların bir şey yapmadan izlemesi de Rayma'nın anlamakta zorlandığı veya anlamak istemediği Kleiton'nun adaletinin bir göstergesiydi. Maletin Markus'un olduğu dala doğru yükselirken Markus Rayma'nın verdiği karşılığa sinirlenmişti. İçinden
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOODY MARY 2
VampireSevinmeye, üzülmeye, korkmaya, umutsuzluğa kapılmaya bile fırsat kalmalarına izin vermeyen olaylar bu kez insanlar aleminde. Mary hariç bütün arkadaşlarının zorlanacağı bu alemde her şey kaldığı yerden devam ediyor...