Bölüm-7

500 99 7
                                    

Sinan beni eve bıraktığında kendimi hayatımda hiç olmadığım kadar mutlu hissettiğimi düşündüm. Sinan a eve gittikten sonra mesaj atıp tekrar teşekkür ettim ona karşı minnet duygusu içerisindeydim artık. Hayatım komple değişmişti. Farklı bir şehir farklı bir okul yeni insanlar hiç bu kadar güzel bir hayata başlayacağım aklıma gelmezdi. Aslında güzel olan en iyi hatta belki tek iyi taraf Sinan dı. Bana o kadar iyi geliyor ki yabancısı olduğum bu şehirde ilk günler çok zor geçse de kendimi yuvamda gibi hissetmeye başladım. Şuan o kadar huzurluyum ki istediğim tek şey hep böyle geçmesi.

**

Yavaş yavaş sınavlarımız başlayacaktı fakat ben henüz çoğu derse adapte olamamıştım . Okula 2. dönem başladığım için eski okulumdaki dersler ve buradaki dersler arasındaki adaptasyonu sağlamak beni biraz zorlayacak gibi görünüyordu. Bunun için Melisa ve diğer bir kaç kişiyle bugünden itibaren çalışmaya başladık. Ikizler le birlikte sınıftan daha önce konuşma fırsatım olmadığı için adlarını bugün öğrendiğim Ozan ve Enes de bizimleydi. Çalışmaya ara verdiğimizde telefonumdaki cevapsız aramaları gördüm. Arayan lardan biri Izel, diğeri ise kayıtlı olmayan bir numaraydı. Izel e ders çalıştığımı mesaj la söyledim diğer aramanın da eve gidince kim olduğunu öğrenmeyi aklıma not edip çalışmaya devam ettim. Ozan arada komik şakalar yapıyor ortamı ısıtıp bizi güldürüyordu. Onda kendime karşı farklı bir ilgi hissetmiştim fakat henüz tanımadığım için onu tanımayışıma yormuştum. Belki de çocuk herkese karşı öyleydi.

Eve gelir gelmez Sinan ı arayıp film izlemek için davet ettim. Geçen gün yaptığı jest e karşılık ona yemek hazırladım. Yemeğimizi yedikten sonra in time adındaki filmi izlemeye başladık. Film gerçekten çok iyiydi resmen filmin sonuna kadar gözümüzü bile kırpmamıştık. Sinan la müzik zevkimiz gibi film zevklerimiz de uyuşuyordu.

Sinan : "Harikaydı değil mi?"

Pelin: " Gerçekten çok güzeldi. O zaman sana bir soru. Filmdeki gibi kolundaki saat binlerce yıl yaşayacağını gösterseydi ne yapardın?"

Düşünceli bir şekilde sakallarıyla oynadıktan sonra "Kendime normal şartlar altında bir insan ömrü kadar yani 60-65 yıl kadar bırakıp zamanı az olanlara verirdim." dedi.

Pelin "Konu ölümsüzlük olduğunda bile başkalarını düşünüyorsun. Sen hiç kendini düşünmez misin? Sana koca bir ömür veriliyor ve ne yapmak isterdin diye sorduklarında yalnızca bunu mu söylüyorsun?"

Sinan " Ne yapabilirim ki başka 1000 yıl ömrüm bana ceza olurdu anca. Yapayalnız sevgisiz geçen bir 1000 yıl. Kulağa çok sıkıcı geliyor."

Pelin " Ömrünün sonuna kadar böyle olmayacak biliyorsun değil mi? Hakettiğin sevgiyi belki de hayatının aşkını bulduğunda doya doya alacaksın. Sonra onunla evlenip sana daha da çok sevgi veren senin bir parçan olan çocukların olacak belki de. Hayata karşı neden bu kadar karamsarsın? Hayat kötü şeyler getirdiği kadar iyi şeyler de veriyor insana. Hem bugün mutsuzsak, yarın bir önceki güne iyi ki mutsuz olmuşum diyecek kadar güzel olcak belki de."

Sinan "Sen pollyanna mısın?" diyip kıkırdamıştı sadece.

Pelin koluna vurup " Gülme. Ben inanıyorum bir gün gerçekten çok mutlu olacağım" dedi.

Sinan onun bu lafıyla dalıp gitmişti uzaklara. Aldığı yaralar gerçekten çok derindi. Herkes yaralı değil miydi zaten? Kimizin ailevi problemleri, çocukluktan yaşlanıp bunayanak kadar bir travma olarak kaldı. Bazılarımız şanslıydı bazılarımız umut etti onlara bakarak. 'Bir gün ben de bir gün...'

Pelin iç geçirdi. "Sadece ailevi değil daha bilmediğin bir çok derdim var benim. Umutsuz vakayım desen yeridir."

Sinan şaşırmıştı. Ne derdi olabilirdi ki başka hem insan onca derdin arasına başka dertleri de sıkıştırmışken nasıl umut edebilirdi hala?

Sinan:"Anlatmak istersen dinlerim."

Pelin: "Isterim." dedi yalnızca acı dolu bir gülümseme ile.

Ve ekledi. "Senin yaşadıkların gerçekten çok zor anlıyorum ama ben de o evdeydim. Üstelik annem ölmüştü daha çok küçüktüm ve senin uzağındayken göremediğin sevgiyi ben de aynı evin içinde göremedim. Bir hiç oldum çoğu zaman. Bazen tutunmak istedim. Başka bir umut, mutlu olmak istedim. Aile ile olmuyordu ben de başka bir yolla mutlu olmak istedim. Ama onu da beceremedim. Kime bir umut tutunduysam hep kestiler o dalı. Kime güvensem sırtımı döndüğüm anda bir uçurumdan fırlattılar beni. Ama hala umut ediyorum. Inanıyorum. Eğer bunları yapmazsam yaşamamın hiçbir anlamı kalmaz çünkü. Şimdi sana uzun uzun anlatıp ne kendimi ne seni germek istiyorum. Isterim dedim ama şimdilik bu kadarı yeterli. Bugün sana teşekkür için hazırladım bu yemekleri film de çok güzeldi. Bence havayı hiç bozmayalım. " diyip yüzünde sıcacık bir gülümseme ile Sinan ın gözlerine baktım.

Sinan ın ağzından;

Pelin e karşı acayip bir çekim hissediyorum. Hem çok güzel hem de çok korkutucu. Ona şimdiden o kadar çok bağlandım ki. Ya o da giderse?

Duygularımı kendime bile itiraf etmekte zorlanıyorum ama ona karşı daha önce hiç kimseye karşı hissetmediğim şeyleri hissetmeye başlıyorum. O güldüğünde cennet in kapıları sonuna kadar açılıyor sanki. O üzüldüğünde dünya cehennem e dönüşüyor. Söylediği en basit söz içimi ısıtıyor. En kötü anımda bir tek onu istiyorum yanımda. Mutlu olduğumda hiç vakit kaybetmeden koştura koştura ona anlatmak. Bunun adı aşk mı?

##

Acıyı SevmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin